ORTADOĞUYU OKUMAK AMA…

• 26 Kasım 2012 Pazartesi 23:15:31

Ortadoğu’yu okumak ama nasıl?! Ortadoğu da meydana gelen olayları değerlendirmek ama doğru değerlendirmek veya tarihsel ve bölgesel değerlendirmek,beynelmilel güçlerin bakış açısına da bakarak öyle değerlendirmek!..
Bölgenin tarihsel boyutuna baktığımızda bölgede olayların tarih boyunca hiç durmadığını, gerek bölgeye dışarıdan ve gerekse bölge içinden daima saldırıların olduğunu, bölgeye huzur ve refahın ancak Osmanlı’nın hâkimiyeti ile geldiğini bırakın tarihçileri, biraz mürekkep yalamış bütün insanlar bilir.
Son yüzyıl içinde Osmanlı’nın çöküşünün ardından bölgede yine uluslar arası güçlerin menfaat kavgalarının olduğunu, Enerjinin paylaşımı için bölgenin emperyalist güçlerin işgaline uğradığını görüyoruz. Ülkelerin sanal bağımsızlıklarına kavuşmalarının ardından ise her ihtimal göz önüne alınarak Beynelmilel Siyonizm’in su üzerindeki görüntüsü İsrail’in 1936 tarihinde kurulması için İngiltere tarafından adımlarının atıldığını görüyoruz.
İsrail, Filistin toprakları üzerinde kurulduktan sonra Arz-ı Mevut anlayışı gereği bölgede huzur ve saadet rafa kaldırılmış ve üç buçuk Yahudi bölgenin huzur ve güvenini görünüşte tek başına ortadan kaldırılmıştır.Halbuki ne İsrail sadece bölgedeki Yahudilerden ibaret, nede ekonomik ve askeri gücü İsrail silahlı güçlerinden ibarettir.Dış işlerinde görevli bir dostumuzun ifadesi ile;”Acaba İsrail’mi ABD, ABD’mi İsrail(?!)”
Basında; İsrail’in Gazze saldırılarının sebeplerinden birisinin Suriye’de muhalif güçlerin başarısız olması için yaptığından bahsediliyor. Beşar Esat’ın gitmemesi için destek amaçlı yapıldığını yazıyorlar, anlatıyorlar. O zaman şu sorunun cevabını vermemiz gerekecektir. ABD Beşar Esat’ın gitmesi için muhalifleri destekliyor mu desteklemiyor mu? İsrail’in bölge politikaları ABD’nin bölge politikaları ile örtüşüyor mu, örtüşmüyor mu?O zaman nasıl oluyor da ABD Esat gitsin derken İsrail kalsın diyor(?!)
İsrail ve ABD’yi tanıyan bütün siyaset adamları ve yorumcuları bilir ki ABD’nin vazifesi İsrail’in dünya üzerinde ki güvenliğini temin etmektir. Beynelmilel güçlerin vazifesi bu ise ki; öyle! O zaman bu güçler karşılarında güçlü ve birliğini temin etmiş bir Suriye mi ister, yoksa federasyonlara bölünmüş, kimliğini kaybetmiş, Lübnan gibi çekişmelerin içinde boğulmuş bir Suriye’mi, hangisi?
Askeri ve Siyasi birliğini sağlamış bir Suriye elbette İsrail için tehdit iken; kendi içinde beş federasyona bölünmüş, bir konfederasyon etrafında birleşmiş bir Suriye İsrail için ne kadar tehdit unsuru olabilir? Saddam döneminde İsrail’i tehdit eden Irak’ın bu gün İsrail’i tehdit etmeye mecali var mı veya etse ne yapabilir? Irak İsrail için ne kadar tehdit ise birliğini kaybetmiş Suriye’de İsrail için bu kadar tehdittir.
İsrail’in Gazze’yi bombalaması ve hatta bu günlerde hazırlandığı kara harekâtını yapması kendi iç politikası gereği mesaj vermek ve dünyada Filistin’in yanında olduğunu iddia eden ve her gün ağızlarını doldurarak Filistin’in yanında olduğunu iddia eden devlet ve siyaset adamlarına mesaj vermektir.
Sayın Başbakan Erdoğan:”Sayın Obama’yı ve Sayın Putin’i aradım Filistin’deki bu saldırıyı durdurdun dedim.”buyuruyor.Bölgesel oyun kurucu olduğumuz iddiasındaki Sayan Başbakan neden gereğini yapmak varken Obama ve Putin’den yardım istiyor?
Her gün Televizyon haberlerinde sunucular: “Suriye”de akan kan durmuyor.”cümlesi ile başladıkları yorumlarına, ölenlerin rakamlarını vermekle ve sınırdan Ülkemize geçen yaralı ve sağların sayısını ilan ederek başka haberlere geçiyorlar. Ölenlerin kaçının kimler tarafından öldürüldüğünü ise söylemiyorlar. Böylece bütün ölenlerin vebali hükümet güçlerine yüklenmiş oluyor. Kim tarafından yapılmış olursa olsun yanlış; yanlış, hata da hatadır. Suriye’de akan kan Müslüman kanı, ölen insanlar Müslüman, harap olan ülke Müslüman ülkesi, yıkılan aileler aynı vatanın evlatlarıdır. Yarın savaş bittiğinde bölgede istikrar bu şartlarda nasıl sağlanacaktır?
Evet, bölgede meydana gelen olaylar kesinlikle bölge insanının lehine değil, aleyhinedir. Bölünmek parçalanmak İsrail ve ABD’nin işini kolaylaştıracak, bölgede enerji hesapları olan güçlerin menfaatine olacaktır. İsrail’in yaptığı İslam dünyanın tepkisi ölçmektir. Bağırıp çağıran güçlerin kendisine saldırmayacağını iyi bilir İsrail. Dünyanın gözünün içine bakarak bölgesel politikalarına devam etmektedir. Bu İsrail’in yani beynelmilel güçlerin genel karakteridir.
Bölgede gelişen politikalar kesinlikle ABD, İsrail ve AB ülkelerinin istediği politikalardır ve birbirine kurşun sıkan her Müslüman da bu güçlerin değirmenine su taşımaktadır.
Bizden söylemesi…

Mustafa Göktekin