- 1630 Okunma
- 17 Yorum
- 0 Beğeni
İlk öğretmen ilk harf
Öğretmen deyince, bana ilk harfi öğreten öğretmenim gelir aklıma. Bende hakkı çoktur.
Ödeyemem. Öğretmenimle ilk tanışmamız, Manisa’ya gitmek için bindiğimiz minibüste olmuştu. Manisa’nın şirin bir köyünde oturuyorduk o zamanlar. Babam beni hiç yanından ayırmaz, gittiği her yere götürürdü. O gün de babamla birlikte alışverişe gidiyorduk.
Yolculuğumuz esnasında yanımızda oturan, kılık kıyafeti düzgün, en az babam kadar yakışıklı olan bir bey, başımı okşayıp.
—Söyle bakalım küçük kız, Manisa’da kaybolursan, nasıl bulacaksın babanı?
Ben, şaşkın şaşkın bir babama, bir de yanımdaki adama baktım.
Babam:
-Korkma kızım, o yabancı değil. Köyümüzün öğretmeni. Hadi anlat kızım, kaybolursan ne yapacaksın?
Arkama yaslandım. Babam yanımdaydı ya, benden güçlü kim var? Kendimden emin bir şekilde öğretmene döndüm.
-Benim adım Emine ….. , babamın adı Hüseyin ….. . Şu köyde oturuyoruz. Babamı kaybettim. Beni babama götürün derim, beni bulan kişiye.
Tabi o zamanlar organ mafyası falan yoktu, kaybolduğunuzu rahatça söyleye biliyordunuz. Öğretmen, bir eliyle saçlarımı okşarken yüzünü babama döndü.
—Hüseyin, arkadaşım; bu çocuk büyümüşte küçülmüş gibi… Gecikmeden okula kaydını yaptırsan kızımızın iyi olur.
Okula o yıl kaydım yapılmış, neşeyle gidip gelmeye başlamıştım. Okulumuzda tek öğretmen olduğu için, bütün sınıflara aynı öğretmen, tek derslikte bakıyordu. En önde, biz birinci sınıflar iki masaydık. Diğer sınıflar birer masa arkaya doğru sıralanmıştı. En arkada beşinci sınıflar vardı.
Bizim bütün dersimiz çizgi çubuk çizmekle geçiyordu. Ben çizgilerimi çabucak çizip, defterimi kapatıp arkamdaki sınıfları izlemek için arkama dönüyordum sürekli. Onların konuşmaları daha ilginç geliyordu bana. Onlar bizim gibi çizgi çizmeyip başka şeyler konuşuyorlardı.
Öğretmenimiz:
-İstanbul, 1453 tarihinde, Fatih Sultan Mehmet tarafından feth edildi. İstanbul’un fethiyle, orta çağ kapanıp, yeni çağ başlamıştı. Diyordu.
Acaba nasıl bir yerdi bu İstanbul, neden feth edilmişti? Feth nasıl bir şeydi? Bu açılıp kapanan çağlarda neyin nesiydi? Bizim köydeki büyük bahçe kapısı gibi bir şey miydi acaba çağ dedikleri. Kapıdan birileri çıkarken, ötekiler giriyorlar herhalde ki, açılıp kapanıp duruyor.
Beynimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, bir türlü çözememiştim bu çağ denilen şeyi. Başka bir gün “başkentimiz Ankara” diyordu öğretmenimiz. Haydaaa! Birde kentlerin başı mı vardı? Bizim evin başı babamdı, o ne derse o olurdu. Sınıfımızın başı da öğretmenimizdi. Sınıfta öğretmenimizin sözü geçiyordu.
Demek ki şehirlerin de bir başı vardı; ama şehirler nasıl konuşuyordu? Ben o zamanlar, iki şehir, iki de köy görmüştüm ama onlar konuşmuyordu. Demek ki başkent olunca konuşuyorlar diye düşünüyordum. Diğer sınıfları dinlerken yüzüm şekilden şekle giriyor, bazen istem dışı el kol hareketleri yapıyordum. Bu hareketli halim öğretmenimizin dikkatini çekmişti.
—Emine! Önüne bak! Çizgilerini çiz!
—Çizdim öğretmenim.
—Ne çabuk çizdin?
—Aman öğretmenim, çizgi değil mi bu, çizip kapattım defterimi. Ben başkent nasıl konuşur onu merak ediyorum şimdi?
Öğretmenim, benim sorum karşısında bir kahkaha patlattı, sonra gelip defterime baktı.
—Aferin Emine! Çizgileri güzel çizmişsin.
O günden sonra beni özel eğitime aldı. Küçük fişlerimi diğer çocuklardan önce verdi.
—Artık çizgi çizme, bu fişleri defterine yaz.
Çok sevinmiştim. Ben de diğer çocuklar gibi yazı yazacaktım. Defterime itina ile yazılarımı yazmaya başlamıştım. Teneffüse çıktığımda bahçede küçük bir alanı, çakıl ve kumlardan temizlemiştim. Etrafına da çizgi çizerek koruma alanı oluşturmuştum. Elime bir çivi alarak fişlerimi kum tahtamda yazmaya başlamıştım. Defterimin çabuk bitmesinden korkuyordum çünkü.
Diğer arkadaşlarım çizgi çizerken, ben okumayı öğrenmiştim. Öğretmenimiz beni alıp ikinci sınıfların yanına oturtmuştu. Küçük resimli hikâyeler vermişti. Bu hikâyelerle çabucak okumamı istiyordu. İkinci sınıflara yetişmem zor olmamıştı. Sene sonunda arkadaşlarım ikiye geçerken, ben üçe geçmiştim ama babam karnemi göremeden ölmüştü o yıl. O zamanlar öğretmenimiz bize, zaman zaman oturduğu ilçeyi anlatırdı.
—Çocuklar, benim doğduğum yer Manisa’nın, Alaşehir ilçesidir. Ailem orada oturur, ben de yaz tatillerinde memleketime giderim. Yemyeşil bağlarıyla ünlüdür, çok güzeldir Alaşehir.
Babam ölünce oturduğumuz köyde akrabamız olmadığı için Alaşehir’e yakın bir ilçe olan Salihli’ye taşınmıştık. Orada, bizi koruyup kollayacağına inandığımız bir akrabamız vardı. Biz küçük küçük dört kardeş yetim kalmıştık. Annem bizi, o akrabamıza bırakıp bulduğu her işe gidiyordu. Zor yılardı o yıllar.
Aradan yıllar geçti. Ben evlendim, çocuklarım oldu. Çocuklarım da büyüyüp evlendiler. Başka şehirlere yerleştiler. Annem de vefat etmişti. Anlayacağınız çok yalnız kalmıştım. Konuşacak bir aile dostu, bir akraba arıyordum. Birden ilk öğretmenim aklıma geldi. Bende bir baba gibi emeği vardı. İlk harfi o öğretmişti.
Hemen elime telefon rehberini alıp, Alaşehir’e baktım. Aynı soy addan birkaç tane vardı ama Çetin bir taneydi. Telefon ettim, eşi açtı telefonu. Çok heyecanlıydım. Anlatmaya nereden başlayacağımı bilemiyordum. Bütün cesaretimi topladım.
-Ben Çetin ….a arıyorum ama yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum. Öğrencisiyim.
Kadın önce şaşırdı, sonra heyecanla konuşmaya başladı.
—Yaşıyor yaşıyor! Sen nereden arıyorsun? Hangi yıl okuttu?
Sorularını bir biri ardına soruyordu. O, benden daha heyecanlı gibiydi.
—Kırk yıl oldu. dedim. Kadın şaşırdı. Aradan kırk yıl geçmiş ve unutmamış, birisi arıyordu.
—Hocan evde yok. Ben gelince söyleyeyim. Akşam tekrar ara. Dedi
Akşamı iple çekip tekrar aradım. Sesimi duyan öğretmenimin heyecanını görmeden hissedebiliyordum. Çok sevindi.
—Öğretmenim, yarın pazar seni ziyarete gelmek istiyorum.’Biraz durakladı.
—Yarın biz Ankara’ya gidecek gibiyiz. Planımız değişirse seni ararım.’ Dedi
Gece yirmi dört den sonra öğretmenim tekrar aradı.
—Biz Ankara’ya gitmiyoruz Emine! Sabah erkenden kahvaltı etmeden gel! Seni kahvaltıya bekliyoruz!’ deyip Adresi verdi.
Sabah erkenden ilk otobüsle, torunumla birlikte Alaşehir’e gittik. Öğretmenim bizi kapıda bekliyordu. O eski yakışıklılığından pek bir şey kaybetmemişti. Bir baba sevecenliğiyle beni kucakladı. İçeriye birlikte girdik. Sofra hazır bekliyordu. Ankara’ ya götürmek için birçok yiyecek hazırlamışlardı, gitmedikleri için hepsi bana kalmıştı.
—Emine kızım, bunları senin için hazırlamadık ama senin kalbin o kadar temiz ki, hepsi sana kısmet oldu, dedi.
Kahvaltıdan sonra öğretmenim bizi Alaşehir’de gezdirdi. Akşama doğru garaja kadar getirip otobüse bindirirken
hasretle kucaklaştık yine. Gözlerinde yaşla karısına döndü.
—İşte! Bu mesleğin beni mutlu eden tarafı; aradan kırk yıl geçse bile koşup gelmeleri. Dedi.
Emine UYSAL
Bütün öğretmenlerimizin gününü kutlar, saygıyla ellerinden öperim...
YORUMLAR
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok teşekkürler can, öğretmenler gününü kutlarım. Sen eğitim emekçi sisin. emekli olsan da bu gerçek değişmez.
Ahh Emine'cigim aglattin beni hayat hikayenin vurucu yani ve ogretmenine olan sevgin ve arayisinla..
aklimdan hersey ucup gitti sadece cok begendim ve tesekkur ve terbrik ediyorum bu anina, yazina desem, sevgilerimide o guzel yuregine biraksam arkadasim olur mu ?
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle...
Bir emekli öğretmen olarak yazınızı okurken çok duygulandım değerli arkadaşım.
Sizin gittiğiniz Salihli'de 1993-1995 yıllarında Endüstri Meslek Lisesinde üç yıla yakın görev yaptım.
Alaşehir'e de, Ziraat bankasında görevli arkadaşımın kayınpeder ve kayınvalidesi orda oturduğu için bi gitmiştik.
Hayat hikâyenizi bir çırpıda çok güzel anlatmışsınız değerli arkadaşım.
Yazan kaleminiz ve yürek sesiniz hiç susmasın.
Sağlıcakla kalınız...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sizin de kaleminiz hep yazsın hocam. ayrıca, öğretmenler gününüzü bir kez daha kutlarım
saygılar
Merhaba Emine Hanım,vefalı yüreğinizi ve güzel yazınızı kutluyorum.Ayrıca o güzel günleri hatırlattığınız için teşekkür ederim. İstanbul'un alınmasına,çağ atlaması ve başkent konularına bir hayli güldüm...Fakat sona yaklaşırken, bir o kadar üzüldüm...Mekânları cennet olsun. Onlara, bol bol dua etmekten başka yapaçağımız bir şey yok.....Selâmlar.Saygılarımla.
Bende bütün öğretmenlerimizin gününü kutlar,minnet duyğularımla saygılarımı sunarım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
duygu yüklü vefa dolu çok güzel bir yazı.
hüzülenerek okudum.Kaleminize sağlık.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Can kankam benim.
,
Yine kalemi ve yüreği konuşturtmuşsun
mükemmel bir hikaye
tebriklerimi yolluyorum selamlarımla birlikte... taaaa uzaklardan...
Öğretmenlerimizin günü hayırlı olsun ama ben bu günleri bir türlü anlayamadım gitti :) Dedeler günü
ebeler günü, analar, babalar, sevgililer, işçiler falan filan :))))
direnis tarafından 11/24/2012 1:41:31 AM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla
Emine hanım çok güzel bir anınızı bizimle paylaştığınız için çok mutlu oldum. Çok teşekkür ederim. Kutluyorum. Kendinize iyi bakın. Yazmak işte böyle bir şey anılarla yeni dostluklar kuruluyor.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler, sevgiler...
Güzel anınızı paylaştığınız için teşekkür ederim,bizim çocuklar biraz büyük olduklarından dersine girersen saygı gösteriyorlardı, öbür türlü selam vermezler.
Tebrik ederim saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygımla
hepsinin emekleri aynı ödenemezki.... sana bir şey diyeceğim kardeşim....onlar öğretmendi...... öğretendi...çandarlıda yıllar sonra karşılaştığım müzik hocamız ellerini öpünce gözlerindeki yaşlara mani olamamıştı...hala görüşüyoruz.... yazın sardı sarmaladı..... sağol varol saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
seninde öğretmeninle karşılaşmanı gözlerimin önüne getiriyorum da, benden farkınız yokmuş hani..
saygılar komutanım.
Çok güzeldi be ablam, öyle güzel anlatıyorsunuz ki yaşadıklarınızı, yemin ederim gözlerim doldu sonunda.
Annenizin ve babanızın mekânı cennet olsun.
Vefalı yüreğinizi kutlarım.
Selam ve saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok sevgilerimle...
Yaşanılan tatlı anı,duygu yoğunluğu..arada beni de yılların ötesinden arayan öğrencilerim oluyor ..Aranmak başak bir duygu..Yaptıklarımıoz,sevgilerimiz unutulmuyor...
Güzel anlatım..kutladım duyarlı yüreği..selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Öğretmenler gününüz kutlu olsun hocam, selam ve saygımla...
Öğretmenlik bende hiç böyle duygular uyandırmadı. Her zaman onlardan uzaktım, yani onlar benden.
Başımı okşayan bir öğretmen görmedim, ama zengin çocuklara gülümseyenini çok gördüm. Sanıyorum bu okulumuzun iki kesimi eğitiyor oluşundandı.
Çocuklukta olanlar İnsan hayatını ne çok etkiliyor.
Oysa Öğretmen; sevecen, güler yüzlü, adaletli, hoşgörülü olmalıydı! hiç mi denk gelmedi?diyeceksiniz.
İnkilap tarihi hocam, bir de beden eğitimi. Diğerleri hep hayal kırıklığı.
Nedenini merak ediyorsunuzdur. Belli kılıflara girmek benden çok öte böyle olunca da hükmetmek biraz zor oluyor yani koyun olmayınca sürüden uzak tutuyorlar seni.
Ne dertliymişim. :)
Ama eminim ki artık benim hayallerimi süsleyen öğretmenlerde vardır. Onlara yüreğimin en güzel yerinden sevgi yağmurları gönderiyorum.
Eminem seni de sımsıkı kucaklıyor yüreğine bir tutam sevgi bırakıyorum.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Benim için de kolay yıllar değildi. Beş yılda dört öğretmen değiştirdim. Hayat şartları, göçler vs. vs... ama ilk öğretmenimi ve son öğretmenimi hiç unutmadım, unutamadım. İlki okumayı öğretti, sonuncusu, yazmayı...
Çok sevgimle canım...
ahmet umut
ÇOCUKLARIM
Hasan ,Ayşe, Fatma!!
Çocuklarım, kır çiçeklerim,
Nerede, neredesiniz?
Anadolu’m, kardelenlerim
Mutluluğum,hüzünlerim
Çocuklarım, öğrencilerim
Nerede, neredesiniz?
Hepiniz, hepiniz büyüdünüz,
Ben hep aynı,
Yedi oldum, on iki oldum,
Hep başa döndüm.
Hiç, hiç büyümedim.
Hani özledim.
Mızıkçılığınızı, oyunlarınızı,
Gözlerinizi, hüzünlerinizi,
Mutluluğunuzu özledim.
Karşılaşırız bazılarınızla,
Kimi doktor,kimi işçi,
Kiminiz baba, kiminiz ana,
Ben dede....
Ama hiç, hiç büyümedim.
Yedi oldum, on iki oldum,
Hep başa döndüm.
Bazen ağlar, bazen gülerim.
Bazen mızıkçılık yapar
Oyuncaklarımı isterim
Olmaz ki veren
Ben hiç büyümedim
Ak düşse de saçlarıma
Yedi oldum, on iki oldum
...bu bir özlem,bu bir duygu..anlatılası değil..selamlar
Nilgün Akçay
Benim haykırışım; hayat felsefesini maddeye bağlayanlar ve Allah'ı sadece kendi diyarlarına alanlaradır.
İlk okulumu iki kesimi içeren bir okulda liseyi de İHL okudum.
Gelin görün ki sağcı ve solcu görüşteki zihniytlerin dürtmeleriyle yaşama zorlanmak bütün asabiyetimi bozan etken.
Ben olmak istediğinizde notlar sıfırla çarpılmakta... ziyanı yok benim kendime verecek hesabım da yok. Hesabı olan düşünsün. Ömür dediğin gelip geçici, asl olan ölüm sonrası İnsanların yüreklerine bıraktıklarımız, birde yüce kata ne ile çıkmamızdır.
Üniverisitede; ne olurdu bilmem, okuma fırsatım olmadı Eskişehir İktisatı kazanmama rağmen. İşte kötü İnsanlar bir gün aklanır.
dilerim herkes gitmeden önce kendini aklar helalleşir öylece varır hakkın huzuruna. kimsenin yüzü kara olsun istemem. Selamlar.
Öğretmenim, babamdan sonra kendime en yakın hissettiğim ilk kişiydi, ilkokul üçe gidiyordum eskiden kurşun kalemlerimiz çifter çifter değildi, tek kalemimiz vardı ve parmaklarımızın tutacağı yer kalmadığı zaman sonuna kadar yazmak içim boş mermi kovanı geçirirdik .. Bir gün kalemim sınıfta bitti ve ben aylak aylak oturmuş tahtadaki yazılara bakıyordum öğretmenim Aliye neden defterine yazmıyorsun yazdıklarımı demişti kalemim bitti demeye utandığımdan yüzüm kızararak yere bakınca yanıma gelip mermi kovanının tam parmak tutacak yeri kalmış kalem diye bir şey yoktu ortada hemen cebinden para çıkarıp kalem almamı sağlamış ve parasını ertesi gün götürsem de almamıştı.. bir bana değil tüm öğrencilerine baba gibiydi sanki asla unutamadığım değerli ikinci babam diyorum ve tüm öğretmenlerin bu anlamlı gününü yürekten kutluyorum... siz değerli kalem arkadaşımın zekiliği çocukken keşfedilmiş Allah vergisi olmalı başarıların daim olsun güzel yürekli dostum sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
SENİN DE ANLATTIĞIN GİBİ ZOR YILLARDI O YILLAR, KALEM DEFTER BİTMESİN DİYE ÇİVİLERLE SOKAKLARA YAZARDIK YAZILARIMIZI. FASULYELERLE NOHUTLARI SAYMIYORUM:))
ÇOK SEVGİMLE CAN...
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok sevgimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kocaman sevgilerrr...
Yaşanılan anıların özeti olmuş oysa ne kadar çok yazsak yine anılar dolar taşar ÖĞRETMEN deyince.
Kutlarım anılarınızı paylaşmanızı selam ve saygılar..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok saygımla.