Betimsiz Zamir Tamlaması_
Tahta merdivenleri tek tek çıktıktan sonra hangi masaya otursam manzara daha iyi olur diye düşündüm ve
oturdum gözüme kestirdiğim iki masa arasında kalmış yalnız,ürkek olan tahta yığınına. Ayın ışığı denize
öylesine düşüyordu ki bir an bile bakmaktan gözlerini alamıyordu insanoğlu. O gecenin yıldızıydı ay.
Ve o gece herkesin sevgilisi. Tahta olan masaya oturduktan sonra manzara beni alıp götürmüştü pişmanlıklarıma,
ulaşamadıklarıma, ulaşıp ta dokunamadıklarıma. Masa, sanki beş dakika önce kesilmiş bir ağaçtan yapılmışcasına
derin bir kokuyla kaplıydı. Karşı sandalyem boştu. Bu gece tek takılıyordum. Önceki geceler gibi.
Sonra garson geldi. Kahve dedim, orta kahve. Önceleri dışarısı serin olduğunda yanına mont hırka vs. alan insanlar
artık almıyordu. Çünkü yeni nesil mekanlarda battaniye tarzı şeyler vardı ve insanlar üşüdüklerinde garsondan rica
ederek omuzlarına atıyorlardı o battaniyeleri. Kahvemden ilk yudumu aldığımda ...
Semih Uludoğan /Akçay (Eylül 2012)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.