Komşu Huu!
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sahiden ben yanılıyor muyum?
Yanılmış olmam beni rahatlatırdı doğrusu, zira bir tek ben yanılmış olurdum.
Eğer yanılmıyorsam!
Yok... Ben yanılıyorumdur, kesin.
Bazen "deli" olup olmadığımı düşünürüm.Bu hususta kararsız kaldığım zamanlar olmuştur.
"Deli" olduğumu kabullendiğim de olmuştur.
"Akıllı" sınıfına adımın yazılması gerektiği konusunda ısrarlarım da vuku bulmuştur zaman zaman.
Bu defa iş gayet ciddi.
Ben yanılmış olmayı arzuluyorum. Öyle de olması lazım.
Zira bir tek bana karşı büyük bir topluluk var.
Ben kendimi feda ederim, inanın.
Zira bu seferki, iki ucu Adolf Hitler vaziyetinde.
Bir istida müsveddesi ile dolanıp duruyorum. İstida dememdeki maksat hastalığın bizzat şahsımda cereyan ettiği hususunda işaretler koymak gayretiyle eski tabirleri kullanarak aklen ve fikren çağın gerisinde kaldığımı vurgulamak.
Okuyan; “adama bak ‘istida ‘ da ne demek, demek ki bu yaşlı, bunamış bir tekaüttür diyecek”
Bu sebeple bütün iddia ve fikriyatı arızalıdır, köhnemiştir.
Bu geri kafalı, çağa ayak uyduramayan moruk’un dedikleri ciddiye alınmaz. Hatta gülünüp geçilir cinsten cümlelerdir.
Şimdi rahatladım biraz. Televizyonun karşısına geçip Hürrem Sultan’ın entrikalarını zevkle izleyebilirim.
Bir bardak demli çay, ince belli bardakta, gel keyfim gel.
Fındığı da kabuklu severim. Çatır çutur kırıp içini çıkaracaksın Öyle yiyeceksin ki zevki çıksın.
Sesi normal seviyede açık televizyonu duyamamak insanı çıldırtır bilir misiniz?
Bilmezsiniz eminim. Sizin de başınızın üstünde oturan komşu evinde ailece maç yapsaydı anlardınız da, olmadığından anlamanız zor.
Bir çığlık kopuyor alt kattan.
Ya birisine tecavüz ediyorlar, ya da kediyi…
Bir katta çamaşır yıkanıyor. Temiz insanlar bizim komşular.
Bir de çamaşır makinesi çalışırken avizeler sallanmasa iyi olacak ya.
İyi olacak emin olun asansörün bir kenarına işeseler sadece. Her tarafa işediklerinden ayakkabılarımız sidik gölünde ıslanıyor.
Yazlık ayakkabılar hemen çekiyor. Altı lastik ayakkabı giyiyorum bu apartmana taşınalı.
Birkaç kat yukarıdaki komşum Amerikan sigarası içiyor. Hem de filtreye kadar çekiyor. İçerken de ısırıyor sigarayı. Çok zararlı son hadde kadar filtreyi ısırarak sigara içmek.
Ben balkondan filtreleri toplarken sıkıntı olmuyor.
Balkonda oturup çay içmek daha nasip olmadı. Bir gün eğer üst katları deliler satın alıp yaşamaya başlarsa eminim balkona halı asmayacak silkelemeyecek, hatta ıslak battaniyelerin sularını da süzdürmeyecekler.
Camide kızıyor apartmanımızın müminlerinden ehl-i tasavvuf komşumuz, Kızarıyor yüzüm tabi ki.
Omuzlar birbirine değmeli, saflar sık ve düzgün olmalı ki rahmet üzerimizde olsun.
Yoksa sıfır çekeriz vallahi.
Ehl-i tasavvuf komşum arabasını bina girişine park ediyor. Bir şey olur, acil bir durumda bir ambülânsa, itfaiye aracı gelir, illa haber verilecek. Onun aracını çekmeden site alanına girilemez çünkü.
Bir tek sosyal demokratlardan şikâyetçi değilim. Ara sıra yenge hanımı dövdüğünde eşimin “cennette yaşıyorum” demesini duymak çok hoş oluyor.
Fakat ondan da artık ses çıkmıyor. Yenge hanım iki çocuğu kucaklayıp, Antalya’daki kardeşinin yanına taşınmış.
Geceleri geç ve sarhoş geliyor.
Önceleri asansördeki idrarın sahibi olduğunu zannedip üzerine gittiler. Kafası kıyak adamcağız iddialara “ Ne renk?,Eğer koyu sarı ise benim, açık sarı ise Lütfi’nin” diyormuş.
Sonra bu olayın bir “bevletme “ vakası olduğu ve sabah erken saatlerde vuku bulduğu tespit edildi.
Apartmanımızdan sabah namazına giden birkaç komşumuz olduğunu biliyorum.
Bilmediğim gidenlerden birinin “prostat” hastası olduğuydu ki onu da öğrendik hayırlısıyla.
Gelen misafirlerim bilirler; illa limon kolonyası tutulur, kahve içilir, meyve yenir, televizyon kapatılır ve gitmeden ne konuşulacak ise içerde konuşulur. Kapı dışında muhabbet, lafı uzatma durumlarına müsaade etmem.
Gecenin orta yerinde kapıdan misafirleri yolcu ederken tam “bir” saat bol kahkahalı ve “ayyyyy” lı “kiiikiklikiki” li muhabbetler sebebiyle çok uykum uçup gitmiş, ben de sabaha kadar küfredip oturmuşum kanepede.
Ders olur anlarım, hasta olur anlarım.
Sığır olur anlarım.
Fakat hem kel hem fodul; dayanamam!
Gecenin bir vaktinde duvara otuz yıl önce vefat eden dedesinin fotoğrafını asmak için matkap çalıştırmanın nasıl bir izahı olabilir ki?
“Çok muhterem bir adamdı “ gerekçe olabilir mi sizce?
Bizim apartmanda oluyor.
“Kelle ütmek” nedir bilir misiniz?
Bilmiyorsanız anlatayım. Hayvan kellesi kızgın şiş ile dağlanarak ince kıllarından arındırılır, pişirilmeye hazırlanır.
O sırada binanın her yanı iğrenç kokulu deri dumanı ile dolar.
Siz sakın itfaiyeyi aramayın.
Biz aradık “yangın var” zannederek. Meğer komşu “kelle ütüyormuş”
Geç saatlerde evinin ahalisini uyandıramadığından giriş kapısını açtırmak için zilinize dayanıp sizi yataktan fırlatan komşunuzun diyafondan “Açççç!” diyen talimatı sizi sinirlendirmesin.
Komşu komşunun külüne muhtaç demiş atalarımız.
Çöpünü getirip sizinkilerin üstüne bırakan komşu bu atasözünü yanlış anlamış besbelli.
“Komşuluk öldü” diyen kapı komşunuzun kardeşinizin öldüğünü duyduğu halde kapınızı açmaması, “Cinayeti gördüm “ diyen “katilin “ şahitliğine benziyor.
Hz. Muhammed ( S.A.V) bir hadisinde “Cebrail bana komşu hakkını o kadar çok tavsiye etti ki, neredeyse komşuyu komşuya vâris kılacak zannettim” diyor
Komşu hakkıyla alakalı onlarca Hadis var. Bir uyarı yine Efendimiz (S.A.V.) den “Namaz kılan, oruç tutan, sadaka veren, fakat dili ile komşularını inciten nice kimseler vardır ki, gidecekleri yer Cehennemdir.
Siz siz olun iyi komşu olun.
Eskiden “komşu çanağı” diye bir şey vardı.
Kullananı geçtim, bu zamanda bilen bile yok.
YORUMLAR
komşu mu?
hani nerede?
insanı en yakını arkadan vururken...
her neyse..
konu vepaylaşım için teşekkürler erolabi..
günün yazısına kocaman tebrikler..
erolabi
Nelere gebe bırakılmışız. Her ağızda, ''bu İnsanları anlamıyorum naraları'' ben de anlamıyorum. Ama kendimi, yapmam dediğim neleri yapar olmuşum. Sanıyorum kendimizi göremediğimiz ve böyle dost uyarılarını üzerimize alınmadığımız içindir ki, ha bire kendimizden bir şeyler kaybediyoruz.
Çok güzeldi. Düşünmeye sevk eden siz, umarım uygulamaya koyan bizler doğurur.
Selamlar ve sevgiler.
erolabi
erolabi
Valla ayıptır söylememesi bu sabah asansör kabinine binemedim. Yüzme bildiğim halde....
Selam ve saygı ile.
Huu komşuabi, ay pardon erolabi.
Valla abi, bizim ailemizde komşuluk o kadar önemliydi ki, komşu komşundan kızını oğluna bile istemeye utanırdı. Çünkü komşuyla, akrabanın hiç bir farkı yoktu.
Benim bildiğim bir yere giderken mutlaka anahtar, komşuya bırakılırdı.
Çocukluğundan en çok hatırladığın ne dedikleri zaman, akşam üstleri Ayşe teyzelerin sofasından yükselen kahkaha sesleri derim. Onlarla bir dizi film yazacak kadar hikaye hatırlıyorum.
Öykülerimin arasında bir de "Neriman" isimli olanı vardır. Neriman Köksal'a aşık olup deli olan bir adamın hayatı. Bu adam bizim mahallemizde yaşıyor, bütün komşular da Neriman Köksal ile onun arasını bulmak için çırpınıyorlardı. E adam deli, kadın ünlü...
Planlar yapılıyor, kadınlardan biri kocasının elbisesini giydiriyor, diğeri sakal traşı yapıyor, bakıyorlar çorabı delik. O zamanlar yeni çorap almak kolay değil. Çorap satılan yerler uzak, acil yeni erkek çorabı lazım, kız çeyizini açıp, çorap çıkarıyorlar. Tam her şey hazır, adamı damat gibi hazırlıyorlar, kapıdan çıkacak ki... Altına işiyor.
Bütün kadınlar oklavalarla kovalıyor. Mahallede tekme tokat sesleri. Çocuklar kaçışıyor.
Yani tıpkı şimdi ki gibi :(
erolabi
Vah Neriman .
Bizde de bi "Deli Yılmaz " vardı da diyemezdik deli lduğunu.
Firuzan adlı çok güzel bi abla vardı maallede.babası bankacı,başka memleketten gelmişler bizim ilçeye.
Ona aşk şiirleri yazmıştı.Bizi yakalar saatlerce okurdu.
Şiir olsa yanmam.
"aşk insanı okutur
aşk insanı okumaz
aşk insanı söyletur
aşk insanı söleymez
aşk insanı kudurtur
aşk insanı kudurtmaz......
böyle saatlerce giderdi...
komşuluk kalmadı.....
biz koymadık ...
hem hayatımızdan sildik..hem de arıyoruz...
selam ve saygı ile değerli Davidoff
Apartman yaşamını tüm canlılığıyle anlatmışsınız.Tanıklığımız vardır birçoğuna.Elinize sağlık. Bir cümlede anlatım bozukluğu var gibi geldi bana. Şu cümle:"Bazen deli olup olmadığımı düşünür,kararsız kaldığım zamanlar da olmuştur."Bilmem yanılıyor muyum?
Bir de "Kelle ütülemek" tabirine takıldım.Bu "Kelle ütmek"tir. Anlamı ise "Kellenin üstündeki tüylerini yakmak için ateşten geçirmek"tir.Yanlış kullanılıyor.Galatı meşhurdur.
Selam ve saygıyla...
erolabi
Çok çok sağolun..
bizim yaşadığımız komşular güzel atlara bindi gittiler erol abim....aynı apartmanda ölümüz kokunca duyar olduk...hey gidi hey ki....hey..... yazını okuyunca güne düşsün öyle yazayım yorumu demiştim yanılmadım...sana ve seçki kuruluna bir teşekkürde benden...saygılar sevgiler yahşi kalem...
erolabi
Malesef bu konuda bir şeyler yapmak yerine biz de sadce şikayet ediyoruz." Komşuluk" uzaylıların eline terkedilmiş.
Sanki bizim hiç günahımız yokmuş gibi,oralık olmuyoruz.
Bozan biz,mızmızlanan biz.
Selam ve saygılarımla değerli ağabey.
komşu çanağı
.
payıma düşeni aldım itiraf ediyorum ki bilmiyordum
sevgiler
erolabi
çaktırma ben de bilmiyordum....
yazarken öğrendim...
bi de "kelle ütülemek " biliyodum..,
meğer "kelle ütmek" miş...
öğreneceğiz yavaş yavaşş...
selam ve saygı ile değerli şairem.
erolabi
okurken hissettiklerinde zerre katkım olduysa ne mutlu bana..
Ortak hissiyatın dilini yakalamak ne kadar çetindir bilemezsin.
Fakat kendi ellerimizle boğduğumuz "komşuluk" hukukunu, kendi dillerimizle şikayet ediyoruz.
Biz ne yapacaksak yapacağız.İskandinavlardan veya Plüton'dan QZWQJX 116 dan medet ummamalıyız..
Değerli Yorumuna teşekkür eder selam ve saygılarımı sunarım
erolabi
okurken hissettiklerinde zerre katkım olduysa ne mutlu bana..
Ortak hissiyatın dilini yakalamak ne kadar çetindir bilemezsin.
Fakat kendi ellerimizle boğduğumuz "komşuluk" hukukunu, kendi dillerimizle şikayet ediyoruz.
Biz ne yapacaksak yapacağız.İskandinavlardan veya Plüton'dan QZWQJX 116 dan medet ummamalıyız..
Değerli Yorumuna teşekkür eder selam ve saygılarımı sunarım
erolabi
Fakat bu ilişkileri yok eden de biz değil miyiz?
O zaman düzeltecek olan da biz olmalıyız...
Selam ve saygu benden
erolabi
Allah iyi komşular nasip etsin cümlemize...
Eskiden bir evde yıllarca otururdu insanlar.
Aynı evde doğup aynı evden yolsu olurdu ahirete...
Şimdi o kadar hızlı değişiyor ki ...
Yetişemiyoruz.
Selam ve saygı ile.
ÇOK GÜZEL BİR DEĞERLENDİRMEYDİ HOCAM. DÜŞÜNCELERİNİZE KATILMAMAK MÜMKÜN MÜ...KURBAN BAYRAMLARINDA O KELLE KOKUSU GENE ORTAYA ÇIKIYOR HALA. ÖZELLİKLE DE BENİM KAYINVALİDE DAMAT SEVİYOR DİYE O KELLEYİ BİR HAZIRLAR. YAHU ESKİDEN RAKIYLA KELLEYİ SEVİYORDUK ELBET AMA ARTIK HAZIR KELLE SATAN YERLER VAR, İSTEMİYORUM, DESEM DE KADINCAĞIZ VERECEĞİ KURBAN ETİNDEN BİRAZ KISMAK İÇİN KELLEYİ, SAKATATI İLLAKİ BANA KAKALAMAKTAN VAZGEÇMİYOR. SAYGILAR
erolabi
Aman dikkat hocam bu yaştan sonra...
Ya da gelecek yaştan önce dikkat et biraz...