- 1606 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TEKRAR
Ashab-ı kiramın aralarında hayır ve iyilik yapmada çok büyük rekabet vardı.
Özellikle Hz.Ebubekir ve Hz. Ömer(r.a) arasında. Kim bir iyilik yaparsa öteki öğrenerek daha fazlasını yapıp onu geçmeye çalışırdı.
Bir gün Hz. Ömer Hz.Ebubekir’in halife olduğu zamanda her gün sabah namazından sonra evine dönmeden küçük bir eve girip orada birkaç saat geçirdiğini farketmişti.
Günler geçiyor ve yine Hz.Ebubekir sabah namazını bitirip o eve gidiyordu. Hz. Ömer dayanamıyor Hz.Ebubekir’in o evden çıkmasını bekleyip sonra orada ne yaptığını öğrenmek istiyordu.
Bir sabah H.Ebubekir çıktıktan sonra eve girmeye karar verdi. İçeri girince hareket edemeyen ve gözleri görmeyen yaşlı yatalak bir kadınla karşılaşıp hayrete düştü.
Merakla yaşlı kadına her gün evine gelen adamı sordu.Yaşlı kadın ’Oğlum vallahi bilmiyorum. O adam her sabah gelir evimi temizler yemeğimi pişirir. Tek bir kelime konuşmadan gider.
Hz. Ömer dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başlarken şunları söyler;
"Ey Ebâ Bekir, Senden sonra gelecek halifeleri çok yordun
Ashab-ı Kiramıdan buna benzer çok kıssalar var anlatılacak. Yukarıda anlatılan bunlardan sadece bir tanesi.
Çok duygulandım ve derin düşüncelere daldım.
Biz nasıl bir dünya gafleti içerisine daldık ki merhamet duygularımız bu kadar köreldi.
Halimiz içler acısı. Huzur evleri evlatları tarafından itilmiş kakılmış anne babalar ile dolu.
Yaşlılarımızı sanki bizler hiç yaşlanmayacakmışız gibi hor görüyoruz. Bir gün gelecek ve onlara bakmak zorunda kalacağız diye de ödümüz patlıyor ne yazık ki.
Evlerimizin bir köşesini onlarla paylaşmaktan imtina ediyoruz maalesef...
Onlar aslında bizlere bir emanet...
Nasıl evlatlarımız bizlere emanetse
onlardan ne kadar sorumlu isek, gün gelip te bakıma muhtaç bir halde evlerimize gelen yaşlılarımızı Allah’ın bizlere bir emaneti gibi görüp başımıza taç etmeliyiz.
Biz istemiyoruz rahatımızın bozulmasını. Evlerimiz dar. Bir oda da onlara ayırırsak sıkıntıya düşeriz. Aslında evlerimiz değil gönüllerimiz dar.
Özgürlüğümüz kısıtlanır. Bu kadar rahat edemeyiz onlarla birlikte yaşamaya başlarsak.
Ama bizler yaşlanınca oğlumuz kızımız bize bakmalı. Hayırlı evlat olmalılar. Bizler onlar için çok emekler veriyoruz. Saçımızı süpürge ediyoruz.
Eeee..! Onlar da biz bakıma muhtaç duruma düşünce eşek değiller ya bakacaklar elbette.
Bir başka bakış açısı daha.
Kızım kaynanasına bakıyor aylardır. Getirip bırakmışlar hastalanınca. Benim kızım kaynanasına bakmak için mi evlendi? Gün görmedi yavrum.
Babası hastalanmış benim gelinin. Benim oğlumun evine çöreklendiler cumbur cemaat. Bakmak zorunda değil ki kayınbabasına canım. Gitsin oğlunun evine orada kalsın.
Kızın vazifesi mi Allah aşkına. Oğul bakar anaya ataya değil mi ? Ne günlere kaldık ayol!
Ne kızımız kahır çeksin isteriz ne de oğlumuz.
Ne kızımızın kaynanasına kayınbabasına bakmasını isteriz ne de oğlumuzun.
Sıra bize gelince bakılmazsak işte o zaman küçük kıyamet kopar. Evlatlarımız hayırsız olur, vefa bilmez olur, nankör evlat olur olur da olur. Gelinimiz bize bakmak zorunda. Bu gençler çok vefasızlar. Çok hayırsızlar.
İsteriz ki vefalı olsunlar. Bizleri el üstünde tutsunlar. Hani istemiyorduk kayınvalidelerine kayınpederlerine bakmalarını. Ama bize bakmaları lazım.
Niye ki? Bizm farkımız ne? Biz bulunmaz hint kumaşı mıyız8?
Gelinin anası babası ata değil mi? Ana baba değil mi onlar? Bizim kızımız da onların gelini... Damadımız bakmazsa hayırsız oğlumuz bakmak zorunda değil eşinin anne ve babasına....
Bana da mı lo lo lo?
Adamın birisi borcunu vaktinde ödeyemediği için tefeci tarafından mahkemeye verilmiş. Tanıdığı bir avukata derdini anlatmış avukat;
"Ben seni kurtarırım ama sen mahkemede hakim ne sorarsa dilsiz taklidi yaparak Lo Lo Lo dersin. Sakın ağzını açıp konuşma" diye talimat vermiş.
Mahkeme günü hakimin bütün sorduklarına Lo Lo Lo demiş ve avukat da "Benim müvekkilim dilsizdir. Böyle bir borcu yoktur. Haksız bir borç ile zavallıyı mağdur etmek istiyorlar," şeklinde müdafalarla adamı kurtarmış.
Ertesi gün vekalet ücretini almaya gelen avukata adam yine dilsiz taklidi yaparak
"Lo Lo Lo" deyince avukat çok kızmış.
"Yahu bize de mi Lo Lo Lo? Demiş...
Evet bize de lo lo lo...
Unutmayalım sıra bize de gelecek. Aklımızı başımıza alıp tefekküre dalmak için geç kalmayalım...
YORUMLAR
"Kayınbabası hastalanmış benim gelinin,benim oğlumun evine çöreklendiler cumbur cemaat....Bakmak zorunda değil ki kayınbabasına canım.Gitsin oğlunun evine,orada kalsın. Kızın vazifesimi Allah aşkına.Oğul bakar anaya ataya değil mi ? Ne günlere kaldık ayol !"
gözünüzden kaçmış olmalı...sizin gelinin kayınbabası sizin oğlunuzun babası değil mi ?adam oğlunun evinde zaten :)
asude_vuslat
Güzel bir konuya değinmişsiniz. İşim gereği bu durumdaki yaşlılarla çok karşılaşıyorum, kendilerine bakamadıkları ortada ama bakıyorlarmış gibi kabul ediliyorlar, sesleri de çıkmıyor. Çocuklarına söyledikleri "senin de işin gücün var ne yapacaksın" oluyor. Yazdığım her harfin bana hesap soracağından da çekinerek yazıyorum şu anda çünkü ailemin yaşlılarını da düşününce, ağır konu aslında.
İyi olmak bir de iyiliğinizi eziklik gibi görenlerle mücadele etmeyi gerektiriyor. Belki de asıl imtihan burada. Yani siz içiniz ferah olarak birşey yapıyorsunuz sonra gelip biri size "sana yazık değil mi, seni kullanıyorlar vs vs" diyor aklınızı karıştırıveriyor. Size olan merhametinden yapıyor bunu ama iyilikten de alıkoyuyor sanki. Yoksa iyilik yapmak o kadar da zor değil.
Hz Ebubekir'in hikayesini aklımdan çıkarmayacağım. İyi bir zihin egzersizi oldu sayenizde,
teşekkürler.