- 1544 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Zaman zaman...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Zaman zaman da olsa, şöyle bir, geçmişe yolculuğa çıkar mısınız hiç iç dünyanızda, dürüstçe? Neyi, neden yaptığınızı sorgulayıp,gerçek suçuyu bulmaya çalışır mısınız?
İnsan hayatı o kadar garip ki…En doğruyu yaptığınızı zannettiğiniz zamanlarda…En yanlışı yaptığınızı anlayıveriyorsunuz…
Yıllar, yıllar önceydi…
Öyle çok yanlışlar yaptım ki… O yanlışlarım, o kadar çok hayatı peşinde sürükledi ki…
…
Çelişkili duygular içindeyim, bugün. Hayatı izliyorum. Baktığım her penceresinden, farklı manzaralar gösteriyor, bana. Farkındalığım, mutlu ediyor. Zamanında fark etmeyişlerim; üzüyor.
Mutsuzluk… Çok şeye bağlı olur, zannederdim. En başta; Para. Hadi, dürüst olun… Siz de öyle düşünüyorsunuz. Paranın varlığı ile yokluğu arasındaki farkın, çok şeyin yanıtı olduğunu zannediyoruz.
Bir yolculuğa çıktım; gemi yolculuğu. On günlük süreç içerisinde, hep, çalışan personeli inceledim.
Bu yolculuğa çıkmadan önce, apartmanımıza bağlanacak doğalgaz işlemleri için, devlet dairelerine düştü, yolum. Bir tek çalışandan, güleryüz görmedim. Hadi, memur sıfatı ile çalışanları anladım / anlamaya çalıştım. Ya şefler? Allahım, o ne garabet suratlardı? Bir gül yahu!… Bir gülümse!… Ne mümkün… Memurlarından daha da asık suratlıydılar, hepsi.
Gelelim şu gemi yolculuğuna.
Türlü seçeneklerimiz vardı, yemek yemek için. İstersek; lüks restaurantında, beyaz masa örtüleri eşliğinde, mönü seçeneklerimizle yiyecektik. İstersek; kendimize hizmet ettiğimiz restaurantında, canımızın çektiğini yiyecektik.
İkinci seçenekte; yemekler her gece, aynıydı. Ama biz, ikinciyi seçtik. Çünkü orada, hizmetliler, gülüyorlardı.
Gemilerde, bir hiyerarşi vardır. Sizden peşin alınan bahşişler, bu hiyerarşiye göre paylaştırılır, personele.
Ve kamaralarımızdan sorumlu olan temizlik görevlileri. Bir sabah suratları asık olsa ya… On gün boyunca, her sabah ve akşam, bana hizmet etsin / etmesin… Tek bir asık suratla karşılaşmadım. Gülerek; günaydın dediler. Gülerek; iyi geceler dilediler.
Kaptanı ve ekibini, tanımadım.
O beyaz örtülü masalara hizmet edenleri, tanımadım.
Ama o, alt sırada çalışan, insanlarla, mutlu oldum. Uzun sohbetler yaptım. Hatırlarını sordum, her sabah. Teşekkür ettim, hizmetlerinden dolayı. Ben güldükçe, daha bir büyüdü; yüzlerindeki gülüşleri.
ÇÜNKÜ; O İNSANLAR, MUTLUYDULAR…
Bir sabah, kahvaltı dönüşü, odam temizleniyordu. Geldiğimi fark etmediler. Ben de duvara yaslandım, sessizce, izledim; kendi dillerindeki sohbetlerini.
Seslerindeki ahengi.
Kahkalarındaki, tınıyı.
Kimbilir; geminin, hangi dip köşesinde, hangi şartlarla yaşıyorlardı?
Kimbilir; evlerinde, nasıl sorunlarla boğuşuyorlardı…
Ama mutluydular. Çünkü; işleri buydu: Oda temizlemek. Madem ki mesailerini bu işe harcıyorlardı; mutlulukla, sevgiyle yapıyorlardı, işlerini. Keyif alıyorlardı…
Ah! Bulduk işte: KEYİF ALMAK…
Yaptığın işten, keyif almak…
Yaşadığın hayattan, keyif almak…
Yaşıyorsun işte… Ama öyle, ama böyle… YAŞIYORSUN…
Neden alacağın keyfi kaçırıyorsun?
Neden, kendini, mutsuzluğa itiyorsun?
Hanginiz istediğiniz işi yapıyorsunuz, yaşamak istediğiniz hayatı yaşıyorsunuz?
Çoğumuz, bu soruya, Hayır yanıtı veriyoruz, değil mi?
…
Bir film izledim bu akşam ve oğlumla mesajlaştım.
Zamanında; daha çok, daha dik durmadığım için yanında, özür diledim. Olabilseydim; çocuğumun hayatı, çok farklı olabilirdi. Olmak istediği yöne itebilirdim, onu. Yüreklendirebilirdim, denemesi için.
Oğlum dedi ki: “ Sen, gel dedin.”
…
Yıllar, yıllar önceydi…
Öyle çok yanlışlar yaptım ki… O yanlışlarım, o kadar çok hayatı peşinde sürükledi ki…
…
Mutlu insanların, mutlu yaşamlar kurgulayacaklarını; çok geç öğrendim…
…
Maazeret / ler üretiyorum...
Kendimi suçlamaktan, korkuyorum.
…
Ben, yanlış / lar yaptım.
Şimdi; bu yanlışların muhteşem kılavuzlukları ile doğru bir gelecek oluşturmaya çalışıyorum…
YAŞIYORUM…
Eser Akpınar
11.11.2012
İzmir
YORUMLAR
Kofüçyüs üç şekilde doğru yol bulunur diyor.
birincisi: aklını kullanarak bunu erdemli kişiler
İkincisi başkalarını örnek alarak bu en kolay yol diyor
Üçüncüsü doğru bildiğini yaparak ki en zor ve zahmetli olanı budur.
Hepimiz zahmetli olanı tercih ediyoruz. çünkü sadece kendimize inanıyoruz tek doğrunun kendimiz olduğu işlenmiş beynimize, elbet bundan ders çıkartıp farkına vararak yaşamak da başarıdır kanımca. Tebrik ederim
ben yaptığım hatalar için hep kendimi yargıladım sorguladım sanki tek sorumlusu bendim... çevremdeki insanların hiç mi hatası yoktu gibi..oysa onlarda etmen olmasa o duruma düşermiydim neden fatura bana biçiliyordu hep?...hala zaman zaman sorarımda kendime..hatalar olmasa doğruyu kavrayamaz gelişemezdim farkında olamazdım gideceğim duracağım yeri bilemezdim ...duygularını paylaştığın için teşekkürler can arkadaşım sevgi saygılarımla..
Sevgili Eser, dünmyada yaşayıp da hiç hata yapmayan insan var mıdır acaba? Bence yoktur. "Ben hiç hata yapmadım" diyorsa birisi, o kişi yaşamamıştır.
Bulunduğumuz ortamı, yaptığımız işi sevmemize gelince, benim bu konuyla ilgili bir sözüm var sayfanda paylaşmak isterim.
"HAYAT; İÇİMDEN GEÇENLER DEĞİL, İÇİNDEN GEÇTİĞİMDİR"
Durum böyle olunca, yaptığımız iş her ne olursa olsun, hakkını vererek yapmalı ve huzuru eteklerinden sıkıca yakalamalıyız. Kimse bize huzur veremez, biz almadıktan sonra.
Sevgimle...
Bahsettiğiniz süreçleri ben de yaşadım ve yaşantım çok farklı yönlere sürüklendi. Yapılan bir hata çok şeye sebep olabiliyor .Hayatta özellikle iş ve insan seçiminde büyük yanlışlar yaptım.Dediğiniz gibi hayattan keyif alabilmek de çok önemli.İnsan sevdiği işi yapmalı,sevdiği ortamlarda bulunup mutluluğu kendi yaratmalı.Saygılar...
Yanlisliklar, hayatta dogru kendi tecrübelerimiz dogrultusunda bizi yönlendiren etmenlerdir. Bu yüzden "hatalarim icin üzülüyorum" demek yerine, bir dha tekrarlamaga calisin. Ve yazida bosluklar bu kadar mesafede olmasin. Orta bir yol bolmaga calisin her alanda... Saygilar...
Eser Akpınar
Düşüncesel boşlukları kastettiyseniz; kendimle konuşmanın, aynen aktarımıydı...
Yanlışlarımı; eğitimimizdir, herzaman. Ama insanız... Zaman zaman da olsa yönümüzü şaşırmamız, normaldir...
Teşekkür ediyorum; değerli yorumunuz için..
Saygılar, selamlar.