- 823 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Öğretmenler günü deyince;
Çocukluğum, Bitlis’in Tatvan İlçesinde geçti. İlkokulu Van gölü kıyısında olan bu şirin kasabada okudum.
Okula başladığımda çok çelimsiz ve zayıp bir kız çocuğuydum. Hiç gülmeyen, huzursuz ve sık sık ağlayan bir öğrenci olduğumu hatırlıyorum. Özellikle kış ayları kar yağışı çok yoğun olur; sabah kalktığımızda dış kapı karla kaplı olurdu. Babam kürekle önce kapıyı sonrada yolu açardı. Biz kardeşlerde ve mahallenin çocuklarıda o kar kış kıyamette okulun yolunu tutardık. Ben ablamla birlikte gittiğimi hatırlıyorum. Soğukta ağlayarak ablamın elini tutardım. O da sanki çok büyükmüş gibi ( benden dört yaş büyük) bana ablalık etmek zorundaydı. Ben ağlayarak giderdim. Kendimi koruyamazdım. Çocuklar oynamayı görsünler, bana değdiklerinde ben hemen yere serilirdim. Merivenlerden aşağı düşer, üzerimden tüm öğrenciler geçmeden kalkma cesaretini kendimde bulamazdım. Üstüm başım çamura bulanırdı. Öğretmenler ablamı çağırır al kardeşini götür derlerdi. O da zavallı eli mahkum üstüm çamur içinde benim elimi tutar eve getirirdi.
İlk okul birinci sınıf öğretmenim yeni atanmıştı. O da bizim gibi yeni ve heyecan doluydu. Çok genç bir öğretmendi. Bizim eve yakın oturuyorlardı. Baktıki bu iş böyle olmuyor. Birgün beni yanına çağırdı. Sevip, ilgi göstererek; "bundan sonra benim eve geleceksin. Birlikte okula gideceğiz" diyerek beni tembihledi. Ben o günden sonra o sevgi dolu, gözleri ışıl ışıl öğretmenimin sözünü dinleyerek onun kapsının önüne dikildim. Öğretmenlerin okula kolay gitmeleri için küçük bir araçları vardı. O genç, sevgisiyle dolu öğretmenim beni uzun bir süre en önde oturduğu koltukta kucağında okula taşıdı durdu. Öğretmenimin kucağında sıkıla boğula otururdum. Her gün üşenmeden benim saçlarımı okşar, bağzen öperdi. Çok hoşuma giderdi. Sanırım ilk önemli birebir sevgiyi bu değerli öğretmenimden gördüm. Çok kalabalık ailede olduğumuzdan dolayı canım annem çocuklarını sevmeye vakti yoktu. O değerli öğretmenimin bana samimi ve içten yaklaşımı bende sevginin ne kadar önemli ve değerli olduğunu erken yaşımda bana yaşattı. Bana ayırdığı o zamanları hep anıyorum. Eğitimde sevginin mesafesi olmadığını ilk orda öğrendim. Bu nedenle öğretmenlere derin bir sevgi taşıdım hep. Hep de sevdim. Kendisinin burdan öğretmenler gününü kutluyorum.
Çook yıllar sonra büyük kızımın ilk okul öğretmeninde aynı duyarlılığı görünce (İst. Kozailköğretim okulunda) çok duygulandım. Çocukları çok fazla başarılı olmaları için hiç bir şekilde koşturmaca ve telaşa sürüklemedi. Önce insanlık, dürüstlük sonra başarı diye sürdürdü davranışını. Velilerede; bu sabırlı ve telaşsız eğitim süreci oldukça iyi geldi. Çocuklarıyla sağlıklı zamanlar geçirmenin önemini bizzat yaşayarak gördüler. Tüm veliler, o yiğit ve kararlı kadını hayranlık ve şaşkınlık içerisinde izlediler. Çok şeyde öğrenerek çocuklarımızı mezun ettik. Sınıfta birinciliği asla ve asla kabul etmedi. Her çocuk zaten özel ve birinci derdi başka bir şey demezdi. İnsan olmanın vaz geçilmez bir değer olduğunu ve "her çocuk zaten kendi içinde özel ve değerli "dir mantığını çocuklara yaşattı. Bu değerli öğretmeni şu an şükranla anıyorum. Her zamanda anacağım.
İkinci kızımda da Güngören şiir mektebinde bulunan ilk okul öğretmeninde de çocuklarımız insan olmanın değerini yaşayarak öğrendiler. Öğrencilerin çocuklukları çalınmadan, gereksiz hırslandırılmadan, önce insan ve o çocukların birer birey olduklarının altını çizerek eğitimini sürdüren bu çok kıymetli öğretmenimizide burdan anıyorum. Bu gün ülkemizin içinde yaşadığı durumları göz önüne alırsak. Bu öğretmenlerin uygulamalarının pekte kolay olmadığını görürüz.
Her şeye rağmen çocukların iç sesini dinlemeyi öne alan ve çevrelerinden soyutlamadan değerlendiren bu değerli öğretmenlerin öğretmenler gününü kutluyorum.
Temennim kızlarım bu kıymetli öğretmenlerini hiç bir zaman unutmamalarıdır.
Büyük kızım artık bu gün bir öğretmen adayı. Keman öğretmeni adayı kızımında burdan öğretmenler gününü kutluyorum. İnanıyorum ki öncelikle çocukların iç seslerine kulak verecek ve o tanımadığımız çocukların aslında bizim çocuklarımız olduğunu yaşayarak görecektir. Mesleğin en değerli yanı çocuklara inanmak, güvenmek olduğunu görecek. Hangi dönemde olursak olalım, hangi şartlar da yaşıyorsak yaşayalım. İnsan olmanın yolunun, çocukların iç sesine kulak vermekten geçtiğine inancım hiç değişmedi.
Başka türlü dünyalarımızın renkli olabileceğini düşünemiyorum.
Diğer özverili öğretmenlerimizin ve öğretmen eşiminde öğretmeler gününü kutluyorum.
Ayırmış olmadım umarım.
YORUMLAR
Bir emekli öğretmen olarak yazınızı duygulanarak okudum.Ahmet Umut arkadaşımla İzmir
Yenifoça'da yazın buluşur dertleşiriz.O nun da yorumu beni çok etkiledi.
Bayburt'ta o uzun kışları,kar ve tipi sonucu kapanan kapı ve pencereleri,köy yollarını iyi bilirim.
Kaleminiz var olsun.
Sağlıcakla kalınız...
keziban buldu
ÇOCUKLARIM
Hasan ,Ayşe, Fatma!!
Çocuklarım, kır çiçeklerim,
Nerede, neredesiniz?
Anadolu’m, kardelenlerim
Mutluluğum,hüzünlerim
Çocuklarım, öğrencilerim
Nerede, neredesiniz?
Hepiniz, hepiniz büyüdünüz,
Ben hep aynı,
Yedi oldum, on iki oldum,
Hep başa döndüm.
Hiç, hiç büyümedim.
Hani özledim.
Mızıkçılığınızı, oyunlarınızı,
Gözlerinizi, hüzünlerinizi,
Mutluluğunuzu özledim.
Karşılaşırız bazılarınızla,
Kimi doktor,kimi işçi,
Kiminiz baba, kiminiz ana,
Ben dede....
Ama hiç, hiç büyümedim.
Yedi oldum, on iki oldum,
Hep başa döndüm.
Bazen ağlar, bazen gülerim.
Bazen mızıkçılık yapar
Oyuncaklarımı isterim
Olmaz ki veren
Ben hiç büyümedim
Ak düşse de saçlarıma
Yedi oldum, on iki oldum
...Yine de şanslısınız..Tavan bir deniz kenarı sayılır..Biz dağların doruklarında kapanan yollar,ısınmayan sınıflar...hele tezek bulmada çektiğimiz zorluklar...kutladım selamlar