- 756 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İTİRAF
İTİRAF
“Hep hüzün, hep hüzün!” dediler bana. “Bu kompozisyonlar, denemeler, makaleler hepsi ayrı ağızdan isyan ediyor hayata. “Senin kalemin adeta ağlıyor dostum.” dedi arkadaşlarım. Hayatımı sorguladılar, duygularımı sorguladılar, yeri geldi kalemimi eleştirdiler. Belki mantıksız olacak, anlaşılamayacak, ama benim en kabul görür cevabım;
_İnsanın zayıf noktasına hitap etmek, insana hissettirir ve insanların hüzünlenebileceği konular çoktur oldu. İnsanları zayıf noktalarından vurmayı, onları her cümlede etkilemeyi, mutlu bir insanı bile hüzünlendirmeyi neden isterim bende bilmem.
Ben kendi sıkıntılarımı mı anlatıyorum?
_Tabi ki hayır. Allah’a şükürler olsun ki benim anam babam var. Onlardan kilometrelerce uzak olsam da gittiğim bir okulum, barına bilmek için okulumun bir pansiyonu var. Sürekli hüzün dolu, üzüntüler içinde yaşayan bir insan mıyım? Yine hayır. Benim lakabım “Sırıtkan” dostum. Sürekli gülümsediğim için. Hayatın her köşesinden tat almasını bilen ben, bir iki satır süren karalamalarımda benim olmayan ,başkasına ait, hüzünleri işlerim. “Ben de bilmem” dedim ya. Bunun sebebini şimdi daha iyi anlıyorum. Başkalarının hüznünü anlatmamdaki maksat:
Bu metindeki kişinin anası yokmuş, benim var, mutlu olmalıyım diyebilmeniz. Ya da yalnız değilim her ikimizin de anası yok diyebilmeniz.
Açıkçası amacı hüznü hissettirmek değil. Allah’a şükretmeni sağlayabilmek ya da yalnız olmadığınızı göstermek…
Son yayınlana yazıma “Nursel Hanım” diye başlamışlar ve biliyorum dahası var. Babamın öldüğünü zannediyorlar! Ben değil ama başka mekan ve zamanda bunu yaşayan başka biri var. Bir mesaj da beni ağlatmaya yetti doğrusu. Demiş ki değerli bir arkadaş:
Başın sağ olsun. Ne diyebilirim ki, kendimi yalancı hissettim bir taraftan da. “Nursel Hanıma” gelince. “Nörs” diyebilirsiniz. “Gözlüklü Martı” diyebilirsiniz. Alınmam ben böyle şeylere. Ama “Nursel Hanım”’ı hak etmediğimi düşünüyorum. 17 yaşındayım ama benim içimdeki çocuk büyümedikten sonra, “Hanım” sıfatının benim kalıbıma bol geleceğine inanıyorum.
Ben yazar mıyım?
Evet, ben yazarım ama bir yazar değilim. Sanat için, başarı için ya da benzeri bir amaç için yazmıyorum. Ben genç bir liseli olarak, sıkıntıdan esnemeye başladığım herhangi bir dersin ya da etüdün boş bulduğum bir on beş dakikasında zaman çabuk geçsin diye yazıyorum. Bu sebebi de bir öğretmenin, “Kalem tarzını beğendim” dediğinde, boydan boya çatlamış mor renkli uçlu kalemime uzun uzun ve saf saf bakarken keşfetmiştim. Bu gün, bu saatte kendime yazdığım bu itirafları bu İTİRAF ta hususi olarak sizinle paylaşmak istedim. Şunu da unutmayın ki ben yazılarımdan dolayı kimsenin göz yaşı dökmesini, hüzünlenmesini istemem. Ama huylu da huyundan vazgeçer mi bilemem.
Solan çiçeklerin güzelliğini,
Sararan çimenlerin yeşilliğini,
Hiçbir şey yerine getiremez,
Ama her şeye rağmen
Hayat üzülmeye değmez…
NOT: Yorumlarınızı bekliyorum.
Okuduğunuz için teşekkürler:)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.