- 2576 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
SİZE YAKIŞTIRAMADIM ÖĞRETMENİM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Kalpler silahla değil, sevgi ve yüksek gönüllülükle yenilirler. Baruch Spinoza"
Demet okulunu ve öğretmenini çok seviyordu. Fakat öğretmeninden umduğu ilgiyi ve sevgiyi bir türlü göremiyordu. Demet’in gözünde ve gönlündeki öğretmen imajı daha farklıydı.
O’na göre öğretmende öncelikle adalet duygusu olmalıydı, sonra her öğrencisini koşulsuz sevmeliydi. Fakat bu ve benzeri hususlarda öğretmeninden pek de memnun değildi doğrusu.
“Yanılıyor muyum” diye bir çok kereler kendini test etti. Hatta öğretmeninden kuşkulandığı için bir ara kendinden utandı. “Mutlaka yanılıyorum.” Ya da; “hatalarım var” dedi kendi kendine. “Biraz daha iyimser olmalıyım” diye kendine telkinde bulundu. “Bundan sonra kafama takılan bir durum olursa içime atmayıp öğretmenimle paylaşayım. Belki de bu şekilde ikna olurum” dedi. Böylece okuldaki olup bitenleri fazla kafasına takmamaya çalıştı.
Birkaç gün sonra, Beden Eğitimi dersinde öğretmeni mendil kapmaca oyunu oynatmak istedi. Her zamanki gibi, yine Aslı’yı çağırarak mendili tutmasını söyledi. Demet’in kalbi hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Kendi kendine: “Tam zamanı dur bakalım neler olacak?” Dedi.
Oyun başlamıştı. Bir kaç tekrardan sonra Demet, Aslı’nın değişmesini bekledi. Fakat oyun devam ediyor ve öğretmenin herhangi bir değişiklik yapacak tavrı da yoktu. Daha fazla bekleyemedi, parmak kaldırarak söz istedi.
Öğretmeninin; “söyle Demet” demesi üzerine; “öğretmenim dersin başından beri mendili Aslı tuttu, değiştirmediniz. Bize de sıra gelecek mi? Ben de mendili tutmak istiyorum.” Dedi.
Öğretmeninin gülen yüzünde birden sert çizgiler belirdi. Kaşlarını çatarak Demet’e döndü: “Ukalalık yapma Demet, ne yapacağımı sana mı soracağım?” Dedi.
Demet böyle bir cevap duymak istemiyordu. Hem yapılan haksızlık, hem de söylenen sözler kendisini yaralamıştı. Oysa; “haksızlığa boyun eğmeyiniz” sözünü kendilerine öğretmeni öğütlemişti. San ki gizli bir güç elini tutup havaya kaldırdı. Cevap verme arzusunu yenemedi.
Öğretmeni Demet’in parmağını gördüğünde, memnun olmadığını hissettiren ses tonuyla: “Yine ne var Demetciğim?” Dedi.
Demet sözlerini itinayla seçerek konuşmaya başladı: “Öğretmenim sizin bu yaptığınız haksızlık değil mi? Öğrencileriniz arasında ayırım yapıyorsunuz. Üstelik de bana kaba sözcük kullandınız, size yakıştıramadım öğretmenim. Oysa bizler sizden güzel şeyler duymak isteriz.
Öğretmen Demet’ten bu sözleri beklemiyordu. Hem kızmış, hem de mahcup olmuştu. Öğrencisinin bu şekilde konuşmasını “ukalalık” ve “meydan okuma” gibi algıladı. Tahammül edemedi. Öfkesi sabrını aşmıştı: “Sen ne terbiyesiz bir çocuksun. Ne hakla bana akıl veriyorsun? Buradan defol git gözüm görmesin. Diye bağırdı.
Demet, bu olup bitenler karşısında fazla duramadı. Gözlerinden akan yaşlarla oradan uzaklaştı. Bağırarak ağlamamak için yumruklarını ısırıyordu. Soluk soluğa evlerine geldi.
O’nu kapıda annesi karşıladı. Durumundan, hoş olmayan şeylerin olduğunu anlamıştı. Demet kendisini annesinin kollarına attı. Artık hıçkırarak ağlama zamanıydı. Demet’de onu yaptı.
Demet uzun süre kendine gelememişti. Ağlamayı kestikten sonra da bir süre iç geçirip durdu. Annesinin tüm ısrarlarına rağmen olup itenleri anlatmadı.
Annesi okulda olanları komşularının kızı Burcu’dan öğrendi. Kızının durumuna çok üzülmüştü. Olayları eşine anlattı. Ne yapabilecekleri hakkında birlikte değerlendirme yaptılar. Öğretmen hakkında şikayetçi olmaya karar verdiler.
Demet, bu düşüncelerine katılmadığını ve çok üzüldüğünü ifade etti. Öğretmeni hakkında olumsuz hiç bir şey anlatmadı.
Bir kaç gün sonra okula müfettişler geldiler. Sınıftaki öğrencilerle tek tek konuştular. Bir şeyler yazdılar. Daha sonra da Demet’i çağırdılar. Yaşadığı olayları anlatmasını istediler.
Demet: “Anlatılacak bir şey yok, öğretmenimden şikayetçi değilim, O’nu seviyorum.” Dedi.
Bu cevabı, müfettişleri ikna etmemişti. Kendisine, iddiaları okuyarak tekrar sordular. Demet; “anlatılacak bir şey yok, öğretmenimi sizlere şikâyet edemem, buna hakkım yok. O’nun bende çok emeği var. Eğer bu okuldan öğretmenimi alacaksanız lütfen O’nu almayın, ben başka okula gidebilirim.” Dedi. Sonra da usulca: “Keşke bunlar olmasaydı, çok utanıyorum çok.”Diye mırıldandı.
Demet daha fazla kendini tutamadı. Birden hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Kendisini teskin ederek su verdiler. Sonra da teşekkür ederek gitmesini söylediler.
Demet dışarı çıktıktan sonra müfettişlerden birisi diğerine: “Öğretmen sevgisi bu olmalı.” Dedi.
Diğeri cevap verdi: “Peki öğretmenini şikâyet etmek istemiyor bunu anladık. O halde neden ağlıyor? Diye sormadan edemedi.
Arkadaşı derin bir nefes aldı: “O’nun gözünde öğretmen imajı çok yüce. Öğretmene olumsuz bir şey yakıştıramıyor. Kendisine yapılanlara da tahammül edemiyor. Böylesi yüce, asil yüreklere gıpta ediyorum doğrusu. Öğretmenin, bu çocuğun elini öpmesi gerekir aslında. Bu sevginin önünde saygı ile eğilmek gerek.” Diye sözlerini tamamladı. Ve gayri ihtiyari çok hoşuna giden bir sözü zihninden geçirdi:
Sanma ki bir çocuk küçük bir şeydir,
Bir çocuk belki de, en büyük şeydir…
Burada yapacak işleri kalmamıştı artık. Evraklarını toplamaya başladılar.
GÜLEGÜLE ÖĞRETMENİM
Bir gün çıkageldiniz,
Bu kuş uçmaz,
Kervan geçmez köye.
Sürpriz yapar gibi.
Bitmeyecek sandığımız,
Üç beş yıl,
Uçup gitti ellerimizden.
Meğer her kavuşmanın,
Bir de ayrılığı varmış …
Rüya bitti,
Gidiyorsunuz buralardan.
Yılların mutluluğu,
Hüzne dönüştü şimdi.
Çok üzgünüz …
Bizi teselli etmek için;
“başka öğretmen gelecek” diyorsunuz,
“Başka bir öğretmen geldiğinde…”
O öğretmen,
Hiç gelmeyecek öğretmenim…
Bu dağ başına kimse uğramaz,
Bunu sizde biliyorsunuz…
Tıpkı yıllar öncesi gibi,
Bir dağ menekşesi misali.
Yine yalnız kalacağız.
Fakat ümitsiz ve boynu bükük değiliz,
Bu kez ayrık otları bizi sarmayacak.
Yüreğimiz aydınlandı,
Yumuşadı katı kalpler.
Ne var ki duyguluyuz bir nebze,
Hüzünlü ve buruk…
Güle güle gidin.
Bu dağlarda, bakımlı olmasalar da,
Nadide çiçeklerin var olduğunu,
Herkese anlatın.
Güle güle gidin,
Güle güle…
Kalbimizi alın gidin…
Öğretmenim…
HADİ… GİDİN ÖĞRETMENİM…
YORUMLAR
''Öğretmenlik'' ürpertiyle baktığım bir isimdi. Çocuk yüreğimize öyle işlediler. kalıntılarını uzun zaman devam etti.
İstiyorum ki bu mesleği yüreğinde sevgi tohumlarını büyütebilenler yapsınlar.
Değer olarak ''İnsan'' yetmez mi ki başka amaçlara küçücük yürekleri heba ederler.
Umarım sizi kırmamışımdır. Sizin yazınızın içeriği güzel bitmiş Demet gerekli cevabı vermiş ve haksızlığa maruz kalmamış sevindirici yanı bu olsa gerek.
sevgi ve selamlar.
Entellektüel-41
saygı ve teşekkürler...
Nilgün Akçay
Sanma ki bir çocuk küçük bir şeydir,
Bir çocuk belki de, en büyük şeydir…
merhaba efendim inanın hem okudum hem ağladım evet o yaşlarda anne ve babadan sonra tanıştığımız ve gözümüzde ve yüreğimizde sığdıramadığımız sevgisi ile öğretmenlerimiz çok ama çok değerlidir b bu küçük kızın yaptığı gibi bende taparcasına severdim öğretmenimi halada öğretmen dendiğinde burnumun direyi sızlar ama şükür kızım öğretmen olunca biraz daha rahatladım gurum oldu banim bütün sevgili öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum benden yaşca küçük olmaları bile önemli değil efendim nasıl duygu yüklü bir yazı ama biliyorumki sizde çok duygusalsınız şiirleriniz yaptığınız muhteşem resimlerde görüyorum ben bu güzel yüreğin resmini hem şiirleriniz hem resimleriniz yazılarınız beim için çok değerliemekli olacağınııızı yazmışsınız hem sevindim hem üzüldüm sizi sevener sizden ayrı kalacak diye gözlerime sözüm geçmedi bu duygu yüklü yazıyı okurken sanki kendimi gördüm bu yazıdaki kızda binlerce sevgi çiçekleri bırakıyorum güzelsayfanıza ve güzel yüreğinize efendim sevgi ile kalın
Entellektüel-41
Ziyaretiniz için telşekkürler...
Saygımla...
Entellektüel-41
Ziyaretiniz için ve takdirleriniz için telşekkürler...
Saygımla...
Güne gelen günün anlamına uyan bu değerli yazıyı ve yazarını yürekten kutluyorum.
Tüm öğretmenler günü kutlu olsun...
Entellektüel-41
Ziyaretiniz takdir ve tebrikleriniz için telşekkürler...
Saygımla...
bu güzel anıda ben anne ve babaya kızdım....müfettişlik bir olay yokki.... demet herkese ders vermiş...öğretmene anneye babaya biz okuyuculara..günün kutlu olsun hocam yazı yakışan yerde saygılar sevgiler
Entellektüel-41
Ziyaretiniz takdir ve tebrikleriniz için telşekkürler...
Saygımla...
gerçekçi ve oldukça etkili bir anlatım. hem konu hende yazı çok güzel.
öğretmen sevgisi başka nasıl ihya edilebilir.
kaleminize sağlık.
Entellektüel-41
Müfettişlerden biri bendim...Aynen yaşanan ir olaydır...
Ziyaretiniz takdir ve tebrikleriniz için telşekkürler...
Saygımla...
değerli öğretmenim, yazınızı ibretle okudum. Her meslekte olduğu gibi, öğretmenlik mesleğinde de çürük elmalar çıkar, vardır.
Bana göre, her insan her mesleği yapabilir ama öğretmenlik çok başka. O, her hangi bir ürün yetiştirmiyor, pazarlamıyor. Onun işi, insan yetiştirmek. İnsan yetiştirmek de çok emek ve özveri isteyen bir meslek. Durum böyle olunca, Öğretmenlerimizin de eğitim ve öğretim verirken çok dikkatli olmaları, yetiştirdikleri çocukların, yarına damgasını vuracak nesiller olduğunu unutmamalılar.
Yazınızda gösterilen örnek gibi günümüzde de yok değil, böyle eğitimcilerin olmaması dileğimle, bütün öğretmenlerimizin ellerinden öperim.
saygımla...
Entellektüel-41
Müfettiş olarak olayı yaşayanlardan biriyim...
Gerçekten de öğretmenlik farklı ve önemli bir meslek...Hata yapma şansınız yok...
Katkılarınız için yürekten teşekkür ediyorum değerli kalem...
saygımla...
Değerli hocam, öğretmenler gününüz kutlu olsun. Rabbim her iki cihanda da emeklerinizin karşılığını görmeyi nasip etsin size ve bütün değerli öğretmenlerimize.
İlkokul öğretmenime çok şey borçluyum. Bugün beni ben yapan karakterimi mesela. O kadar pasif ve içine kapanık bir çocuktum ki, parmak kaldırıp sorulara cevap veremezdim. Fakat öğretmenim-köy öğretmeni- beni değiştirdi. Bütün bayramlarda, belirli gün ve haftalarda bana şiir okuttu. Dördüncü sınıftan itibaren kendi şiirlerimi okudum bayramlarda. Beni okullar arası yarışmalara getirdi götürdü defalarca. Hiç birinden ikincilikle dönmedik hamdolsun. Her defasında yüzünde derin bir gurur ve şükür gördüm. Şimdi onu bulamıyorum. Belki de ölmüştür. Bakın yine onu anınca ağlamaklı oldum. Öğretmen işte böyle değerlidir çocuğun gözünde. Laf değil, hakikat! Fakat kardeşlerim öğretmen konusunda benim kadar şanslı değillerdi. Ve yitip gittiler, okumadılar, okumaktan nefret ettiler. Diliyorum Rabbimden bu kutsal ve meşakkatli göreve hakikaten layık ve bu sorumluluğun üstesinden gelebilecek insanlar nasip olsun.
Ders kitaplarına girebilecek sadelikte ve manada bir öykü. Can-ı gönülden kutluyorum ve saygılar sunuyorum hocam.
Aynur Engindeniz tarafından 11/23/2012 9:50:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Entellektüel-41
18 yıl okul müdürlüğü ve sınıf öğretmenliği yaptım...Son 22 yıldır da müfettişim....
Bu olayın soruşturmasını yapanlardan biriyim...
Ne kadar hayklı konulara temas etmişsiniz....
Öğretmen deniz yıldızlarını kurtaran biri gibidir...
Bazen geç kalması ...hata yapması bir çok deniz yıldızının ölümüne neden olabilir...
Teşekkür ve saygılarımla...
Entellektüel-41
Yazınızı paylaştım...Çok beğendim...
Yorum ve günün yazısı için ayrı ayrı teşekkür ve tebrik ediyorum değerli kalem...
Saygılarımla...
Merhaba Üstad.İlgiyle okudum yazınızı ve harika bir ders vermişsiniz doğrusu. Nesillere yön veren öyle bir meslek ki Öğretmenlik, sorumluluklarımızı yerine getirirken hepimiz çok diklkatli olmak ve kutsaliyetine toz kondurmayacak davranışlar sergilemek zorundayız. Bazen öğrenci velilerinden; ''hocam ben evde ikisiyle başa çıkamıyorum, Allah size sabır ve kolaylıklar versin!'' sözünü tahmin edebiliyorum ki duymayan yoktur. Bu zorlukları, kendisi ve toplumla barışık olmayanlar, eleştiriye açık olmayanlar zor taşır. Sevgi ve saygı bizlerin şiarı olmalı, anlayışlı bir kişilik özelliği ile öğrencilerin gönüllerinde taht kurmaya çalışmak çabamız olmalı...Yazınızla öyle bir düşündüm ki anlatamam! Mesleğime ve öğrencilerime karşı sevgimden hiç şüphem olmasa da kim bilir ben de ne hatalar yapmışımdır farkında olmadan. Sözün özü; Demetleri feda etmeye hiç birimizin hakkı yok. Unutulmamalı ki bazı hatalar bir özürle telafi edilemez. Mutlu ve huzurlu bir toplum istiyorsak eğer bize teslim edilen yarınların büyükleri o fidanlara gözümüz gibi bakmalıyız..Çocukluğunda şefkat görmeyenden büyüdüğünde merhamet beklemek bir hayaldir hiç şüphesiz...
Bu duygu ve düşüncelerle öğretmenler günü kutlu olsun diyor, gönül dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum...
Entellektüel-41
meslektaş olarak ortak konularımızın ve ortak hassasiyetlerimizin olması ne güzel...
Yorumunuuzu zevkle ve takdirle okudum...Öğretmenler gününde görevim olduğundan karşılık veremedim...
Katkı ve takdirleriniz için yürekten teşekkür ediyorum efendim...
saygımla...
ÇOK MUHTEREM HACAM, SEVGİLİ ÜSTADIM MERHABALAR;
HER GEÇEN GÜN OLGULAŞAN MESLEK HAYATIMDA , YAPTIĞIM YANLİŞ VE HATALARI YA ARKADŞLARIMIN YANLIŞLARINDAN YADA DAHA SONRAKİ TECRÜBE DENEN TAŞLARIN YERİNE OTURMASINDAN ÖĞRENDİM..VE HEP İÇ MUHSAEBESİ YAPARAK BİUGÜNKÜ VE BULUNDUĞUM YERLERE GELDİM..ANLADIMKİ HATAYI GÖRMEK DE İNSANIN KENDİYLE HESAPLAŞMADAKİ KULLANDIĞI ,ERDEM KADAR GÜZEL DAVRANIŞLARDAN BİRİYMİŞ..
YAZINIZ ÖYLE SANIYORUM Kİ SADECE BENİM DEĞİL ÖĞRETMEN OLAN HERKESİN HAYATINDAKİ KIRILMA NOKTALARINI HATIRLATAN ÇİMDİK OLMUŞTUR..BU ANLAMLI GÜNE DÜŞEN ÇOK ANLAMLI BİR YAZIYDI..
BU MEYANDA ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZÜ VEDE EMEĞİNİZİ KUTLUYORUM.
Entellektüel-41
Yazımı attıktan sonra izleme fırsatı bulamadım...Öğretmenler gününde göreevim vardı...Gün boyu koşturduk durduk...Duygulandık...Andık anıldık...Şimdi fırsat bulabildim...
Güne düşmesinden de mutlu oldum...Bu soruşturmanın müfettişlerinden biriydim...Aynen yaşanan bir olaydır...Hatta daha kaba söylemler de iddiada vardı...Onları ayıkladım metinden...
Katkı ve takkdirleriniz için teşekkür ediyorum değerli kalem...
saygımla...
Entellektüel-41
takdir ve katkılarınız için teşekkür ediyorum efendim...Aynı gün öğretmenler günü programım nedeni ile sayfaya giremedim...
saygılarımla...
AYSE 09
gördünüz okudunuz ya
çok güzeldi yazınız anlatımınız
saygınmlasınız herdaim