BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 38. BÖLÜM
Muhsin Öğretmen:
"Sevgili çocuklar sizlere harfler marşı nasıl bestelendi bakın anlatayım."
Hepsi sessizce dikkatle dinliyordu.
Osman Zeki (Üngör), Harfler Marşı’nın nasıl yapıldığını şöyle anlatıyor:
“...Yeni Türk harfleri çıktığı zaman, eskiye alışmış olanlar ve bilhassa Anadolu’nun bazı yerlerindekiler, yeniyi pek tabiî olarak, yadırgamışlardı. İşte o sırada bir akşam, Rusuhi Bey’e telefon ettirmiş, beni çağırtmıştı. Gittim. İlk sözü:
-Yeni (Türk) harfleri benimsemeyenler var. Sen şuna bir marş yapsan... iş daha kolaylaşır...
Düşündüm: A.B.C... diye tutturup, nasıl marş yapayım? Bunu bir şeye benzetmek kolay değil... Fena olursa, bana dudak bükecek... Hemen.
-Paşam, dedim, sizde iştirak ederseniz yaparım...
Herhalde, maksadımı anladı. Güldü:
-Peki!.. dedi.
Derhal piyanonun başına oturdum.
A.B.U.İ... diye bir hava tutturduk, gitti. Marş da bitti.
Tekrar çaldım. Beğendi ve Falih Rıfkı’ya:
-Yarınki gazeteye bu marşı koyun! emrini verdi.
O akşam, tuttu, aşçı, soför, seyis, kapıcı, odacı... Köşkte kim varsa hepsini ve sofra arkadaşlarını topladı, hep birilikte bu yeni marşı meşkettik. Görülecek manzara idi bu... Herkese güzelce belletip öğreninceye kadar tekrar ettik, durduk.
Sabaha karşı köşkten ayrılınca, muavinimi çağırdım. O devirde Yenişehir’deki Kızılay merkezi bahçesinde, her akşam bando nöbet çalardı. Muavinime:
-Al şu notayı...Çabuk yaz, bandoya ver ve hemen meşk etmelerini söyle. Bu akşamki nöbete mutlaka yetiştirsinler. Çalışsınlar... dedim.
Gittim biraz yattım... Öğleyin kalktığım zaman hepsi olmuş, bitmişti. Saat üçe doğru, dört beş talebeyi “Şayet Gazi gelir de, bu yeni marşı dinlerse, siz de söyleyin!” diye bandonun olduğu yere gönderdim. Gazi tahmin ettiğim gibi, tam ikindi vakti, bandonun başına gelmiş, otomobilini durdurmuş, şefe:
-Harfler marşını çalar mısın? demiş.
Marşı henüz bandodan başka kimse bilmiyor, duymamıştır.
Bando şefim:
-Emredersiniz!.. deyişiyle, marş da çalınmaya başlıyor...
Yarı yerde, Gazi, otomobilden inerek, oraya birikmiş halka hitapla:
-Ey ahali!.. Bu yeni marşı, içinizden bilen var mı?
Deyince, bizim talebeler de:
-Var efendim!.. diye ortaya çıkıyorlar.
Gazi memnun:
-Söyleyin bakalım!.. diyor…
Bando tekrar başlıyor, ortalık neşeleniyor, bilmeyenler de kulak kabartarak, marşa katılmak istiyorlar. Gazi de bastonuyla hareketler yaparak, şefe uyuyor… Bir hangamedir kopuyor.
Zannederim, birkaç defa da tekrar edildikten sonra, Gazi:
-Bu, gördüğünüz gibi, bizim harflerin marşıdır. İşte öğrendiniz. Bilmeyenlere de öğretiniz. Hepinizin öğrenip söylemesi vazifedir!.. diyerek oradan pürneşe ayrılıyor.”
Kaynak: Başöğretmen Atatürk 1919-1928, Ahmet Bekir Palazoğlu, Ankara 1991, Cilt.1, s.324-325
"Mustafa Kemal Atatürk’ün bu anısını hiç duymamıştım."
"Bende."
Müjdat:
"Mustafa Kemal Atatürk’ün Sarayburnu konuşmasından sonra başlamıştı. Devlet daireleri Maarif Vekâleti’nin koordinatörlüğünde yeni yazıya geçiş hazırlıklarını yürütmekteydiler. Bakanlar Kurulu kararıyla bütün devlet görevlileri 9 Kasım 1928’den itibaren yeni yazıdan sınava tabi tutuldular. 1 Ocak 1929’dan itibaren bütün devlet dairelerinin yeni yazıya geçişleri sağlanmıştı.
Zeynep:
" Evet,Yazışmayı kolaylaştırmak için Türk klavyesi teşkil edip gereken yazı makinaları sipariş edilmişti. Basının en kısa zamanda ve tamamen yeni yazıya geçebilmesi, hareketin başarısı bakımından çok önemliydi. Yasa gereği, gazeteler 1 Aralık 1928’den itibaren yeni harflerle şevkle yazıya başladılar. O sıralarda İstanbul’daki en büyük gazetelerin ttirajı 12.000’i geçmemekteydi. Yeni harflerle yayın başlayınca haliyle tiraj %50’lere varan oranlarda düşmüştü. Hükümet bu zararı kapatmak için gazete ve dergilere, bir süre, aylık yardımda bile bulundu. Daha sonra 9 Eylül 1928’de Maarif Vekili Mustafa Necatiye: “En büyüğünden ve küçüğüne bütün mektepler bu sene yeni harflerle öğretime devam edecekler” talimatı verilmişti. Millî Eğitimde yoğun bir çalışma başlamıştı. Önce öğretmenler yeni yazıya öğrendiler. Sade Türkçe ile yazılmış olan ders kitapları hazırlandı. Yeni ders yılında artık yeni Türk harfleri kullanıllıyordu"
Halide:
"Yeni Türk harfleri kısa bir süre içinde çarşı Pazar ve dükkanlarda da yerini aldı. Bütün ticarethane tabelâların isimleri süratle değiştirildi. 1 Aralık’dan itibaren sokaklarda artık yeni harfler egemendi.
Murat:
"Harf inkılâbının başarısı yeni yazıyı öğrenenlerin sayısının, eski yazıyı bilenlerden daha fazla olmasına bağlıydı. Bunu ise 1 Ocak’ta 1929’da öğretime başlıyan Millet Mektepleri sağladı.
Muhsin Öğretmen: Bakınız;
Millet Mektepleri iki bölümden oluşmuştu. A dersliğinde tamamen okuma yazma bilmiyenler, B dersliğinde ise , A dershanesini bitirenler ve biraz okuma yazma bilenler öğretim görüyorlardı. Ayrıca Okulu olmayan köyler için Gezici Millet mektepleri oluşturulmuştu. Okulların masrafları İl Özel İdareleri ve Maarif Vekâleti bütçesine konulan ödemelerle karşılanacaktı.
Aysun:
Millet Mektepleri’nin başında Başöğretmen olarak Gazi M. Kemal vardı. Büyük Millet Meclisi Başkanı Başbakan, Bakanlar Kurulu, Genel Kurmay Başkanı, CHP Genel Sekreteri, teşkilâtın başkanı sıfatını taşımaktaydılar. Bütün Bakanlık Müfettişleri aynı zamanda bu okulları denetlemekle görevliydiler. Valiler her dönem Bakanlar Kurulu’na çalışmalar hakkında rapor vermekle yükümlüydüler. İl ve ilçelerde, ileri gelen bürokratlar Parti temsilcisi ve İl Genel Kurul temsilcilerinden oluşan birer yönetim kurulu oluşturulmuştu. Bu kurullar Millet Mektepleri için ödenek, dersane, araç gereç, kitap ve halkın okullara devamlarını sağlamak gibi işleri yürütmekte idiler. Bu amaçla, okullar, camiler, hükümet salonları, kulüpler, kahvelerden yararlanabileceklerdi. Hapishane müdürleri en az yirmi işçi çalıştıran özel kuruluşlar, çalıştırdıkları kimselere yeni harfleri öğretmekle yükümlü tutulmuşlardı. 1929-1933 yılları arasında bu okullarda 54,050 dersane açılmıştır. Bunların % % 65,60 köylerdedir. Bu iş için 46.690 öğretmen görev almıştır. Beş yıl içinde bu okullara 2. 305.924 kişi kaydolmuştur. Bunların % 66’sı köylüdür. Bunlardan 1.124.926’sı diploma almıştır.
Halide:
" Çok büyük bir başarı."
" Evet."
Muhsin Öğretmen:
" Dahası var çocuklar:
Bu sayılara dışarda özel eğilim görenleri de katmak gerekir. Ayrıca devlet memurları, ordu mensupları, okul öğrencileri hesaba eklenmelidir. Böylece ortalama bir tahminle 1933’de okur yazar miktarını üç milyon civarında tahmin etmek mümkündür. Demek ki mevcut nüfusun yaklaşık dörtte biri okuma yazmayı, beş yıl gibi kısa bir zamanda öğrenmiştir.
Alfabe ve basım tekniğindeki kolaylık, matbaaların ve basılan kitap adedinîn artmasına yol açmıştır."
Murat:
"Gazi M. Kemal’in “Başöğretmen” olarak inanılmaz bir enerji heyecan ve kararlılıkla bizzat yürüttüğü, ümit edilenden çok daha kısa bir zaman içinde gerçekleştirdiği, harf inkılâbı dış dünya’da da geniş yankılar uyandırdı, özellikle sınır dışındaki Türkler arasında etkili oldu."
Aysun :"Biliyor musunuz ?
Türkiye sınırları dışında kalan Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, Onikiada, Kıbrıs, Hatay (O sırada sınırlarımız dışındaydı) Türkleri anavatanı örnek alarak yeni Türk harflerine geçmek için büyük çaba sarfettiler, Engelleri ortadan kaldırdılar. Rusya’da ki Türklerin büyük kısmı da Lâtin harflerini birbiri arkasına kullanmaya başlamışlardı. Böylece Türk kökenli topluluklar arasında bir kültür birliği oluşturulabilme imkânı doğmuş gibiydi.
Muhsin Öğretmen:
"Bir dakika burada çok önemli bir şey daha eklemek istiyorum
Ancak Sovyetler Birliği’nde bütün Cumhuriyetlerde 1939’da Lâtin alfabesi terkedildi ve Kiril alfabesi kullanma mecburiyeti getirildi.
Türkiye’deki yazı değişikliği dış dünyada hayret ve hayranlıkla izlendi. Gazi’nin en çarpıcı ve inanılması güç parlak bir başarısı olarak alkışlandı.
Zeynep:
" Vee harf inkilabının sonuçlarını anlatarak konumuza nokta koyalım isterseniz.
M. Kemal’in harf inkılâbı, pratik faydaları yanında, etkileri çok uzaklara gidecek sonuçlar doğurmuştur.
Yazı inkılâbının kısa vadede sonuçları, 1-Okur-yazar sayısında görülen hızlı artıştır. Öyle ki yazı inkılâbıyla Türkiye baştan başa “Başöğretmen”i Gazi M. Kemal olan bir ilkokula dönüşmüştür.
2-Çocuklar ve hiç okuma yazma bilmiyenler okulları doldurmuş ve kısa bir zaman içinde yeni yazıyı bilenlerin sayısı bilmiyenleri hızla geçmiştir.
3- Yazı inkılâbıyla Atatürk, cehalete öldürücü bir darbe indirmiş, aydınlıklara giden yolları açmıştır.
4-Okur yazar sayısının artması, basım kolaylığı, kültür hayatını canlandırmış, renklendirmiştir.
5-Yeni harflerin yerleşmesi, Türkçe’nin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulmasını, kendi öz benliğini kazanmasını sağlamıştır. Böylece dilde reforma giden yol açılmış, sonuç itibariyle “konuşulduğu gibi yazılan Türkçe” ile yazı dili ile konuşma dili arasındaki uçurum kaldırılmıştır.
6-Yeni alfabe ile Türkiye’deki şive farkları gitgide azalmaya yüz tutmuştur. Böylece millî bütünlük pekiştirilmiştir.
7-Alfabe değişikliğinin uzun vadeli derin sonuçları kültür alanında meydana gelmiştir. Gazi, yazı değişikliği ile Doğu’ya açılan kapıyı kapatmış, Batı’ya, çağdaş dünyaya yönelik kapıyı açmıştır. Yeni Türkiye yönünü kesinlikle Batı’ya çevirmiştir. İnönü’nün deyimiyle, “Harf inkılâbının bizde tesir ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. Arap dili üzerinde işlemek hevesi millî kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde Lâtin harflerine geçmek Türk dilini ve millî kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur”389.
Yeni Türkiye Lâtin alfabesiyle kültür kaynağını değiştirmiş, çağdaş, dünyaya yeni ufuklara yönelmiştir. Bir anlamda Lâtin alfabesinin kabulüyle, Gazi Türk Rönasansının kapısını açmış oluyordu.
KAYNAK:Prof. Dr. Abdurrahman Çaycı
Aysun:
" Haberiniz var mı ? Benim çok ilgimi çekti.
" Neymiş...Neymiiiişşş !
" Dur sabırsız ,bay aceleci."
"1929 yılında ilk defa yeni türk harflerileriyle posta pulları basılmış ve kullanılmıştır."
( Heyecanla elindeki broşürleri arkadaşlarına gösterdi.)
"Çok güzellll,izin verirsen fotokopisini çektirmek istiyorum."
"Ben de."
" Bendee."
" Giderken kitabevine uğrayıp çektirirz o zaman."
Müjdat :
Arkadaşlar, final benden.Mustafa Kemal Atatürk’ün en güzel sözlerinden birini paylaşmak istiyorum.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
« Az zaman sonra, yeni Türk harfleriyle, gözler kamaştırıcı Türk manevî ilerlemesinin ulaşabileceği güç ve saygının uluslararası düzeyini gözlerimi kapayarak şimdiden o kadar parlak görüyorum ki, bu manzara beni kendimden geçiriyor.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
Büyük Atatürk'ün inkılabı ile yeni harflerle Dünyaya açıldık, Allah ondan Razı olsun.
yüreğine sağlık kardeşim.
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Latin harflerinin Türkçe'mize uyumunu keşfeden, engin bilgi ve zekası tartışılmaz bir lider Mustafa Kemal Atatürk. Baş Öğretmenimize hayran olmamak ne mümkün!
Bu vesile ile öğretmenler gününü kutluyor, başta Ata'mız olmak üzere ebediyete intikal edenlere Allah'dan rahmet, görevi başında olanlara günümüz şartları gereği sabır, emekli olanlara da esenlik dolu günler diliyorum...
Paylaşımını en kalbi duygularla kutluyorum can kardeşim.Gönül dolusu selam ve sevgilerimle...
GÜLDESTE
canım annem
bu yazı serisini tam anlamı ile takip etme şansım olmadı bir türlü
çok özür diliyorum
:(
biraz işler biraz da rahatsızım şu aralar
o nedenle sakın seni unuttugumu düşünme emi
seni yüreginden öpüyorum canımsın çok özledim seni ve ayse annemi
emeğine saglık canda canım..
tebrıklerimle
GÜLDESTE
Cümhuriyyet kurulmasında önemli şertlerden biri vetendaş yetişdirilmesidir. Yazdığınız eser de, bütünlükle bu yönde olmuş çalışmalardan bahs ediyor. Emeğinize sağlıklar diler, selam ve sayğılarımı sunuyorum.
GÜLDESTE
bu seri seninle özdeşleşti can ne olur devam et sayende çok ama çok şeyler öğreniyoruz sağol varol.... saygılar sevgiler
GÜLDESTE
bir memleket işte bu zorluklarla bu çalışmayla vucuda geldi
güzel akıcı bir anlatımdı emeğine sağlık selamlarımla
GÜLDESTE
Müjdat, Zeynep, Halide, Murat ve Aysun...
Bunları kendi çocuklarım gibi hissediyorum.
Onların aralarında bir fotoğraf çektirmeyi ne kadar isterim bilseniz...
O fotoğrafı hayal ettikçe gözlerim yaşarıyor.
Ah şu Muhsin Öğretmen...
Hem seviyorum hem kıskanıyorum onu...
Bir de şu var Neşe Bacım...
Şu harfler marşını merak ediyorum.
Sözleri var mı bir yerde?
GÜLDESTE
değerli yorumuna gönülden teşekkürler sevgi ve saygılarımla
hocam yine çok güzel bir bölüm okudum harf inkilabına dair gülümseten olay olmuş harf marşıda ben hiç duymamıştım harf marşını ilk defa sizin kaleminizden öğrenmiş oldum ilerleyen zamanlarda bakalım daha neler öğreneceğiz şimdiden heyecanla beklemekteyim kalaminiz daim olsun hocam saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
not sizler gibi pırıl pırıl gençler varken bizim sırtımız yere gelmez inanın