- 1083 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÖSYM MEB VE YÖK
ÜÇ KAFADAR
Eğitim üst kurumlarımızdan MEB, ÖSYM ve YÖK’e maalesef güven yok. YÖK’ün Fen-Edebiyat Fakültelerine (pedegojik formasyon) çektirdiklerini mi? MEB’in ücretli öğretmen saçmalığını mı? Yoksa ÖSYM’nin bitmeyen sınav-kopya skandalları mı?
1.MEB: Bu yıl MEB; bildiğiniz gibi branş açıklarını, sınıf öğretmenlerini, branş öğretmenliklerine geçirerek, bu açığı kapattı; ancak bu açığı kapatırken de, sınıf öğretmenliğinden açık verdi. Böylece bu işi de, eline yüzüne bulaştırdı.
Açığı kapatırken, açık vermek, ayrı bir marifet olması gerek.
Sınıf öğretmenliklerindeki bu açıkları da, ücretli öğretmen formülüyle kapatmaya çalıştı. Ardından, açıkta kalan sınıf öğretmenliklerine, ön lisans ve veteriner fakültesi mezunlarının da bulunduğu, kalifiyesiz kişileri, ücretli öğretmen olarak atadı.
Ata babam ata… Sınıf öğretmenini branş öğretmeni yapan, branş öğretmenini sınıf öğretmeni yapan, veterineri öğrenciye öğretmen yapan bu eğitim kervanında, it ürüse de, kervan yürmez.
2.ÖSYM: Gelgelelim bizim ÖSYM’mize, bir zamanlar en güvenilir kurumların başında gelen ÖSYM, maalesef son iki-üç yılda, kopya skandallarıyla, en güvensiz kurumlardan biri haline gelmiştir. Son iki-üç yılda, kopya olayının karışmadığı bir sınav olmamıştır. Sınavdan hemen sonra çıkan ve sorularla birebir aynı olan soruların yayınlanması, hiç de yabana atılacak bir iddia değildir, karı-kocaların, akraba-dostların full çekmesi, abi-kardeşlerin aynı puanları alması, hiç de tesadüf ürünü sayılamaz. Buna karşılık bu kopya olaylarının, adli ve idari merciler tarafında sümen altı edilmesi, kopya olaylarının reelliğini bir hayli kuvvetlendirmektedir. ÖSYM’nin bu olaylar karşısında aldığı tedbirler ise, adayların sınav sonuçlarını öğrenmesi için, sonuç açıklama sayfasına, şifreyi de eklemesi, kurşun kalemlerle öğrencileri sınava tabi tutması ve son olarak sınav salonlarını binlerce kamera ile BBG odalarına çevirmek olmuştur.
Daha önceki yıllarda sonuçları öğrenmek için, sadece T.C. kimlik numarası yeterli iken, şimdi ne oldu da, sonuçları öğrenmek, bu kadar da gizli bir işlem haline geldi. Bu ekstra güvenliğin nedeni; kopya olayını somutlaştıracak sonuçların, herkes tarafından bilinmemesidir. Önceden soruları, cevapları ile birlikte ezberletilmiş adayların, beynindekini de kameranın gösterememesi, kamera güvenliğinin de gereksiz ve çok masraflı bir tedbir olduğunu gösterir. Kendilerini aklamak için, yapılmış bu taktikler; aslında ÖSYM’yi ele vermiştir.
3.YÖK: Gelgelim YÖK’e, YÖK bu yıl Kürtçe Öğretmeni katliamı ile plansız düzensiz çalışmalarını, adeta gözümüze sokarcasına, göstermeye devam ediyor. Malumunuz bu yıl, Mardin Artuklu Üniversitesi’ne, beş yüz Kürtçe Öğretmeni, belli bir sınav koşuluna tabi tutularak, Kürtçe Öğretmen adaylığına atandı. Bu sınavlarda, ALES sözel puanı, 55.00 ve üstü olan herkes başvurdu ve yaklaşık 3.000 civarında aday başvuru ücretini yatırdıktan sonra, Kürtçe Öğretmenliği tezsiz yüksek lisans öğrencisi, adayı oldu. Daha sonraki aşamada ise; MAÜ Yaşayan Diller Enstitüsü tarafından, çeviri sorular düzenlenerek 3.000 öğrenci ramazan ayında, temmuz ayının Mardin sıcaklığında, sınava tabi tutularak, imtihana tabi tutuldu. Sınav sonuçlarında ise; sözde başarı sırasına göre ilk beş yüz kişi, başarılı sayılıp, kesin kayıt için hak elde etti. Beş yüz kişiden, ilk iki yüz ellisi, normal öğretime, son iki yüz ellisi ise, ikinci öğretim öğrencisi olarak kayıt yaptırdı. İkinci öğretim öğrencileri, kayıt yaptırmak için iki bin tl kayıt parası yatırdıktan sonra kayıt yaptırabildi.
Böylece bir yıl sonra, öğretmen olma hayali tüm adayları sardı. Adaylar tüm planlarını bu iş için düzenleyip, memleketini, işini, eşini ve dostunu bırakarak Mardin’e geldi, sözde Kürtçe derslerine başladı.
Tam da bu sırada, uyuyan güzel YÖK, uykudan uyandı ve “aman tanrım, beş yüz kişilik yüksek lisans öğrencisi mi? Ne zaman oldu? Nasıl oldu? Nasıl Olur” gibi soruları kendine yöneltti ve derhal kurulu topladı. Toplantı sonucunda, MAÜ’nün beş yüz yüksek lisans öğrencisi yetiştiremeyeceğini, bu nedenle, bu sayının yarı yarıya indirilmesi gerektiğini açıkladı. Böylece bizim Kürtçe Öğretmen adaylarımızın yarısını muammalı bir gelecek bekledi. Önce, başarı sırasının, ilk iki yüz ellisi kalması, kalan diğer adaylarını kayıtlarının derhal silinmesine karar verdi. Kaydı silinecek adayların, pılını pırtını toplayıp derhal gitmesini istediler.
YÖK, Bu haksız karara karşı, haklı tepkilerini gösteren adayları görünce, verdiği kararın saçma-sapan bir karar olduğunu anlayıp, mantıklı bir neden aramaya başladı. Mantıklı bir cevap bulmak, günler ve haftalar sürdü, mantıklı bir cevap arayan YÖK, muhteşem bir dönüşle, öğrencilerin karşısına çıkarak, beklenen ikinci şok açıklamayı yaptı. Özetle şöyle bir karar verdi. “haftalar süren beyin fırtınamızın ardından, aslında elenecek iki yüz elli adayın, formasyon almamış kişilerden olması gerektiğini, bu nedenle kazanan beş yüz öğrenci içerisinden, formasyonu olmayanların, derhal kayıtlarının silinmesi gerektiğini” böylelikle, yaklaşık iki yüz elli civarında olan, formasyonsuz Kürtçe Öğretmen adayı, elendi.
Tabi bu da kesin değil; çünkü hayat devam ediyor. YÖK’ün beyin fırtınası, adaylarda kasırga etkisi yaratmış.
Pedegojik formasyon eğitimi almamış öğrencilerin, bu imkandan yararlanamayacağını, bu öğrencilerin otomatikman elenmesi gerektiğine karar veren YÖK’ü tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
Daha önce başarı sırasının son iki yüz elli sırasında olanlar, artık elendiğine tam alışmışken bu defa da formasyonu olmayanların asıl elenmesi gerektiğini duyuran MAÜ Rektörlüğü, kendi öğrencileri ve YÖK arasında sıkışıp kalarak, kendi prestijini çok sarsmış oldu.
Hakları elinden alınan adaylar, bu defa da başkalarının hakkı alınarak, hak sahibi oldu. Başarı sırasına göre ilk sırada yer alanlar, bu defa da, formasyonu olmadığı için elendi.
Şu an MAÜ iki yüz elli öğrenciye, bu eğitimi veriyor. Ama sonu ne olacağını ne MAÜ biliyor, ne de YÖK.
MAÜ’nün kendi resmi web sitesinde 20.06.2012 tarihinde yaptığı başvuru şartlarında bulunan B madde:
“B) Fen Edebiyat Fakültesinin Türk Dili ve Edebiyatı ile Çağdaş Türk Lehçeleri bölümlerinden mezun olanlar başvurabilir. Bu bölümlerden mezun olup formasyonu olmayanlara alan dersleriyle birlikte formasyon dersleri de verilecektir. Bu iki alandaki formasyon dersleri üniversitemizin Eğitim Bilimleri Bölümü uzmanlarınca verilecektir.”
Söz konusu kontenjanları, beş yüzden iki yüz elliye indiren yazı, YÖK’ün 05.10.2012 tarihinde verdiği karar ile MAÜ’ye göndermiş olup, bu karar kesin kayıtlardan üç ay sonra olması zamansız, yersiz ve haksız bir karar olmuştur. YÖK ilginç bir karara daha imza atarak, eğitim tarihimize, bir kez daha adını kara harflerle kazıtmıştır.
Bedreddin-i Wani
11/11/2012