- 666 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
GERİYE NELER KALIYOR BİZDEN
Evet bugün 10 Kasım.2012. Hava bulutlu, soğuk bir kış günü sanki. Sokakların bir başından diğer ucuna dek çeşitli parti bayraklarıya beraber Türkbayrağı asılı. İnsanlar, hafta sonunun verdiği farklı bir koşturmaca içindeler. Kimisi çocukları dersaneye götürmüş bekliyor, Kimisi işe, kimisi gezmeye. Bir şeyler yapmaya çalışan insanlarla dolu sokaklar,caddeler. Bugün cumartesi, evinde yatarak, uzanarak hiç evden çıkmak istemeyenlerde var elbet. Burası İstanbul. Her çeşidinden, her tür sıkıntılıdan, her tür eylencelisinden insanlarla dolup taşan bir kent.
Hayat devam ediyor kısaca;
İşsiziyle, diplomalı çaresizlerle birlikte, her gün biraz daha kadınları ev yaşamına ısındırmak, televziyonlarda yemek programı sunanlar " sakın oturğunuz yerden kalkmayın, birazdan yemek tariflerine devamı" diyerek; her gün biraz daha televziyonların karşsında kadınları işlevsiz, dinleyici olarak tutmak, akıl vermek uğruna. Hep öğretilen bir yaşam durumuyla karşı karşıya tutmak... Hayatın pratiğinden uzakta dinleyerek... Birileri bir şeyler öğretiyor. Sonra dolu dolu sağlık programları, her konudan haberdarız çok şükür. Sokağa çıktığımızda alışverişten başkada bir şey gelmiyor bir çok kadının aklına. Zaten hayatta oraya doğru akıyor. Sunulan kadar akan bir hayat! Tabiki; o da nasıl akıyorsa! Bu soruları kendimize sorma lüksümüz kaldı mı? Kendi farklılığımızı ortaya koyma alışkanlığımız ne durumda? Kendini ortaya koymanında bir süreç bir birikim işi olduğunu düşünecek olursak. Evde oturan genç kadınların yıllar sonra neleri kaybettiklerini hesaplayın artık!
Önce kadınların özgüvenlerini elinden alıp, çalınmış zamanlarını ileri yaşlarında değişik kurslarla geri vererek, yaşam içinde kaybettiklerini yakalamaya çalışılan bir sosyal aktiviler zinciri. Bu etkinliklerde koşturmacaların bir başka yanı.
Okuma yazma kursları açıldığı seksen dönemlerinde annem, koltuğunun altında defter kalemle büyük bir heyecan içinde arkadaşlarıyla birlikte gider gelirdi. okuma yazmayı öğrenmek aşkıydı. Ve okuldan dönerken köşe başlarında çok güzel tatlı ve heyecanlı sohbetleri olurdu arkadalarıyla. O zaman içime inanılmaz sevinçler dolar, yüreklenirdim. Annem yaşıtlarıyla birlikte okuma yazma öğreniyordu. Abimin her gün değişik değişik çocuk hikayeleriyle eve gelmesi ayrı bir coşku yaratırdı annemde ve bizde. Ablamın okuma yazma kursunda fotoğraf çekmek için çırpınması (askerlerin okul önlerinde sokaklarda dolaştığı o günlerde fotoğrafçıya okula götürememişti.) ayrı bir anlamdı. Annemiz kaçırdıklarını bir parçada olsa yakalamaya çalışıyorken, çocuklarının destek olması bizler iannemde ayrı bir özgüven duygusu oluşturmuştu.Tüm çocuklarına çok önemli ve güzel anlamlı bir iz bırakmıştı çabasıyla. Camdan heyecan içinde beklerdim ve gözlerdim.Yani bundan otuz ya da otuz üç yıl önceden bahsediyorum.
Ama, ne yazık ki şimdi genç kadınlarımızın büyük bir bölümü okumuş, gayet aklı başında dörtbaşı mağmur, on elinde kırk marifeti olan kadınlarımız, toplumdan nasıl olduda uzaklaştırıldı.Bu kurslara mahkum edildi. Değişik alanlarda kurslar tabiki olmalı. Ona diyecek söz yok. Önemlide elbet. Ama çalışma hayatının kazanımlarından bu kadar büyük bir genç kitleyi uzaklaştırmanın mantığı yaralayıcı değil mi?. Çocuğu olan işi bırakır duruma geldi. Sonra tekdüze hayatın içinde araki kendini bulasın. O kurslara insan hafta sonuda gidebilir. Bu kurslara hafta içinde giden kadınları gördükçe duygulanmak yirine derin bir üzüntü içinde oluyorum doğrusu. Ne yazık ki !
Cehaleti aşmak için didindiğimiz; geceli gündüzlü koşarak yakalamak istediklerimizin neresinde duruyoruz? Ya da nereye kadar ilerleyebildik. halen durduğumuz yerinde gerisinde bir mücadelenin içine nasıl sürüklenir olduk.
Bir karış toprakla yok olacağımız hayattan geriye neler kalıyor bizden.
Çocuklarımıza...
YORUMLAR
bu kadınların gittiği kurslar yararlı da olabiliyor. Ben resim kurslarına gittim ama zaten resim yapıyordum. İşin tekniğini öğreneyim istedim. Hem de yalnız oturamadığım tualin başına orada
biraz da zorunluktan oturup resimler yaptım. şimdi resim kursuna katılan az olduğu için açılmadı.
Keşke açılsaydı.
Televizyonda ise konuşma programlarını izliyor, bilgileniyorum.Dizileri kardeşlerim seyrediyor.
Televizyonun yararı kadar zararları da var, her şeyi bilinçle kullanmak ya da bakmak önemli..
tebrikler,
sevgilerimle..
keziban buldu
efendim ev kadınları televizyon başında dediğiniz gibi yemek tarifi ve evlenme programları vede diziler her kanalda boy gösteriyor kısacası evde olanları uyuşturuyor geriye ne kalacak çocuklarımıza kendi özünden uzaklaşmış yoz ve birbirine yabancı gençlik kalacak değerlere değer ermeyen anne babaya saygı göstermeyen vs vs kutlarım değerli kaleminizi bu güzel yazınızı saygılarımla selamlar