EL UCUYLA
EL UCUYLA
Yolda Ali ile karşılaştık. Hal hatıradan sonra elindeki poşeti sordum:
- Hayrola Ali, neler aldın bakalım?
-Bayanlar tuvaletinin kapısına askı aldım hocam.
Ali eski öğrencilerimdendir. Şu anda bir ilköğretim okulunun müdürü.
-Aferin Ali, kişi üstlendiği görevi hakkıyla yapmalı. Yolumun üstünde bir kamu kurumu var. Bu yaz, koca binayı özene bezene mantoladılar. Bir de doğal gaza geçseler bari! Görevliler, çalışırken işlerini aksattığını düşündükleri her parçayı söktüler. İşleri bitince söktükleri parçaları özenle yerlerine yerleştirip binayı teslim ettiler.
Ne var ki bir süre sonra yağmur indirme boruları ek yerlerinden ikiye ayrıldı. Yukardakiler ayrı aşağıdakiler ayrı sallanıyor, rüzgâra göre.
İlk rastladığımda kurumun müdürüne haber verdim.
-Müteahhidi arayım, adam gönderip yaptırsın dedi. Adamlar gelip ayrılan boruları kaldırıp uç uca getirdikten sonra, altlarına da birer kaldırım taşı koyup gitmişler. Kısa süre sonra güçlü bir esintiyle borular tekrar ayrıldı. Bilmem ki, bağlantı yerlerine conta mı konmalıydı ki? Yoksa duvara iyice mi sabitlenmeliydi?
Hâsılı aradan aylar geçti. Borular yerlerinde sallanmalarını sürdürüyor. Bir yağmur yağdığı zaman çatıdan gelen yağmur sularının yarısı aşağıdaki boruya ulaşabilirken, yarısı da duvarı boydan boya ıslatıyor. Yapılan masrafın, verilen emeğin boşa gitmesinden endişeleniyorum.
Kaba söz ama yeridir: “gâvurun ekmeğini yiyen gâvurun kılıcını çalar” derler. Sen sen ol yavrum. Ekmek yediğin yere ihanet etme. Sana emanet edilene kendi malın gibi bak. Elindeki şu askılar, görevini ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.
Yetkililerin tümünün senin gibi olmasını arzu eder cümleye başarılar dilerim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.