- 2639 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİR
Bir Türk’ün dünyaya bedel olduğunu zamanında Atatürk söylemiş. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Süveyş’te, Yemen’de, Galiçya’da zamanın süper güçleri karşısında göğsünü siper edip oluk oluk kanını döktürmüş ve sıfırın altına düşmüş bir ulustan bir ordu yaratıp, zamanın tüm süper güçlerince desteklenen Yunanı denize dökmüş ve yepyeni bir ulus yaratmış Atamız. O zamanın bitmiş halkını silah başına almayı bu sözlerle başarmıştı haklı olarak. Ben bir ırkçı değilim, Türk Halkının da bazı zayıf yanları yok değil tabi ama ben aşağıdaki eleştirileri abartılı buldum. Üstelik Atamızın bir sözünü başlık alarak yazılmış olmasını. Ayrıca şunu belirtmek isterim, burada yazılı olanların geneli Türk Halkının yoksulluğundan dolayı olan davranışlarıdır.
Google’da araştırdım, bu listeyi hazırlayanın ismini bulamadım. Nedense eline geçirdiği bir eserin ilk önce altından imzasını silen de Türk halkıdır. Bulduğu bir yazının kime ait olduğunu araştırmadan çeşitli sitelerde yayınlayan da yine Türk Halkıdır. Asıl eleştirilecek yön bu iken bu yönü aşağıda yer almamaktadır. Çünkü bu listeyi taşıyanlara da eleştiri gelecektir o zaman.
Ben bu listeyi bana geldiği şekliyle ve her bir sorunun altında italik yazıyla yanıt vererek sizlerle paylaşmak istedim…
Kadir Tozlu
Bir Türk dünyaya bedeldir.
1.Kâğıt mendili kumaş mendil gibi günlerce buruşuk şekilde cebinde taşır.
(Buruşmuş mendil de ütülü mendilin fonksiyonlarını yerine getirir. Sırasında burnunu silip çöpe atmak değil midir amaç. Ormanlarımız o kadar bol değildir bizim.) [/italik ]
2.Rüzgârlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su koyar.
(Açık havada bir çay bahçesinde temiz hava almak isteyenlerin kül tablalarından rüzgârın uçurduğu sigara küllerini ciğerlerine çekmesi daha iyiyse sorun değil.)
3.Serçe parmağını kulağına sokup iyice sallayarak karıştırır.
(Sanırım kulak karıştırmak değil kaşımaktan söz ediliyor burada. Yabancılar başparmağını kulağına sokup öylece sabit mi tutuyorlar kulakları kaşındığında?)
4.Ancak bir Türk gazete bulmacasını hep başkalarına sora sora çözebilme becerisini gösterip, kendisi çözdü diye sevindirik olabilir.
(Olsun, Çar Deli Pedro da yenile yenile yenmesini öğrenmemiş miydi?)
5.Sakal tıraşı olduktan sonra kanayan yerlerine küçük kâğıtlar yapıştırır...
(Ben de bir Türk’üm ve hiçbir zaman tıraştan sonra yanağıma kâğıt yapıştırmadığım gibi yapıştırmış birini de görmedim.)
6.Evdeki yaşlılar da kullanabilsin diye TV kumandası, telefon gibi aletlerin üzerindeki tuşların Türkçesini tercüme edip yapıştırır. (on-aç; off-kapa; redial-tekrar ara; volume-ses vb...)
(Buradaki eleştiri konusunu anlayamadım. Yani gencimiz, yaşlımız İngilizce bilmek zorunda mıymışız?)
7.Çayı soğumasın diye çay tabağının içine sıcak su koyar.
(Türkiye’de çay sıcak içilir.)
8.Soba borusu aktığında yoğurt kaplarını telle soba borusuna bağlar.
(Borusu delinmişse yeni bir boru, bacası çekmiyorsa yeni bir baca alacak parası olmayan zavallı halkım. Kimlerin diline düşüyorsun keskin zekânla. Oysa yabancılardan da soba yakanlar vardır. Onlar için is damlamış önemli mi ayakkabıyla oturdukları evlerde?)[/italik ]
9.Nezle olunca tuvalet kâğıdını uzun bir şerit yaparak kullanır.
(Bilmem, başkaları nasıl kullanır? Topak yaparak mı burnuna sokar?)
10.Diş fırçasıyla dişini fırçalamayıp da saçını boyamak için kullanan birini görürseniz, o saçını seven bakımlı bir Türk’tür.
(Yaptığı işten verim alıyorsa başkalarına ne!)
11.Konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini öğretir.
(Ah şu yabancı sempatizanlığı! Bir zamanlar “Vajina Monologları” diye bir grup vardı. Bu deyimi kullanmayı nedense normal sayanlar çok vardı. Yani aynı anlama geldiği halde Türkçe olursa kabalık veya küfür, İngilizce olunca normal bir deyim.)
12.Sahilde mayosunu kabinde giymek yerine arkadaşlarına havlu tutturarak giymeye çalışıp bir de arkadaşlarına “Bakmayın lan!” diye çıkışır.
(Mayo v.s. sini kabinde giyip sonra da güneşlenirken çıkartanlar, üstsüz-altsız güneşlenenler kimler öyle ise?)
13.Denize girip güneşlendikten sonra aşırı derecede yanan sırtına yoğurt sürerek iyileştirebilir.
(Dermatologların vizite ücretinden ve Türkiye’deki gelir düzeyinden haberiniz var mı?)
14.Dolmuşta veya otobüste bozuk paraları avucunda toplayıp şıkır şıkır çevirip ses çıkartır.
(Parayla stres topu alsa, onları çevirse eleştirilmez sanırım. Ha! Bir de tespih çekerek stres giderenleri yazmayı unutmuşsunuz.)
15.Herhangi bir yere hesap öderken arkasına dönüp gizli gizli para sayar.
(Eh! Cüzdanımızdaki kalın bir tomar içinden bir yüzlük çıkartıp “üstü kalsın” diyecek olanağımız yok.)
16.Denizde “suyun altında nefessiz ne kadar kalabiliyorum.” diye deneme yapıp boğulma tehlikesi geçirir.
(Yabancılar yapsa Guinesse Rekorlar Kitabına girerdi)
17.Beton döktükten sonra bir sanat eserini bitirmişçesine beton kurumadan tarih ve imza atar.
(Yabancılar kuruduktan sonra mı atar?)
18.Çorabının kirlenip kirlenmediğini burnuna götürerek kısa süreli koklayarak anlayan kişi temizliğine düşkün bir Türk’tür.
(Yabancılar kir detektörü kullanıyor olmalı. Yoksa bir giydiği çorabı bir daha giymediğinden yıkama gibi ihtiyaçları mı yok?)
19.Simit yedikten sonra, masaya dökülen susamları parmağının ucunu ıslatarak toplayıp yutar.
(İsraftan kaçınırız. O susamları bulamayan da var. Mikrop mu? O da nedir? Eskiden mikrop mu vardı?)
20.Daha birinci telefon zili çaldığında telefonun başına dikilir ama açmak için ikinci kez çalmasını bekler.
(Olmayan olaylar değildir telefonlarımızın kısa bir süre çalıp sonra çalmaması. Telefonu açıp “aloooo… aloooo” diye bağırmak daha bir anlamlı mıdır acaba?)
21.Yeni yapılmış bir binanın yeni takılmış camına beyaz boyayla S harfi yazar.
(Yabancılar o pencerede cam olduğu anlaşılsın diye “w” mu yazıyorlar?)
22.Bir dükkâna girip, onun bunun fiyatını sorduktan sonra “abi araba beş dakka dursun, ben hemen gelicem” deyip, 2 saat sonra gelir.
(Otopark sorununu ille de yüklü ücretler ödeyerek mi çözmek gerekiyor?)
23.Okul yıllığında kendisi hakkında; okulu kırıyordu, kopya uzmanıydı gibi yazıları arkadaşlarına gösterip bununla övünür.
(Başka neyimiz var övüneceğimiz kendi halkının alışkanlıklarını yerden yere vurarak övünen sizlerden başka?)
24.Gazete bayiinin önünde durup asılı olan gazeteleri ayaküstü okur.
(Yabancılar oturarak mı okuyorlar? Bazı haber başlıkları bir gazete almaya değmeyecek kadar önemsizse bu yöntem bence de geçerlidir.)
25.Cebinden çıkardığı paraların içinde en eskisini özenle arayıp bulduktan sonra para üstü verir.
(Unutmayalım, sahte olma olasılığı paranın eskiliğiyle ters orantılıdır.)
26.Günlük gazeteyi alıp evinin bir köşesinde biriktirir ve kuş kafesinin altına sermek için, kışın sobayı tutuşturmak için, bardak çanak sarmak için kullanır.
(Bu dediklerinizi yapmak için kâğıt havlu veya peçete alacak paramız yok)
27.Trafikte ambulansın peşine takılarak sıkışıklıktan kurtulup, uyanıklık yaptığını zanneder.
(Yani uyanıklık değil mi sizce. Trafikte kalmak mı daha uyanıklık?)
28.Kâğıt paraların üzerine not alır ve parayı harcadığı için notu kaybeder veya elden ele dolaşacağını bildiğinden komik yazılar yazar. (Paranın ön yüzüne tehlike anında arkayı çeviriniz yazıp anında çevirince de şimdi değil salak tehlike anında yazanlardan bahsediyoruz. Tehlike anında çevirsen de aynı yazıyı görürsün.)
(Yabancılar hiç espri yapmıyor nasılsa. Onların mizah dergileri, komedi filmleri yok. Bunu gerçekten tehlike anında yapması için yazmadığını anlayamamış tek kişi de bu listeyi hazırlayandır. Tehlike anında paranın arkasına bakmaktan daha önemli işleri olur insanın.)
29.Gece aşırı nem ve sıcak olmasına rağmen, üzerine örtmese de yanına yorgan alıp yatar.
(Bunun uyuşturucu kullanmak v.s. gibi kötü alışkanlık olduğunu bilmiyordum.) [/italik ]
30.Çocuğu yanlışlıkla elini kestiği veya düştüğü için ağladığında elini kesti veya düştü diye çocuğunu döver.
(Tam tersine, “öpeyim de geçsin!” diyenleri yazmak unutulmuş.)
31.Taksi tuttuğunda taksicinin yanına oturur. Eğer üç dört kişi taksi tutuyorsa, taksi parasını veren kişi ön koltuğa oturur.
(Buradaki eleştirel yan nedir? Alaman usulü olmadığı için mi?)
32.Kredi kartının işlevsel kısmı zarar görmesin diye selobant yapıştırır.
(Ne zamandan beri tedbirli olmak eleştiriliyor?)
33.Denize yüzmeye gidip de yüzdüğü yere affedersiniz işeyen (göremeseniz bile) ve sonra da pişkin pişkin “suyu ısıtıyorum oğlum fena mı?” veya “kocaman deniz ne olacak ki” der.
(Futbol sahasının kenarına işeyen futbolcu kimdi? Ha bir de Avustralya’dan Çanakkale’ye şehit dedelerini ziyarete gelip sonra popolarını açıp fotoğraf çektirenler, yenildikleri bir maçtan ülkesine dönerken Türk paralarına popolarını sürenler hangi ulustandı?)
34.Kaldırımda yürümeyip de cadde ortasında yürür ve yanından hızla geçen arabaya da “Çarpsaydın bari!” diye tepki gösterir.
(Kaldırımları otopark gibi kullandıkları ve hatta onun yanında da yük indirmek için araç çekildiği için yolun ortasında yürümek zorunda kalan yaya halkımız için haksızlık olmuyor mu?)
35.Bir turiste adres tarif ederken bağıra bağıra Türkçe konuşur.
(Tek zevkimiz 3-5 kelime İngilizce biliyorsak herkesin bunu duymasıdır. Peki, siz başka bir ülkede adres sorarsanız onlar sessiz bir Türkçeyle mi adresi tarif ediyorlar?) [/italik ]
36.Beş gencin yazın öğle sıcağında, beyaz renkli Şahin marka bir otomobilin içinde, atletli olarak sokakları turladıklarını görürseniz bilin ki onlar Türk’tür.
(4 veya 6 genç olunca yabancı oluyor yani.)
37.Alışveriş merkezlerindeki güvenlik kameralarında saç tarar.
(Yabancılar yanlarında ayna taşıyor veya saç tarama ihtiyaçları yoktur.)
38.Birini çağırmak için kapı zilini çalmak yerine evin camına taş atarak amacına ulaşmaya çalışır.
(Eve kadar çıkmak yerine söyleyeceklerini pencereden söylemek istiyorsa neden olmasın?)
39.Kürdanla dişini karıştırıp önce çıkarıp bakar, sonra tekrar ağzına koyar.
(Yere atmaktan iyidir.)
40.Ütü fişi, teyp fişi veya televizyon fişi kablosunun bakır teli dışarı çıkmış ise çocukları elektrik çarpmasın diye bakır teli selobantla yapıştırır.
(Başkaları neyle yapıştırır? Bizim küçük bir hasar için kablo yenileyecek olanaklarımız yok. Selobantlar izolasyondan başka ne işe yarar?)
41.Yemeğini yedikten sonra tatlı yiyecekse, bulaşık çıkarmamak için çatalını veya kaşığını iyice yaladıktan sonra tatlısını yer.
(Kendi çatalı veya kaşığıysa kime zararı var?)
42.Ailece televizyon izlenen bir evde kumanda babanın elindeyse ne izlerse diğerleri de onu izlemek zorunda kalır.
(Yabancılarda herkesin elinde birer kumanda mı oluyor veya herkesin ayrı TV’si mi var?)
43.Ceket giyecekse gözükmez diye gömleğini ütülemez, kazağının altına giyecekse sadece gömleğin yakasını ütüler.
(Elektrik faturalarından haberiniz yok galiba. Ha! Yabancılar için bu bir sorun olmuyorsa ister gömleklerinin görünmeyen yerlerini ister iç çamaşırlarını ütülerler.)
44.Çantasının içinde yeni tanıştığı birisine bile çekinmeden göstermek üzere en güzel fotoğraflarını ve aile albümünü taşıyan birisini görürseniz hemen boynuna sarılmayın yoksa çantayı kafanıza yiyebilirsiniz, çünkü o kişi bir Türk kızıdır.
(Çantasında bir fotoğrafını taşıyor diye her isteyenle kucaklaşmalı mıydı veya yabancılar öyle mi yapıyorlar?)
45.Bir Türk esnafı, müşterisinden aldığı parayı önce iki ucundan tutup iki defa gerginleştirir daha sonra da güneşe doğru tutup bakarak sahte olup olmadığını anlar. Ayrıca müşterinin baktığı malı mutlaka evde kendisi de kullanıyordur.
(Paranın sahte olduğunu anlamak için daha gelişmiş yöntemler yoksa neden olmasın? Ama şu müşterinin baktığı malı kullanmak konusunu anlayamadım? Yabancı satıcılar müşterilere sattıklarından başka türlü mallar mı kullanıyorlarmış?)
46.Fayton, at arabası ve el tezgâhına bisiklet kornası takma fikrinin patenti yüzde yüz bir Türk’e aittir.
(Canavar düdüğü takılsaydı yabancı fikri mi olurdu?)
47.Evin bir odasının ampulü patladığı zaman yenisini almayıp da fazla kullanmadığı bir odanın ampulünü onun yerine takar.
(Tek bir ampul için nalbura gitmeyi ben de tercih etmem. Öyle idare edebiliyorsa bundan size ne?)
48.Evinde bulunan saksıların dibini kül tablası olarak kullanır.
(Yabancıların buna ihtiyacı olduğunu sanmıyorum, zaten evlere ayakkabıyla girdiklerine göre kül tablasına da saksıya da ihtiyaçları yoktur nasılsa.)
49.Dişlerini gazoz açacağı, fındık ve ceviz kıracağı olarak kullanır.
(Adam ısırmak için kullanmıyorlarsa sorun değil bence.)
50.İşinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir Türk’ten başkası olamaz. (Şerefsizin oğlu ne iş yapmış be kardeşim, helal olsun)
(“İyi çalıyorlar be! Helal olsun” gibi mi? Başka ülkelerde yapılan sömürüleri medeniyet, katliamları kahramanlık gibi gösterip bu konudaki filmleri bizlere satanlara ne demeli?)
51.Aracın sinyal lambaları dururken kolunu çıkararak “dönüyorum” hareketi yapar.
(Bence bir deneyin bakalım. Sinyal lambası mı daha etkili oluyor kol işareti mi?) [/italik ]
52.Yemeğin etini en sona bırakır.
(Ben de eskiden ekmeğin en tatlı kısmı olan kabuğunu sona bırakırdım. Ne var bunda?)
53.Trafik ışıkları kırmızıdan yeşile döndüğünde önündeki herkesi salak sanarak kornaya basar.
(Işığı göremeyecek kadar dibine gidenleri başka türlü uyaramıyorlar abisi.)
[/italik ]
54.Dingildeyen bir masanın ayağına kâğıt sıkıştırma fikri bir Türk’ündür.
(Yabancılar para veya daha kıymetli malzeme mi sıkıştırıyorlar?)
55.Dişlerinin arasından “viij viij” diye ses çıkarır.
(Yabacılarla diş seslerini dinleyecek kadar yakın olmadım. Onlar nasıl ses çıkartıyor dişleriyle?)
56.TV’de film izlerken filmin oyuncularıyla muhatap olan (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinemaseverlerdir.
(Yabancılar heyecansız, donuk donuk izliyor olmalılar. Hani şu maçlardaki Yunan veya İngiliz seyircileri gibi!)
57.Kulağını kalem ya da örgü şişiyle karıştırabilir.
(Yabancılar daha modern aletlerle kaşıyor olmalı)
58.Arabasına öküz, köpek, horoz sesli korna taktırma fikrinin patenti bir Türk’e aittir.
(Eeee! O kadar da olacak artık. Biz hayvan severiz.)
59. Gazete kâğıdını en iyi şekilde kullanır.(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi)
(Ormanlarımızı korumak için en verimli bir şekilde kullanmak gerek. Bunlar için kâğıt peçete v.s. alacak ne paramız var ne de harcayacak ormanlarımız.)
60.Ancak bir Türk kadını, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine çekebilir.
(Bilmem… Üstsüz veya çıplak girseydi dikkat çekmez miydi?)
61.Plastik yoğurt kabını saksı yapar.
(Ne var bunda. İçindeki çiçekler mi şikâyetçi oldu yoksa?)
62.Arabasının arkasına yazı yazar. (Rahmetli de sollardı, tek rakibim THY, kıroyum ama para bende)
(Okuyucusu bulunduğu sürece neresi olsa yazarız. Araba bizim değil mi?)
63.Uçakta bulunan tanıdıklarına uçak havalandıktan sonra görmeyeceğini bildiği halde el sallar.
(Önemli olan karşılıksız sevmek değil mi?)
64.Çiğnediği sakızı daha sonra çiğnemek üzere kafasındaki tülbende yapıştıran bir Türk kadınından başkası değildir.
(Sakız da olsa verimli kullanılmalı. İsraf iyi değildir.)
65.Tek abdestle beş vakit namaz kılmak için iki büklüm kıvranır.
(Abdestsiz kılmaktan veya hiç kılmamaktan daha iyidir. Peki, onların hangi oranda olduğu araştırıldı mı?)
66.Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir mobilyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanır...
(Zevk meselesi. Desenleri bayramdan bayrama görsek yeter bizlere. Her gün görürsek estetiği kalmaz.)
67.Çayı, çay tabağına döküp içer.
(Yabancılar yemek tabağına mı dökerler?)
68.Geçirdiği bir trafik kazasından sonra kanlar içinde çıkıp, çarpılmış arabasına üzülür.
(Mal canın yongasıdır. Hadi bana oldu olan, ona bari olmasın.)
69.Tüp kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye kibrit yakıp kontrol eder.
(Bak bu doğru. Ama itiraf edeyim, tüpün kaçırdığını anlamanın en kesin yoludur. Güvenlik mi, boş ver be, trafikte miyiz?)
70.Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla kesmeye çalışır.
(Kesebiliyorsa ne var bunda?)
71.Kırmızı ışıkta durduğunuz için size ancak bir Türk bağırabilir.
(Yeşil ışıkta gittiğiniz için de bağırıyorlar mı?)
72.Otoyolda, otomobilin gaz pedalına tuğla koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk’ündür.
(Parlak zekâmızla övünmek yerine eleştirmek de ne oluyor?)
73.Cola’yı çalkalayıp fışkırtarak asitsiz içmeyi akıl edebilir.
(Vay beeee! Demek akıl etmeseydik bununla övünebilirdik)
74.Elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasını naylona sarmış, üzerine de ambalaj lastiği geçirmiş birini görürseniz Türk’tür.
(Sürekli kullanmaktan tuşların üzerindeki yazılar silinseydi daha mı kullanışlı olurdu?
75.On yıllık bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarını çıkarmadan kullanma becerisini gösterir.
(Sürekli kaplama değiştirerek şirketleri zengin edecek durumumuz yok.)
76.Otoyol kenarındaki ve anayol ortasındaki refüjlerde piknik yapar. Erkekler piknikte beyaz askılı fanila, çizgili pijama ve çorapla top oynar.
(Olsun, Plajlara anadan doğma veya üstsüz gitmezler. Şunu veya bunu protesto için anadan doğma sokaklara çıkmazlar.)
77.Toplu taşıma araçlarında ayakkabılarını çıkartıp, ayaklarını altına alarak oturur.
(Bak bu doğru işte. Ben de kızıyorum onlara.)
78.Havaalanı, istasyon gibi yerlerdeki banklara yatıp uyur.
(Otel fiyatlarıyla aylıkları karşılaştırır mısınız?)
79.İnşaatta ya da yolda çalışan iş makinelerini durup seyreder.
(Meraklıyızdır vesselam. Başka ne eğlencemiz kaldı ki? Maçlar ve iyi filmler şifreli kanallarda.)
80.Karşı şeritteki trafik kazasını seyretmek için durup kendi şeridini de tıkar.
(Otoyolda bazen yol tıkanır. Bir bakarsınız ki karşı şeritte bir kaza olmuş ve bizim şeritte o kazaya bakmak için yavaşlamalar yüzünden trafik tıkanmış. Kazanın yanından geçince trafik açıldığını görüyorsunuz çünkü.)
81.Sokakta top oynayan çocukların oyununa karışıp, bozduktan sonrada “hadi siz oynayın” deyip gider.
(Biz her yaşta çocuğuz. Çocuklara yenilince de “işimiz var, siz devam edin” deriz. Var mı bunun ötesi?)
Düz metinlerin kaynağını bilmiyorum.
İtalik metinler: Kadir Tozlu
YORUMLAR
EY, TÜRK OĞLU TÜRK...
Meşhurdur, derler ya; "Zenginin malı züğürdün çenesini yorar".
Türk milletini kötülemeye çalışanların, kendilerine komik gelmesine rağmen, bizden üstün yapabilecekleri becerileri yoktur!.
Bizler, kendimize güldüğümüz ise, kendimize olan tam güvenimizdendir.
Yazınız, takdîre değer.
Adaşıma sağlık diler, Selâm ederim.
kadiryeter Kadir Yeter.
24.11.2012- TRABZON.
superbaba
Yorumlarınızla renk kattınız.
Size teşekkürlerim yanında favori listeme ekliyorum.
Güzel ve eğlenceli tespitler...pratik zekalıdır şu Türk milleti,anında her şeye çözüm bulur..mesela televizyona anten yerine çatal,alimunyum folyada takabilir..çalışmayan televizyonu bir yumrukla çalışır hale getirebilir...sebzeleri ayrı ayrı pişirmez,hepsini karıştırır..adına da türlü der...başka milletler hakkında da internette bir çok şey ile karşılaşıyorum..bizimkiler masumca şeyler..onlar hakkında okuduklarım midemi bulandırıyor...saygılar selamlar...
superbaba
Ben de kazak şişinden anten yapardım...
Ama hakkını yemeyelim.
Gerçekten net gösteriyordu.
Şimdi ne olduysa uydu dışında çeşitli antenlerle hiç çekmez oldu TV'ler.
Yorum için teşekkürler.
Bizi bizimkiler daha çok acıtıyor efendim. Rahmetlik annem" kulağını kim kesti, yakınım kesti, onun için dibinden kesti" derdi.
Çok güzel di kardeşim,kutlarım en kocamanından. Saygımla.
superbaba
Yorum için teşekkürler.
efendim öylesi saça böylesi tarak misali çok güzel olmuş kutlarım sizi bu duyarlılığınızı malesef kendi halkını böyle küçük görmeler çok toplumumuzda kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
superbaba
Zor hayat koşullarında elinde olanla idare etmede bir eleştirel yön buluyorlar.
Yorum için teşekkürler.