- 807 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SEFA ABLA...(O BİR MUCİZE.)
Tarih 12 kasım 1999... günlerden depremdi... saat yedi sıralarında ben aksaray metrosundaydım... bir uğultu başladı metronun içinde herkes birbirine birşeyler söylüyordu. Mide endoskopisinden yeni çıkmış, henüz tam kendime gelememiştim. Bir ara Düzce lafı geçince memleketim olduğundan kulak kabarttım seslere Düzcede deprem olmuş, yerle bir olmuş, çok sayıda kişi enkaz altındaymış... mış. mış.. mış... okadar çok şey söylendiki bir dakika içinde başım düzceden beter dönüyordu.. ve şimdi ben tam bir enkazdım. Can havliyle kendimi metrodan dışarı attığmda herkes bir koşuşturmaca içindeydi telefonlarımız bir an bile çekmiyordu.. bütün akrabalarım, tanıdıklarım bir bir gözümün önünden geçiyordu. Çığlıkları kulaklarımı parçalıyordu. Çünkü 17 ağustos depremini yaşamıştık ve az çok biliyordum ne halde olabileceklerini. Evime vardığımda artık taakatim kalmamıştı. Ellerim titreyerek açtığım televizyonda gördüklerime inanmak çok zordu. Ne yapmalıydım, nasıl haber almalıydım.. kimsenin kimseden haberi yoktu.Mutlaka gidecektim ama nasıl...hemen bir yaknımızın arabasıyla yola koyulduk, yolda sürekli birilerini arıyor bir haber almaya çalışıyorduk. En sonunda o yıllarda itfaiye müdürü olan dayıma inanılmaz bir yerde ulaştık şu an enkaz altındayım sürekli artçı depremler oluyor kapatmam lazım diyordu... bir kez görüşebildiğin birinden saatlerce haber alamıyordun ve ne halde olduğunu asla bilemiyordun. Çok şükür ki dayımda birşey yoktu ama amcamızın eşi ve üç çocuğu ve onların eşleri de enkaz altındaydı.. dayıma ulaşabilmemizin nedeni de buymuş onları kurtarmak için ekibiyle birlikte enkaza girmiş..
Yolculuğumuz yedi saat sürdü Düzceye her zaman girdiğimiz yer aynı değildi daha doğrusu Düzcenin hiç bir yeri aynı değildi. Şehirde iki ses vardı biri ambulans ve itfaiye sirenleri diğeri ise yardım çığlığı atan insanların feryadları. Koyu bir duman ve Düzcede kasım soğuğu. Tanıdığım caddeler bir dakika içinde yabancı bir şehrin ölüm sokaklarına dönmüştü. Çocukluğumda kuzenlerimle koştuğum parklar birer harabeye dönmüştü yııkılmıştı çocukluğum. Gün ağarmaya başlayınca dehşet bütün acımasızlığıyla ortaya çıktı.. Sağ kurtulabilenler enkaz başında hayatlarının en zor bekleyişini yaşıyorlardı. Bizde bekliyorduk amcamın tüm ailesinin akıbetini acı ve merakla bekliyorduk. Yavaş yavaş umutlar tükenirken yengem ve üç oğlunun cansız vücutları tanınmaz halde çıktı beton yığınlarının arasından. Aradan beş koca gün geçmişti canlı umudu artık biz dahil kimsenin yoktu. Birtek bir anne onun yüreği bizim gibi atmıyordu.Onun beynine kalbi başka bir kanı pompalıyordu çünkü...onun yüreği anneydi... bu gece son dedi ıtfaiye eri yengeme artık aramayı bırakıp enkazı kaldırmaya başlayacağız.Çünkü hiç dinmeyen bir yağmur ve insanın içine işleyen bir soğuk vardı... hayır dedi anne bırakmayın bu gece son kez arayın içimde bir his var sefam oradan sağ çıkacak.. Çaresizlik ve umud ilk kez bu kadar samimi oluyordu sanırım. İtfaiye eri dayıma gidip yengemin isteğini bildirmiş.. yağmura, geceye, soğuğa ve tüm umutsuzluklara rağmen motor dedi dayım ve takrar, yeniden bir nefes için çalıştı dozerler.. saatlerce aradılar durmadan dinlenmeden ve o meşhur nida sesimi duyan varmı ? vardı ve inliyordu... sustu tüm iş makinaları tek bir ses yaşıyorum burdayım... evet yaşıyordu sefa abla 105 saat sonra burayım alın beni burdan diyordu. Normal şartlarda değil bir insan bir farenin bile sığamayacağı bir cenderenin içinden çekip çıkardılar.. bir kolunu orda bırakarak. Üzerine düşen kolondan kurtaramamıştı kolunu sefa abla ama olsun canı sağdı ya...umut dolu gözlerini açtı ve hepimize allahtan başka galip yoktur... ondan geldik ona döneceğiz diye ilan eder gibi el salladı... gözyaşı dökmeyen kimse yoktu Düzcede dahil çünkü sağnak hiç kesilmemişti. Aradan günler geçince Sefa ablayı hastanede ziyaret ettim.. kolunun olmadığını henüz bilmiyordu. Bilsede ona hayatını bahşeden rabbine isyan edecek değildi. Çünkü dilinde tam bir şükür yüreğinde engin bir teslimiyyet vardı. Rabbim onu beş gün boyunca uyutmuş bizim bilmediğimiz bir alemde yedirmiş içirmiş... bunları bizzat kendisinden dinlemesem abartıyorlar derdim. Hayır en küçük bir yalan ve riya olmaksızın olduğu gibi analttı..hikmette sual olunmazmış bizde hiç bir sual etmeden sadece teslim olduk ve bu ibreti hatıramıza bir numune olarak attık. Şimdi her 12 Kasımda Sefa abla ve mucizesini yaşarım. Rabbim bizleri ve tüm islam alemini böyle felaketlerden muhafaza etsin.Sonsuz kudretiyle bizleri kuşatsın ve korusun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.