- 1395 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Selin'in Dinazoru
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Emine Hanım, mutfaktaki işlerini bitirdiğinde, öğlen çoktan geçmiş, vakit ikindiye yanaşıyordu. Teldeki çamaşırları toplayıp ütü masasını açtı, ütüye başlayacağı sırada, küçük Selin, “Anne! Hani beni parka götürecektin?” diye sızlanmaya başladı.
Selin, dört yaşındaydı ve annesi çalıştığı için bütün haftasını bakıcısıyla birlikte geçiriyordu. Bir tek Pazar günleri annesiyle birlikte oluyordu ama ona da oluyor denilirse; annesinin bir haftalık birikmiş işleri akşama kadar bitmiyordu ki Selin’le ilgilensin.
Emine Hanım, elindeki ütüyü ütü masasına koyup kızının yanına gitti. Bir an içi acımıştı. Kızı, onu bir hafta özlüyordu ve doğal olarak annesiyle birlikte olmak, oyunlar oynamak istiyordu.
—Selin, canın sıkıldı biliyorum kızım ama daha işim bitmedi. Sen şimdi çizgi film seyret, işim bitince söz, parka gideceğiz. Dedi ve televizyonu açtı. Televizyonda Şirinler vardı.
Selin, ilgiyle mavi şirinleri izlemeye başladı. Şirine’nin sempatik hareketleri, Öfkeli’nin öfkesi, Bilgin’in iki de bir patlayan laboratuarı, Gargamel kadar dikkatini çekmemişti. O, Gargamal’in insanüstü gücüne hayran kalmıştı. Gargamel, topladığı ilginç malzemeleri bir kazanda kaynatıp suyunu içince görünmez olup Şirinleri yakalamaya gidiyordu.
Selin, yan gözle annesine baktı, annesi, alnından ter aka aka ütü işine iyice dalmıştı. Yavaşça yerinden kalkıp kendi odasına gitti. Kum kovasını aldı. Mutfaktan da bir yemek kaşığı alıp yavaşça kapıdan çıktı. Amacı, Gargamel gibi ilginç malzemeleri bulup toplamaktı. Sonra da onları karıştırıp kendine iksir yapacaktı. Merdivenden inerken, birinin ayakkabısından düşmüş çamuru ilk olarak alıp kovasına koydu. “Kim bilir nereden geldi bu çamur, mutlaka iksirimde işe yarayacaktır.” Dedi kendi kendine.
Merdivenleri dikkatle inip bahçeye çıktı. Bahçedeki çam ağacının dalına uzanıp iğne yapraklarından birkaç tanesini koparıp kovasına attı. Çam ağacının dibindeki karınca yuvasından bir karıncayı ayağından tutup alırken zavallı karıncanın ayağı koptu. Kopan ayağını sağlam ayağına çamurla yapıştırıp kovasına attı.
Sonra çiçekliğe doğru yürüdü, çiçeklikteki bir gülün yanına gelince en üstte açan güzel bir güle uzanıp kopardı. Gülü kovasına koyarken ayağının altında ezilen sümbüle takıldı gözü, sümbülü de alıp kovasına attı. Sümbülün kendisi yetmedi, kökündeki soğanı elindeki kaşık yardımı ile çıkarıp aldı. Sümbül soğanıyla birlikte çamurdan çıkan solucanı da kovasına koyunca iksiri tamam olmuştu.
Çiçekleri suladıkları çeşmeye gidip kovasını suyla doldurdu. Elindeki kaşıkla bir güzel karıştırdı. Kovayı güneşe koyup iksirin oluşmasını bekledi. Suyun çamuru dibe çökünce iksirin oluştuğuna karar verdi. Elindeki kaşıkla önce kendi birkaç kaşık içti. Sonra karıncaların yuvasına döktü. Karıncalar kocaman devler gibi büyüdüler. Selin, birinin üzerine bindi. Üzerine bindiği karınca öyle çok büyüdü ki, kocaman bir dinozor oldu. Ağzından alevler çıkara çıkara göklere yükseldi. Selin, “Daha yukarı! Daha yukarı! güneşe kadar uç!” Diye bağırmaya başladı. Dinozorun üzerinden düşmemek için kulaklarından sımsıkı tutunmuştu. Rüzgârın etkisiyle saçları savruluyordu.
Emine Hanım, ütüyü bitirince kızına baktı ama yerinde yeller esiyordu. Önce tuvalete, sonra mutfağa baktı ama kızı yoktu. Telaşla kapıdan çıkıp hızla merdivenlere koştu. Kızının tek başına parka gitmiş olacağını düşünüp korkmuştu. Merdivenleri inip bahçeye çıkan Emine Hanım, gördüğü manzara karşısında şaşkınlığa uğradı.
—Selinin! İn o kedinin üzerinden!
—Ama anne, o benim dinozorum. Diye bağırıyor, zavallı kedinin kulaklarından çeke çeke , “Daha yukarı uç! Daha yukarı uç!” diye bağırıyordu
Emine UYSAL
YORUMLAR
Sımsıcak bir yazı, gülümseyerek okudum
Güne gelen yazıyı ve yazarını tebrik ediyorum...
Sevgiler
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler sevgili Canan.
Merhaba Emine Hanım..Çok güzel bir yazı candan kutluyorum.Sürükleyici ve çok sevecen ..Yazılarında coçuklar üzerinde odaklanmanda bir güzellik..Hayatımızın anlamı onlar. Daim olması dileğiyle selâmlar..Saygılarımla..
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Bir dinazor da bana lazım. bu karışımı uygularsam, sanıyorum dinazoruma kavuşabliirim.
En azından denemedim demem.
Sevdiklerimize zaman ayırmak kulağa ne hoş geliyor.
Sevgiler güzel yürek.
Emine UYSAL (EMİNE45)
çok sevgimle
anlatımdaki samimiyet okuyucuyu sarıp sarmalıyor......bu aralar pek görünmüyorsun özlemişim yazılarını saygılar ustaya
Emine UYSAL (EMİNE45)
ama hasta hasta yazdım yine de, ne yaparsın, yazmakta hastalık oldu bizde:)
selamlar...
Sonunda neler olacak heyecanı ile bir solukta bitiverdi yazı oldukça sürükleyiciydi tebrikler arkadaşım emeğine yüreğine sağlık ..sevgiler.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Bu aralar taktım çocukluğuma, çok sevgimle...