Selam Olsun Şehit ve Gazilerimize
Dostlar, sizlerle şehitlik,gazilik ve vatanımız üzerinde oynanan oyunlar üzerine bir şeyler paylaşmak istiyorum.Hem yıllardır baş gündem konumuz olduğu için hemde Rabbim nasip ederse Erzurumda "Şehit Aileleri Derneği" yararına yapacağımız organizasyonun baş konusu olduğu için bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
-Her müslümanın arzulaması gerektiği iki mertebe vardır ki, bunlar; Şehitlik ve Gaziliktir.
Çünkü bu rütbeler hayat karşılığında ve inanç sayesinde kazanılmaktadır. Hem Allah katında hem de halk nazarında şehadet mertebesine yükselmek büyük şereftir.
Şehit; Allah yolunda canını seve seve feda edip, Allah’ın huzurunda diri olarak hazır bulunup, rızıklanacağı ve Cennete gireceğine şehadet olunacağı için bu adı almıştır.
Gazi ise; Allah yolunda ve vatanı uğrunda savaştığı ve şehit olmayı arzu ettiği halde sağ kalan kimseye verilen addır. Gazi de, şehit olmak ve bu mertebeye yükselmek için savaştığından dolayı o da şehitler derecesindedir.
Kur’an-ı Kerim’de ve Sevgili Peygamberimiz’in hadis-i şeriflerinde şehitler ve gaziler övüldüğü gibi çeşitli Cennet nimetleriyle de müjdelenmişlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: " Allah yolunda yaralanan her hangi bir kimse, kıyamet günün de yarasından kanlar aktığı halde gelir, rengi kan rengi gibidir, fakat kokusu misk kokusu gibidir.”(1)“ Bir kimse Allah yolunda şehit olmayı canı gönülden isterse, yatağında ölse dahi Allah onu şehitler derecesine ulaştırır.” (2)
İnsan niçin şehit olmak ister? Çünkü Yüce Allah şehitlerin ölmediğini, rızıklandırıldıklarını ve bizim anlayamayacağımız bir hayat ile diri olduklarını bildirmektedir ve şöyle buyurur: “ Allah yolunda öldürülenleri (şehitleri) sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. “ Şehitlik, Peygamberlik rütbesinden sonra gelen en büyük rütbedir. Bunun için savaş meydanlarında bu rütbeye nail olabilmek için çarpışanlar çok olmuştur. İslam tarihini , Türk tarihini incelediğimizde; Bedir’de , Uhud’ta , Hendek’te, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, İstanbul’un fethinde,Kıbrıs savaşında ve yıllardır terör belasına karşı mücadele eden şanlı ordumuzun vermiş olduğu binlerce şehit ve gazilerle bunun örneklerini görmekteyiz.
Allah yolunda ölenlerin, bu mübarek toprağa hayatını ekip, onu kanı ile sulayanların ahiret ve hesap gününde biçecekleri mahsul, ebedi ve nurlu hayattan başka ne olabilir? Bizim bir kuruşun, bir gülle, bir bomba parçası ve bir süngü ile öldü sandığımız o mübarek insanlar Allah katında diridirler. Şehit, dini, vatanı, bayrağı ve milleti için ölmektedir. Böyle bir ölümden şerefli başka bir ölüm ne olabilir? Bu şerefli ölümde şehit acı bile hissetmez. Bu haberi bize Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle bildirmektedir:” Sizden biriniz karınca ısırdığı zaman ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölüm acısını ancak o kadar duyar.” (4)
Şehitlik ve Gazilik olmadan vatan olmaz. Vatan; uğrunda şehitlerimizin ve gazilerimizin kanlarını akıttıkları toprak parçasıdır. “ Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Sözü bunu ne güzel dile getirir. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatan kahraman ecdadımızın her karış yerini kanları ile sulayarak bizlere emanet ettiği topraklardır. Bize düşen görev de; şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anmak, bu güzel vatanı korumak ve bizden sonraki nesillere devretmek olmalıdır. Bunu yapmadığımız takdirde hem vatanımıza hem de şehit ve gazilerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhunu incitmiş olacağımızı unutmayalım.-
Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında;Türklüğümüz,İslamlığımız ve güzel ülkemizin stratejik önemi açısından,haçlı zihniyetinin temsilcileri oyunlarını sürdürmektedir.Amaç bizleri bu öz değerlerimizden koparmak,parçalamak ve sonunda yok etmektir.Yapılması gereken bu özdeğerlerimize sahip çıkarak,her alanda güçlü olmak,tüm düşmanlara karşı lâyıkıyla mücadele edebilmektir.Bu mücadelenin sonucunda şehitlik ve gazilikte yakaya takılan her iki cihanda zümrüt madalyadır.
Bilenler bilir,bilmeyenlere anlatmak istiyorum;çalıştığım kurumda Eksper olarak vazifeliyim.Vazife gereği Doğu Anadolu Bölgemizdeki,şehir,ilçe,köy ve mezraları geziyoruz.Yaptığım bu görevle ilgili olarak kendimce çok kutsal addediğim bir vazife var ki,o da şehit aileleri ve gazilere devletimiz tarafından verilen faizsiz ev kredisini teşkil eden ev’i yerinde inceleyip,ekspertiz raporunu hazırlayarak,şehit aileri ve gazilerimizin ev ve yurt sahibi olmalarını sağlamak.Bu sayede onbeş yıl içerisinde Bin’e yakın şehit ailesi ve gazi ile tanışma,yüz yüze görüşme ve yaşadıkları ibret dolu hikayelerini dinleme şerefine nail oldum.Yurdumuzda terörle mücadele eden ve şehit olan yaklaşık Otuzbin vatan evladı olduğunu düşünürsek ,benim tanışma şerefine nail olduğum rakamın oranını siz tahayyül edin.İşte bu yüzdendir ki bir vatansever olmanın dışında,bu konu benim vaz geçmediğim,sonuna kadar mücadelesini bırakmayacağım bir konudur.
Selam ve hürmetlerimle
1-Riyazüs-salihin C.2,S.536,H.No:1300
2-Riyazüs-salihin C.2,S.558,H.No:1327
3-Al-i İmran Suresi, Ayet:169-170
4-Riyazüs-salihin.C.2,S.558,H.No:1328
Kaynak:Mehmet ERYILMAZ