- 590 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Beklerken
beklerken
neyi ve neden beklediğini bilmeden
boynumun ağrısı
ovsan
hayır geçmeyecek
çarşılara çıktım
ne alacaktım sahi
nalburlar kuyumcular
ve şekerci dükkanları kadar süslü yazmacıları geçerken
terkedilmiş hanların baharı yaşatan çiçek öbeklerinden
köylü pazarının en ücrasında
ozanlar kahvesini dimağıma eklerken
ne almaya çıkmıştım sahi evden
mevsim sonu indirimleri
mendil satıcıları çakmak taşı ve bileyci nasihatları
peynirciler turşu suyu bardakları
bakırcılar çarşısı
fidan han namazgahı her havuzdan fısıltıyla akan su
derin soluklarla geçtim kahveciler aralığından
beklerken
annemi dinledim o eskimiş masalları
herkesin ortak bir yoksunmayı
kabul etmişliğinden dem vurulan
gaz lambası, gaz ocağı
sonra lüks ve zagrep radyosundan
türkçe haber başlıkları
bahçeye dizilen kerpiçler açılan su kuyusu
azeri teyze aslı bacı
patiska kaplı yorganların saten göbekleri
dantelli ağızlıkları
mangallara çekilen kor
kuyudan çekilen su
ve iğne ile kazılan aslan ağzı kuyusu
beklerken
az önce ıslatılmış avluları süpürüyordu kadınlar
toprak damlı evlerin serin avluları
cam önlerinde menekşeler ıtırlar
sardunya ve karanfil saksıları
semaver dumanı çocuk gülüşleri
ve radyoda yurttan sesler topluluğundan
beraber ve solo türküler faslı
beklerken
siyah önlük, ak yakalık
doktor çantası kurşun kalem
ve kolye yapılan silgi
öyküler, şarkılar, iğneden kaçma yarışları
çatılarda buz sarkaçları
kar yığınları doluşan lastik çizmeler
ve her ders öncesinde tekrarlanan
subaşı türkü söyle baskıları
beklerken
sarı gül öbekleri yürürdü su kıyılarından
zerrinleri yıkayan kar suları
kuzuları sevmek için gidilen
komşu teyzenin ağıla taşıdığı ot balyaları
memeye saldıran kuzu ağızları
ördekler kazlar kayısı ve elma ağaçları
bazlama yayık ayranı
yerçekimine meydan okuyan örümcek ağları
dağıtılan arıyuvaları
**
neyi ve neden beklediğimi bilmeden
içimin sızılarını yeniliyor özlem
gelsen.
hayır dinmeyecek
dolaştım kenti ayaklarımın götürdüğü yerlerinden
bıçakçılar çarşısını yukarı doğru çıkarken
şehrin en sevimli delisiydi az önce yanımdan geçen
sepetçiler, çiçekçiler, baharatçılardan
odun fırınlarının hoş kokuları
tanıdık yerlere kaydı yapılan
beklerken
en çok annemi dinledim
sabah ezanlarında ekmekçi kadınların
tandırları ateşe verip
hamur küntlerini yuvarlayışlarından
karların kürelendiği ve tüneller açıldığı
uzun kış günlerinden
sebzelerin kurutulduğu
etlerin, balıkların ve peynirlerin tuza
yatırıldığı uzun çay sohbetlerinden
beklerken
ben dahil, tez olgunlaşan genç kızların
kanaviçe işlediği, kur’an derslerine gidip
julio iglasias dinlediğinden
yaz tatilleri, tren kompartmanları
ve ankara gençlik parkında
kürek çeken hülyalı hallerimizden
beklerken
sarı ve kırmızı çiçeklerin çimenleri esir aldığı tarlalar
akıp giderdi vangölünün ılıman kıyılarından
beklerken
benim deli bir gülüm vardı
hep var
alıp onu köşe bucak
köşe ve bucak herşeyden sakındırdığım
geçmese de bahar tazeliğinde hayat
bir herşeye bakıyordum
bir gülüme
herşeyden ırak
beklerken
sık sık geriye bakardım
düşman sahipliği gibiydi yaşamak
kırlara çıksam çakısı kayıp
kentlere vardığımda hepten üryan ve ıslak
gözlerim ıslakken ne de korunaksızdır
gülüm
ah
..
YORUMLAR
geçer... hat ıralar
boynun!
ağrır- sancır
geçmez.... ovsan
an ılır. lambada, ucu yanık bir fitil
haber getirir eski masallardan!
ahh çocukluğum...
"gözlerim ıslakken ne de korunaksızdır
gülüm
ah"
*
b e k l e -n- t i
yaşamın zamanla kavgası... dalgası
zedeli
sahiplik duygusu
düşman
mı!
kim
bilir
*
yaş l a n manın.. düş ün dürttüğüyle hayatın, izi/izleği.
paylaşıma teşekkürler Nevin
deniz-ce
okurken biraz bursa'ya gittim ulucamii'nin oralarda dolandım.
biraz maraş'a gittim.
sahi siz nereye gitmiştiniz?
cam kavanozda sülük gibi yaşamak
luzumundan fazla beyaz luzumundan fazla şeffaf
ve hâlâ düşman sahipliği gibidir yaşamak
ölsene Nevin ölsene!!!!!
ressam12
ne olur doğru'luğundan vazgeçme ..
ve ölüm isteme kendine
her vakit ve de en çok dar vakitlerin de yine Yaradanı an ..
yalnız değiliz NEV'in ..
hürmetle
sevgiyle