- 430 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KULÜBE-EK
KULÜBE-EK
(KELEBEK GİBİ OLDU ŞİMDİ )
O uzandığı yerden kaldığı yeri gözüyle incelerken, sırındaki yarayla birlikte geceden kalma yorgunluk bakışlarında asılıydı.Ben onun bakışlarını umursamadan, önümdeki çorbayı karıştırdım.
Tencereden buharlar yayılırken, mutfağa yakın olan pencerenin camı buğulanmaya başlamıştı.Ocağın alevini kısıp,dışarıyı izlemek için camı sildiğimde; bulutların yeni kar kütlelerini birazdan yağdıracağını gördüm.
Arkamda yatağımda yatan genç kadının, şaşkın bakışlarının halen evin içinde şaşkın bakışlarla dolaştığını sadece hissediyordum.Dışarıda baktığım birkaç çam ağacının yorgunluktan taşıyamadığı kar kültlerinin yere düştüğünü gördüğümde,aynı daldan birkaç serçenin havalandığına şahit olmuştum.
Bir taraftan da yağacak olan karın ne kadar uzun süre yağacağını da düşünmeden edememiştim. Kulübemde sırtı yaralı birini konuk etmiyor olmasaydım, bunları umursamazdım.Çok geçmeden çorbanın fokurdayan sesini duymamla beraber kendimi camdan ayırıp, ocağın başına geçtim.
Eski zamanlarımdan kalma porselen tabakların birini çıkarıp,çekmeceden üç kaşıktan birini alıp, küçük mor tepsiye koydum.
Onun yatağının başına geldiğimde, sol eliyle sağ omzunu tutuyordu.Bu yüzden yaptığım çorbayı içirme görevini de üstlenmek durumunda kaldım.Ben ona çorbayı içirirken, durmadan sağ elimdeki eski yanık izine merakla baktığını saklamıyordu.
Yarası bir taraftan kemre tutmaya başlarken, çorbadan sonra kendi hikayesini anlatacağını bildiğimden ona o an hiçbir şey söylemedim.Onun sadece kendi hikayesini zihninde yargılayıp bir sonuca ulaşmaya çalıştığını çok iyi biliyordum.
Odanın içinde porselen tabağa sürten kaşığın sesiyle, şömineye attığım odunların çıtırtıları vardı.Sıcak çorbanın yüzüne vuran doygunluğu gördüğümde, onun kaybettiği kanın enerjisini toplamak için uykuya dalacağını anlamam güç olmamıştı.
Ben tepsiyi götürürken mutfak tezgahında döndüğümde o çoktan uykuya dalmıştı.Şömineye iki odun atıp bir sigara yaktım, şöminenin karşısında duran koltuğumda. İnceden bir kar yağmaya başlamıştı bile daha şimdiden.
Şöminenin yanında duran kitaplıktan yarım bıraktığım bir kitabı alıp,okumaya koyuldum.Zamanın içine yeni bir hayat koymak için daldım sayfaların arasına.Bir kaç saat gözlerimi sayfaların derinliğindeki satırlarda çevirirken, sırtı yaralı genç kızın kabusundan arta kalmış dudağından çıkan kelimeleri duyar gibi olmuştum.
Birkaç isim sayıklayıp duruyordu.En çok ilgimi çeken ise bilmediğim bir dille söylediği bazı cümleler olmuştu. Ama bu konuştuğu dilin hangi ülkeye ait olduğunu, nede olsa konuşmaya başladığında bana söyleyeceğinden emin olduğumdan, o an fazla merak etmekte istememiştim.
Aslında konuştuğu kelimeler okuduğum kitapların birinde öğrendiğim bir ülkeye aitti. Merakımı öyle yada böyle çalkalayan düşünce ise onun o kadar mesafeye gittikten sonra tekrardan kendi ülkesine nasıl döndüğü olmuştu.
Kitabımın arasına ayracı bırakırken kendime bir kahve daha hazırlayıp penceredeki yağan kara dalgın düşüncelerle dalmıştım.Dalgınlığım konuğumun hikayesinden çok, kendi geçmiş hikayemden arta kalmış hatıralardı.
Şimdiye kadar taşındığım ve en uzun kaldığım bir ülkenin derin kışlarını, bulutların gelişinden ezbere tanırken, halen hayatın kalan kısımlarından, geçmişteki düğümleri çözmeye çalışıyordu.
O an kendimi dışarı atıp kar altında yarım saat kadar yürüdüm.Üstümdeki karı kapının önünde çırpıp içeri girdiğimde ilk işim duvara astığım harita olmuştu.kupada duran soğumuş yarım kahvemi lavaboya döküp yenisini hazırladım.
Üşüyen parmaklarımı kupaya sararken, iki yudum sonrası kafamı dağıtmak için ayacından çıkardığım kitabı okumaya koyuldum…Okuduğum her sayfayı çevirirken gideceğim dördüncü ülkenin nere olduğu gözümde canlanmaya başlamıştı.
Dikkatimi tek dağıtan arkamda yatan genç kadının arara kabusundan kalma sayıklamalı kelimeleriydi.Pencereden gözüme takılan kar, giderek daha da lapalaşarak,yolları kapatmaya başlamıştı.
Aklım üçe bölünmüştü birden bire .Biri okuduğum kitabın son sayfalarındaki etkili olaylar , diğeri arkamda yatanın kabusunda anlattığı öyküler diğeri ise kar eriyince gideceğim yeni ülkenin coğrafyasındaki iklimdi…
YAZ YAZ BİTMİYİ BEN YORULUYOM VALLA :-)) TAM ISININIYOM DERKEN :-)) GENDE GÖZEL OLUYOR YAZARKEN YORULMAK :-)) YAN YAN İTALİK PARMAKLARIM ŞİMDİ :-))
YORUMLAR
Salak DİLEK YILDIZI...bu sence öykü mü ? Daha güzel yazmalısın salak :-)
Bence salkaca bir yazıydı bu dürüst ol...
O yüzden kabul et bu öz eleştirini :-)
Kendini pembe et içinden gerçeği söylediğin için :-)
Tamam o zaman....haklısın salakça bir yazıydı kabul...yaparım seni pembe doğrulukla özümdeki eleştirimle :-))
Hatice Ayşe Hasan
Cunku kalemin gercekten guzel yaziyo ve okumadan da bunu hisedebildigime gore
gerek var mi sormana
DİLEK YILDIZI
ince düşünceni ve içtenliğini biliyorum senin...
Yinde bana güç verdin bilesin..Bu yüzden hep seni çok ama çok seviyorum..
TEŞEKKÜRLERİM SONSUZ SANA..AYŞE HASSAN ....