ANNEMİ BEN EVLENDİRDİM
Gündüz Yavuz
ANNEMİ BEN EVLENDİRDİM
’Kadın: Hasan Abiyle kaçınca babam annemi evden kovmuş, beni ve de kardeşimi evlatlıktan ret etmeye çalıştı. …Kardeşimin benimle kalmayıp üvey babamla kalması çok zoruma gidiyor. ‘Babam, var ya da yok’. Düşünsene, ben babamın tek kızıyım, üç çocuğum var ve çocuklarımdan hiç birisi dedelerini tanımıyor..’Biliyor musun benim resmi nikahım da yok’ ,babam ölene kadar da kocamla resmi nikâh yaptırmayacağım…
. ’Biliyorum, bu hiç iyi bir fikir değil ama ne yapayım inat ettim bir kere, her ne kadar iyi bir inat olmasa da’, babamın inadına kocamla resmi nikâh yaptırmayacağım ve babam istese de, istemese de o ölene kadar babamın kızı olarak onun sırtında durmaya devam edeceğim..’
(Kocanla nikahsız yaşamanın zararı babana değil sana olur, sen bu nikâh işini bir kez daha düşün ve en kısa zamanda resmi nikâhını yaptırmalısın, diyenlere de böyle yanıt veriyordu kadın..)
..’Hayır, babam bizi…’Öz çocuklarını nüfusundan çıkarmak istedi’, erkek kardeşimi çıkardı nüfusundan, ben hala babamın üzerine kayıtlı görünüyorum kız olduğum için. ’Kanunen kızları ret edemiyor aile ve babam bu yüzden beni nüfusundan çıkaramadı… Bu da babamın hiç hoşuna gitmiyor’. Ben de inadına baba diyorum ne yaparsan yap beni sırtından atamayacaksın, ben senin kızınım ve sen beni kabul etmek zorundasın... -Sen ölünce o bizden esirgediğin ‘’maaşını alıp’’ o günü bayram ilan edeceğim…, dedikten sonra şöyle bir başını çevirip acı bir bakış fırlatıyor etrafına… O an her yer, tüm gök kubbe bu kadının bakışlarıyla dondu sanki…
..Kadın: Bu o kadar acı bir durum ki, dedi …, ve yüzünde oluşan o umutsuzluk bir anda karanlık bir sise dönüştü.
Kadın.Bir komşumla konuşurken babam dedim de, çocuklarım yüzüme şaşkın bir şekilde bakarak, ’anne senin baban mı var?...- diye sordular bana. Annem başkasıyla evli ya, benim çocuklarım dede diye annemin kocasını tanıyor ve kendi öz dedelerini tanımıyorlar. Bak, Allah için o da çok iyi davranıyor bana ve çocuklarıma, asla onun hakkını yiyemem, bak Allah yukardadır yalan konuşamam… ‘Annemin kocası benim kendi babamdan daha yakın bize, bak kendisi yok Allahı var deyip, annemin kocası dediği üvey babasını övüyordu kadın..
‘’Kadın: . İstiyorum ki bir gün babam gelsin kapımı çalsın ben de koşup ona sarılayım, ona baba diyeyim, ben ve çocuklarım onun evine gidelim o da bize sarılsın, çocuklarımı sevsin, nerde?
‘Bayramlarda birkaç kez gittim babamı ziyarete babam kapıyı açmayıp, bir de kovdu beni kapıdan. ’Bayram günü elinde sopayla kovaladı beni kaç kere… Babam bir başka kadınla evli, şimdiki karısından bir kardeşim var, annem de bir başkasıyla evli, onun da şimdiki kocasından bir kızı var, bir de benim öz kardeşim var, İşte bunlar var kardeşim ve ailem olarak. ..Kendi öz kardeşim bana demediğini bırakmadı, neden annemin evliliğine onay vermişim diye… Ama o şimdi onların evinde onlarla birlikte yaşıyor. Neymiş orada rahat ediyormuş. Neden etmesin ki, ‘’ekmek elden su gölden’’, çalışmıyor, çalışmayınca da annemin kocasının kazandığından yiyor, içiyor, yan gelip yatıyor işte.
.. Annemin evliliği iyi oldu ne yapacaktı tek başına… Hem de çok rahat etti, babam bize gün yüzü göstermedi, içti-içti eve gelip anneme ve bana saldırdı, dövdü sövdü. Ben İstanbul kızıyım bak şu halime, her şeyimi aldılar benden. ..Babam beni zorla okuldan alıp başımı kapattırdı, hiç tanımadığım bir adamla evlendirdi beni. Hem adamı tanımıyor, hem de benden yaşça çok büyüktü. ’Neymiş, çok zenginmiş ve hayatım boyunca geçim sıkıntısı çekmezmişim…’ Ya benim hayatım?’…Bu hiç birinin umurunda olmadı. Benim ne istediğimi kimse sormadı bana. Adeta bir ‘köle’ gibiydim babamın evinde… Dışarıya çıkarken izin almak zorundaydım…Yoksa ’Allah yarattı demez döverdi beni babam’.. Ben de şimdiki kocamın yanına kaçıp ona sığınır, ona derdimi anlatırdım. Nereden bileyim onun da bende gözü olduğunu…
‘’Ben onun yanına Hasan abi diye gidiyor onunla derdimi paylaşıyordum. O da bendem yaşça büyüktü ama onunla sohbet etmeyi seviyordum…’’Babamın arkadaşı ya,babam beni her dövdüğünde evden kaçıp Hasan Abı’nın yanına gider…- Hasan abi der…Hasan abiye nazlanırdım, çocukluk işte..
Babam, akşam eve geldi ve anneme, karı, ben bu kızı birine verdim, yaşamı boyunca geçim derdi olmayacak ve hayatı garantide daha ne olsun deyince, ben adeta beynimden vurulmuşa döndüm..
Annem bir şey demedi ya da diyemedi; dese yiyeceği dayağı biliyordu çünkü. Ha ben ne olacağım?… ben sevmişim ya da sevmemişim… Önemli olan onların beni satıp yüklü bir başlık parası almalarıydı, gerisi kimin umurunda .. Babamın söylediklerini duyunca ben gene evden gizlice çıkıp, Hasan Abı’nın yanına koştum. Ona olanları anlattım ve babam beni birisine sattı dedim.
‘Hasan abi aşağı, Hasan abi yukarı; nerden bileyim durumun abiden öte bir şey olduğunu.. Hem iş yeri de oturduğumuz binanın alt katındaydı ve oraya inmek kolay oluyordu benim için. ‘’Sözde benim dert ortağım ya’’Hasan abi. ’Nah dert ortağım’ Erkeklerden hiç dert ortağı olur mu, hepsinin köküne kibrit suyu bunların.. ‘’Hasan abi babamın arkadaşı, bizim de aile dostumuz olarak görüyordum onu hep.. Kendimi toparlayıp eve geldiğimde ise babam beni elinde sopayla bekliyordu,…’’Yer misin yemez misin?’’
Babama hayır, asla o adamla evlenmeyeceğim dedikçe babam evleneceksin, hem de bal gibi de evleneceksin, çünkü senin pazarlığını yapıp paramı da aldım dedi ve beni bir odaya kapattı. Anneme de eğer bu kız odadan çıkarsa seni de onu da bu evden atarım deyip, tehdit etti. ..-Zavallı annem, ikimizin arasında kalmış ne yapacağını bilemiyordu ..
…Aklım Hasan abide, ona bir haber uçurabilsem diye düşünüyordum ama nasıl? Birkaç gün sonra beni sattığı aile söz kesmek için eve gelmiş, beni altına boğmuşlardı. Ben kafama koydum asla bu adamla evlenmeyecek, Hasan abiyle kaçacağım diye.. Ama ne Hasan abide ne de bende para vardı… Bildiğim ve emin olduğum tek şey vardı o da babamın şiddetinden kurtulmak, beni sattığı adamla evlenmemek ve Hasan abiyle kaçmak… Adam bana hayde kaçalım diyor, ben hala adama… Hasan abi diyorum, salak mıydım…, yoksa çocukluk mu? Bilemedim… Cahillik vardı her halde, öyle değil mi?
… Hasan abi bir plan yaptı, düğün sonrası altınları ve de paraları alıp birlikte kaçarız, deyince ben de kabul ettim,
-Şimdiki aklım olsaydı asla kabul etmezdim ama neyse olan oldu bir kere.. Derken düğün oldu ve beni gelin ettiler, her iki kolumu da bileziklerle doldurdular; hani o kalın bileziklerden, Adana burma bilezikleri var ya işte onlardan…Kız altınlar benden daha ağardı vallahi.. Ben de çok güzeldim Allah için, incecik bir dal gibiydim, saçlarım çok gür ve de uzundu. Kaşlarım yay gibi gözlerime çok yakışıyorlardı. Bazıları beni Türkan Şoray’a bile benzetiyordu..
..Birkaç gün sonra annemin evine gidiyorum diyerek evden çıktım ve Hasan abiyle buluşup kaçtık…, nasılsa para var, altınlar da bende, kaçıp gittik. Babam beni yakaladığı yerde öldürecek bunu biliyordum ama hiç umurumda değildi. Umurumda olan şey, Hasan abi’nin yanında kendimi güvende hissediyor olmamdı.. O adam babama, ya boş ver beni istemeyeni ben hiç istemem deyip benim peşime düşmekten vaz geçti. Ben ve Hasan abi, o şehir senin, bu şehir benim dolaştık durduk, ta-ki altınlar ve de paralar bitene kadar. -..Tam bir yıl sonra mecburen İstanbul’a geri geldiğimde gördüm ki, ben Hasan abiyle kaçınca,babam anemi bir güzel dövdükten sonra hem annemi, hem de kardeşimi evden kovup sokağa atmış,benim kaçmamda parmağı vardır düşüncesiyle… Annemi ve de kardeşimi yanımıza aldık, sonra annem şimdiki kocasının iş yerinde çalışmaya başladı.
Daha sonra adam anneme âşık olunca, anneme evlenme teklifi etti… Annem durumu bana anlattı ve ben de anneme evlen, ne yapacaksın tek başına deyip annemin evliliğine onay verince, kardeşim benimle uzun süre konuşmadı.
.. Babam ise o gün bu gündür ne beni, ne de kardeşimi arayıp sormadı. Hele kocamı hiç affetmedi… Bir arkadaş, arkadaşının kızına nasıl göz koyar, nasıl yan bakar?- çok zoruna gitmiş Hasan Abının beni kaçırması. Affetmedi, etmez de. Annem de ben de babamdan çok çektik… Hep dayak hep küfür, hep hakaret işittik ondan…Şimdi o yılları düşündükçe kocama sarılıyor onu her yerinden öpüyorum o evden, o babadan beni kurtardı diye..
(Kadın, hem anlatıyor, bir yandan da işi şakaya vurup, anlattığı hikâyeye az da olsa mizah katıp, ortalığı gülmekten kırıp geçiriyordu.)
.. Annemle babam gece yarısı bir kavga ederlerdi ki sorma. Sabah kalkar kalkmaz anneme sorardım, neden? Gece yarısı kavga ediyorsunuz diye. Annem ise bana bir şeyler uydururdu, ben de inanırdım annemin bana uydurduğu yalana. Nereden bileyim, çocukluk işte, şimdiki çocuklar inanırlar mı? Baksana hepsi cin gibiler nasıl da bakıyorlar, gözleri fıldır-fıldır. Sonra-sonra anlamaya başladım, hele evlendikten sonra iyice anladım annemle babamın gece yarısı neden kavga ettiklerini. Annem babamla yatmıyordu, çünkü babam her gece eve zil zurna sarhoş geliyordu ve leş gibi kokuyor, annem de onu yanında istemiyordu.
. Aslında babam biraz haklıydı, annem babama istediğini vermiyordu. Babam da annemden istediğini nasıl alacağını bilmediği için gece yarısı kavga ediyorlardı.. Ben ve kardeşim salak gibi, ne oluyor? Bak gene annemle babam kavga ediyor, diyerek korkuyorduk…
(Kadın anlatıyor-anlatıyor, anlattıkça da hızlanıp, bir türlü hızını alamıyordu. Anlatırken bir yandan gülüyor, bir yandan da yaşlar kirpiklerinin altından ha düştü düşecek gibi duruyordu. Gözlerinin içi kan çanağına dönmüş, yüzü kıpkırmızı ateş atıyordu. Kadının yüz mimiklerini yakalamak, yakalayıp bir anlam vermek okadar zordu ki, kadın konuşurken her organını kullanıyordu. Elleri kolları, vücudunun her yeri oynuyordu… Bazen kendini kaybediyor, konuşmanın neresinde kaldığını unutup, alabildiğine bağırıyor, sesi tavanı delecek şiddette odanın içerisinde yankılanıyordu, ‘’küfür’ün en alasını söylüyor’,ulu orta. Ağza alınmayacak kelimeler kullanıyor, kahkahanın en daniskasını atıyordu. Sonra birkaç saniye duraklayıp, ben çok çektim çok, ben yazsam hayatım roman olur deyip annesi, annesinin kocası ve onların yanında kalan kardeşini anlatmaya devam ediyordu..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.