Eksik Bir Şey Var
Güneşin teklifsizce ısıtması canını acıtmıştı.Teklifsizce gelen herşey gibi güneşin sıcaklığıda canını acıtmıştı.Gözlerini
çaresiz ve kaçamayarak açmaya çalıştı.Korkusuz bir bakıştı bu.Ama heyhat ! Bakamıyordu.Tekrar açmayı denedi gözlerini
Olmuyordu.Boşuna bir çırpınmaydı.Biliyordu ama vazgeçmiyordu.Birden çocukluğu geldi aklına.Eskiden kalma yılları,eskiden
kalma ,eskimiş ama atmaya kıyamadıkları.Plastik bebeğini düşündü.20 cm boyundaki annesinin elbise ördüğü bebeğini.
Belki onun sahip olduğu,kendisinin olan tek oyuncağını.Başkalarının eskidi diye vermediği,annesinin pazardan aldığı o
çok kıymetli bebeğini. Ona sıkıca sarılıp hayallere daldığı bebeğini düşündü.Masum hayallerdi hatırladığı.Birgün kendisinin de
anne olacağını,böyle şirin bir bebeği olacağını ,ona bakıp büyüteceğini hayal etti çocuk dünyasında.Herşey ne de güzeldi.
Yıllar geçtikçe zamanla ona oynadığı oyunu çoğaltmıştı.Yıllarla ve geçen zamanla oyun oynamak hayal ettiğinin ötesinde birşeydi.
Zamanın böylesine hızlı ve teklifsizce akıp gideceğini bilememişti.Öyle ki küçükken teyze diye hitap ettikleri ile aynı yaşa gelmişti.
Büyümek,olgunlaşmak nasıl bir şeydi ? İnsanın neden büyüdükçe canı acıyordu ? Olmaz dedikleri oluyor,kendi evi ,arabası,hayal ettiği
çocuğu ,istediği herşeye sahip oluyordu ama yine de canı acıyor yine de mutluluğun peşinden koşmaya devam ediyordu.
Bişey vardı yakalamak isteyip de yakalayamadığı..Gitmek mi daha zor du,kalmak mı? Ağır bir hazine kutusu gibi kaldırmaya çalıştı
kendini bu miskinlikten.Şöylece bi çırpınıp kendine gelmek istedi.Olmadı.Naif bir müzik dinledi.Rahatlayamadı.Omuzlarını
dikleştirdi,sağlamca bastı yere,kendinden emin bir duruş sergiledi.İyi hissetmeye çalıştı,çocukluğundaki mutlu yıllarına dönmeye çalıştı
gözlerini kapatarak.Olmuyordu,dönemiyordu işte.Gitse nereye gidecekti.Şimdi okunması bekleyen kitapları vardı,tıpkı yapılacak
işler gibi sıraya giren,okunması için beklenen.Kaderlerine razı olmuş ,kah toz olarak,kah tozları alınarak sırasını bekleyen.
Bazıları isteksizce alınıp rafa konmuş,kaderlerine razı yeni sahibinin ona göstereceği ilgiyi bekliyorlardı.Şimdi okumak için
sabırsızlandığı bir kitabı vardı.İsmine aldanıp almıştı bu kitabı içeriğini bilmeden."Hayallerimin arka bahçesi " Ne çağrıştırmıştı ki
heyecanla satın almıştı düşünmeden.Hayallerin arka bahçesi ne demekti ? Bilmiyordu ki belki öğrenecekti.Belki ona yeni ışıklar
açacak,yeni hayaller sunacak,belki o arka bahçeye arada bir uğrayacağına sık sık ziyaret edecekti.Nasılsa öğrenecekti.Herşeyin bir
zamanı vardı ve bu kitap özlemle sahibinin ona sahip olacağı anı bekliyordu.Sessiz,çaresiz ve savunmasız.Ne çok şey öğretmişti
kitaplar ona,dillenip konuşsalar anlatabilirlerdi belki verdikleri heyecanı ,korkuyu,samimiyeti ruhunun gizlerine sakladığı gerçekleri
nasıl usulca söküp çıkardıklarını.Çok şey istememişti aslında hayattan.Aslında ne tuhaf çok istememişti derken birden istediklerini
ve sahip olduklarını düşünüp hayflandı.Çok şeyi vardı sahip olduğu.Olduğunu sandığı.Böyle düşününce düşündüğünden utandı.
Sessizce karanlığa gömdü düşüncelerini.Yaşamanın tadını çıkarmadığına ,mutsuzluğuna ve onu mutsuzluğa iten nedenlere odaklanmaya
karar verdi.Yazık ki sessiz çığlıkları sesli yakarışlara dönüşmüyordu.Elini vermiyordu hayat ona.Sıkıca tutmuyordu onu.Ahh ,nasıl da
yanılmıştı yine.Yanılgılarda hayatın bir parçasıydı elbette.Her ne kadar tadı çok acı olsa da.Acımtrak bir duyguydu içene oturan.
Yutkunmaya çalıştı.Nefes almak için zorladı kendini.Bugün iyi bir gün değildi onun için.Her geçen günün böyle acımtrak olmayacağını
bilmek ve bile bile çaresizce beklemek gibi birşeydi yaptığı.Beklemek ve umut etmek.O gün gelecekti.Umutla beklediği gün
gelecek ve ona uzaklardan göz kırpacaktı.