- 509 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
BOŞLUK
Bayılmıştım; ormanın ortasına kar iri iri yağarken, derin sessizlikte kalmış gibiydi uykum.Aç kurtların hırıltısı üzerine aralayıp gözlerimi; etimden lokmalar almak için salyalar akıtan onları, gördüğümde gülümsedim.
Ayağa kalkıp yerdeki kurumuş düşmüş kalın dalı aldığımda, beni Mesih olarak algılamış olacaklar ki hepsi dağıldı midesindeki açlığıyla.
Onların geride karda bıraktığı ayak izlerini takip ederek nehrin kenarına vardığımda, yüzümle birlikte yaramı yıkadım.Bu soğukta yarama kurt düşmeyeceği için sevindim.
Sürünerek elimdeki çürümeye yüz tutmuş dalı asa yapmıştım kendimi.Şimdiye kadar hiç görmediğim bir kasabanın kenarına yaklaştığımda soluklandım.Geriye kalan tüm enerjimi sokakların kıyısındaki soluk lambaların IŞIĞINA verip, devam ettirdim adımlarımı.
Ben yürüdükçe sağ tarafımdaki kürek kemiğime saplanmış bıçağın sapı oynuyordu.
Arkamdan kokuya gelen kurt sürüsünün tek sebebiydi sırtımdan aşağı süzülen kan.En son bir pazar gittiğim kiliseden kalma Rahip Martin’in dayanma ve inanç adına verdiği vaazın seslerini hatırlayarak yürüdüm.
Kar derinden bir beyazla önüme engeller koyarken ne sırtımdaki yükü ne ardımdan beni parçalamak için gelenleri düşünmedim.
Karşıma ilk gelen yükseltili binaya sığındım.Nede olsa açık kapılı her yere girebilirdim bu cehennem olsa bile.
İçine girdiğim binanın kutsal bir mekan olması sevindirse de,buranın neresi olduğunu bilmiyordum.Gözüm duvarlarda dua için yakılan mum izlerinden kalma isleri ararken, hiçbirini bulamadım.
Ama sığındım tanrının evinin burası olduğunu sonradan anlayarak. İçim rahattı en azından.Hep bu yüzden tanrıların beni yargılanmasını isterdim.Dileğimin gerçekleştiği için kendi lisanımda dua ederken, tapınağın sorumlusu yanaşıp yanıma,
“Yaralısın sen, bu yaraya bakılması gerek” derken,ben onun teklifini ret ettim,usulca sesle.Çünkü dermanım yoktu.Sağ yanım acır gibi bir his veriyordu.Yanımdakine,
“Ben Tanrıyla konuşmaya geldim.”diyebildim.O beni ben onu anladım.
Orada kaç yıl yattım, uyandığımda bile anlamamıştım.Karşı kilisenin rahibi beni uyandırmaya çalışırken,
“İsa aşkına neredeydin sen.” Derken sadece donuk sesi kalıyordu kulaklarımda, sığındığım tapınağın sorumlusu,
“Allah Yardımcın olsun hep..” sesleri nefesiyle kulak zarımın sarmal yollarında yankılanıyordu.Uyandığımda Mesih’i gözlerimin önünde geçtiğimi gördüğümü söyleseydim, bana güleceklerdi.Belki benim kadar uyuyabilmeleri için onlar için dua edecektim boş vermeseydim gördüklerimi.
Onlar tapınakta kendi kendilerine sözde bana konuşurken, ben hangi mekanda olduğumu sorguladım hafif uykuma yenik düşer gibi yorguncaydım…Uyumuşum bir aralık..
-boş kalmamak için-