- 1009 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Eninde Sonunda Bütün Anadolu Alevi Olacak
Anadolu Alevilerine yapılan katliamların tamamı haksızdır.
Onlar suçsuzdur.
Yok edilmek istenmişlerdir.
Neden mi?
Sadece ve sadece kendileri oldukları için. Var oldukları için, yaşıyor oldukları için.
Tıpkılaşmayı, aynı tornadan geçmeyi, doğalarına uymayan, akıllarına yatmayan bir aleme dalmayı ret etmiş oldukları için; sapık-faşist-yezidi bir zihniyet tarafından Anadolu Alevilerine baskı, zulüm, asimilasyon ve toplu katliamlar uygulanmıştır.
Tarih, kana doymak bilmeyen vampir Yezidilerin katliam örnekleriyle doludur. Maraş’ta hamile kadınlarının karınları deşilmiş, bebekler katledilmiştir. Sivas’ta insanlar yakılmıştır.
Aleviler yurdun dört bir yanında en aşağılık iftiralara maruz kalmış, yerinden yurdundan uzaklaştırılmış, yezidi vampirler dışında, kandırılmış Türk-İslam sentezcileri ve hatta sunni devlet zihniyeti tarafından ayrımcılığa ve asimilasyona uğramışlardır.
Kapılarına mektuplar bırakanlar, üç hilal çizenler, evlerinin duvarlarına; ‘’kafir aleviler hepinizi yakacağız” yazanlar veya şimdilerde; “Suriye’yi alevi mezarlığına çevireceğiz’ diyenler aynı kafaların devamıdır.
“Dinime küfreden bari Müslüman olsa”.
Hoşgörüyü, barışı- kardeşliği, insana değer vermeyi, düşünmeyi, anlamadan inanmak yerine düşünerek, irdeleyerek, anlayarak inancı içselleştirmeyi hazmedememişlerdir saldırgan gözü dönmüş katiller.
500 yıldır asimile edemediler, yok edemediler. Kendileri gibi yobazlığın ne idüğü belirsiz saplantılarına mahkum edemediler Anadolu insanının bir kesimini. Köpekleştiremediler, kendilerine kul edemediler.
Işıktan korkuyorlar.
Işığı söndüremediler.
Güneş sıvanmaz, o ışık sönmez. Batıl olan-çakma olan da aydınlatılacaktır sonunda.
Şimdi ne olmaya başladı biliyor musunuz:
Fanatik yezidiler asimile olmaya başladılar. Bağnazları yobazları azalmaya başladı. İnsanlar benliğini bulmaya, ahtapotun vantuzlarından kurtulmaya başladı. Vampirleri besleyecek kan kaynakları azalmaya başladı.
Kimisi kendi yobaz din kalıplarının sapmışlığını anlayarak, Alevilerin gerçekçiliğini, insancıllığını öğrendi, anladı ve sevmeye başladı.
Kimisi kendi yollarının, bağnaz ve nerdeyse yüzde doksan beşinin hurafe ve Allah’ı kandırmadan ibaret olduğunu anladı. Mezhebinden dininden nefret eder hale geldi. Aleviliğin masumiyetine, doğallığına, hümanizmine saygı duymaya başladı.
Anadolu Aleviliği İslam’ın/inancın /barışın, esenliğin, ahlakın Türkçesidir.
İçine şeytan fazla bulaşmamışıdır.
Bilgilenme, uyanma ve aydınlanma bu hızla devam ettiği sürece, ne berbat bir bataklığa saplanmış olduğunu anlayan, uyanan insanlar tarafından daha çok sevilecektir.
Anadolu Alevilerini yok etmek isteyenler elbette yalnız değiller.
Nefret içeren söylemleriyle, içi boş, yalan ve tahrik üzerine kurulmuş politikalarıyla mitinglerde Alevileri yuhalatanlar; saldırıları görmezden gelen hatta kışkırtan mülki amirler, emniyet yetkilileri ve yerel otoriteler;
eli kanlı Yezidilere karşı olduğu halde tepkisiz kalan halk kesimi de saldırılara cesaret vermişlerdir.
İran’ın Şia mollaları, şer odağı Vahabi krallıkları Anadolu Aleviliğini hep kıskanmış, husumet ve kinini kusmuştur.
Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve dirliğini, onurunu ve gücünü hazmedemeyen, bölgede çıkar peşinde koşan başkaları da var elbette Anadolu Aleviliğini kullanan-kirleten.
Şöyle ağız tadıyla bir alevi öldüremediğine ne çok hayıflananlar varmış.
Avucunu yalasın bütün pislik insan bozuntuları, sapıklar, Allah düşmanları, köpek soyları.
Saldırmak için sebep arıyorlar.
Zaman arıyorlar, bahane buluyorlar hala.
Alevilerin kapılarına çarpı işareti koyuyorlar, tehditler/hakaretler yazıyorlar, oruç tutmayanları tartaklayarak gözdağı veriyorlar.
Şerefsizlik, hayasızlık, utanmazlık at başı gidiyor.
Biz bu devlete diyanetin kadrolarını şişirsin diye mi vergi veriyoruz.
Polisini, jandarmasını, ispiyoncusunu alevinin peşine taksın diye mi vergi veriyoruz.
Devlet vatandaşını koruyacak, haksızı bulacak, cezalandıracak ve böyle bir aymazlığın tekrar etmemesini sağlayacaktı güya.
Hani nerde o devlet!
Kim kimi ciddiye alıyor, kim sesini yükseltiyor: “Bu yaptığınız namussuzluktur, insafsızlıktır, insanlık dışıdır” diyen var mı.
Öyle bir devlet düşünün ki; yurttaşının bir bölümünü kabul etmiyor, yok sayıyor, yok edilmesine çanak tutuyor.
Bu çağda olur mu böyle rezillik.
Şimdi, bugün, 2012 yılında bir devleti yönetenler Cumhuriyet rejiminin ideolojisine inanmayacak kadar akıl yoksunu ve hainler. “Çoğunluk yönetir, azınlığın anasını beller, kendi tarafına geçmeyeni yok eder” diyorlar.
Bu çağda olur mu böyle rezillik.
Azınlığın payını da çoğunluğa dağıtmak, senden olmayanı yok saymak, yok etmeye çalışmak var mı dinde ya da insanlıkta..
500 yıldan beri Anadolu Alevilerine yapılan şimdi onurlu duruşunda direnen diğer halk katmanlarına da yapılmaya başlandı.
Evinde, işinde kendi halinde bir insan düşünün. Her an, apansız birilerinin saldırısına uğrayacağını biliyor ve bunu bekliyor. Böyle bir ortamda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Kapısı kırılıp kafasının kesileceği, çocuklarının katledileceği, karısının karnının deşileceği korkusuyla uyumaya çalışıyor.
Bir anlığına bu kişi siz olun. Buna empati kurmak deniliyor. Siz böyle koşullarda nasıl yaşarsınız ve ne tepki gösterirsiniz.
Alevi her zaman Aleviliği ile övünür. Yanlış yerde olduğunu düşünmez. Yanlış yapanların kim olduğunu bilir ve onların zavallılığına acır.
Korkuya teslim olup özünden vermez, dönekleşmez, yurdunu asla peşkeş çekmez, ihanet etmez. Ve üstelik öylesine bir insanlık ve Allah duygusu geliştirmiştir ki, kendisine zulmedeni bile, zulmünden vazgeçtiğinde affeder, bağrına basar.
Kimse boşuna umutlanmasın. Aleviler yobazlaşmazlar.
Onlar insan olmanın, ahlakın, barışın tadına varmış olanlardır.
Ölümden ötesi yok ya.
Tarih şahittir ki; aleviler ölmüştür ama ihanet etmemişlerdir.
Anadolu Aleviliği, Anadolu insanının özünde mayalanmış, özünden fışkırmıştır.
Gönül rahatlığıyla söylenebilir ki:
Zaman içinde su akağını bulacak, Anadolu insanı kendi doğasındaki değerlere sahip çıkacaktır.
Anadolu Aleviliği, kendi eksiklerini-yanlışlarını gidererek bütün Türkiye insanının ortak yaşam, ahlak ve inanç değerleri olacaktır.
İnsanımızın Anadolu Aleviliği dışındaki inançları hibriddir, transgendir. Yani genleri bozuktur, sokuşturmadır, dayatmadır.
*Müsadenizle*
YORUMLAR
dinime küfreden bari MÜSELMAN olsa
yazılarınız inanılmaz yanlışlar barındırıyor
siz bu konulara girmeyin derim
"İnsanımızın Anadolu Aleviliği dışındaki inançları hibriddir, transgendir. Yani genleri bozuktur, sokuşturmadır, dayatmadır."
inanılmaz inanılmaz mantık dışı ve başkasının inancına tahammülsüzlük örneği hatta hakaretengiz...
AYRIM-KIZIM-EZİYET YAPILDIĞI BİR GERÇEK.
O KAFALARIN DEĞİŞMESİ LAZIM. HATTA KIRILMASI.
ACILARIN OLABİLDİĞİNCE GİDERİLMESİ LAZIM.
ÖNÜ ALINMASI LAZIM.
Kimsenin bir başkasının inancını kabullenmesine gerek yok.
En temizi insanlığın anasını belleyen şu din-siyaset birlikteliğini bitirmek.
Bütün pislik ordan çıkıyor.
İnsanın dünyaya gelme amacı, dinle yatıp-dinle kalkmak olamaz.
İnancını içinde barındırırsan,
Ahlakını, vicdanını, insanlığını lekelemeden yaşamını tamamlarsan,
SEN ZATEN CENNETLİKSİN, BURDA DA ORDA DA.
*büyükharman*
Yazıyı değil de düşünceyi eleştirdim. Öyle gerekiyordu.
Çünkü edebilik gailesi olmadan itricalen atılan nutuklar gibi söylem öne çıkmış burada.
Keskin olduğu için acıtabilir. Ama abartı veya hayal ürünü bezeme, imgeleme yok.
Gerçekler acıtır.
Öncelikle yazınızın üslûbunu son derece yanlış bulduğumu ifâde etmek istiyorum. Yakışıksız. Alevîliğin gerektiği gibi anlaşılmadığını düşünüyorum lâkin sözleriniz aydınlatmaktan ziyâde '' hakâret '' içeriyor. Daha aydınlatıcı bir yazı kaleme alabilirdiniz. Daha sakin ve akılcı söylemler okumak isterdim.
Seyr-i sülûk özünü savunanlar hoyratça sözler söylememeli.
...
su yolu tarafından 11/20/2012 4:33:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
Bir yazı önce çalakalem yazılır, sonra denlenmeye bırakılır, zaman içerisinde bazı rütujlar yapılır. Bu bir iç döküm yazısı olmuş. Örnekler geniş bir alana ; ama aynı hedefe yönelik yayılmış. Birkaç hakaret sözcüğü olmasaydı daha iyi olurdu.Beshep ayrımı kapsamında değerlendirmiyor konuya farklı bir yerden farklı bir bakış olduğunu düşünüyorum.Her coğrafyanın, her inanışın, her kültürün içinde başka değer yargılarının da etkisiyle iyi insan da kötü insanda vardır. Kötülerin yaptığı herkese mal edilemzez.
Ben "müsadenizle" nezaketinin bu yazıyı bozduğunu düşünüyor, duygularınızı samimi ve olduğu gibi paylaşmanızdan (edebî düzenleme yapmamanızdan üzüntü duyduğumu belirtmek istiyorum.
Sağlıcakla kalın