Kurbanlar (Son)
-Kalk Fadik çabuk, odaya birileri girdi.
-Amanın, bunlar da neyin nesi Emine?
Ayy ayy. Bismillah bismillah kiş kiş kiş yaklaşmayın, gelmeyin üstümüze. Eûzu-billâh tü tü tü Allahım yarabbim sen koru bizi.
-Fadimeee
-Emineee
-Ölünüz çıksın sizin buradan emi... Ölünüze arkamızı dönüp bakarsak namert olalım. Bu boyanın içinde kalalım ömür boyu.
-Kalalım mı Ekrem?
-Kalalım, hatta fıçı fıçı döksünler kafamızdan aşağı.
-Gitsenize yaa
-Yok Fadime gitmek yok. Buraya gelmemizi siz istediniz, gitmek yok.
-a a Satılmış, bu boyalı adamlar sizsiniz.
-Evet karıcığım, beğenmediniz mi?
-İyi de bu sarı boya neden Satılmış?
-Biz kırmızı istedik aslında ama ellerinde bu varmış, idare edin dediler hayatım.
--korkuyorum anneee e e--
-ıyy Fadime oğlun üstümüze işemiş...
-değme bana oğlum değme
-Bana da değme oğlum. Sidikli şişe gibisin zaten arkama geç de, ikimizde çarpılmayalım. Sahi ne iyi yaptın da bizi bu tatile getirdin karıcığım, hayatım boyu sana dua mı edeceğim yoksa beddua mı bilmiyorum. Ama önce gel sana bi sarılıp öpeyim.
--annee sarı oldun--
**
Ertesi gün (İstanbul yolu)
-Teyze ya şoför koltuğunun yanında oturan cüceye baksana ayaklarında çocuk ayakkabısı var ama üstünde kadın elbisesi. Ne tuhaf değil mi?
-Hiç sorma, yarım saattir gözüm onda. Çocuk gibi hareketler yapıyor değil mi?
-Aynen.
*
-Bunların yüzünüzden kapkaççılara bir sürü paramızı kaptırdık. İnsan böyle bir tur şirketinin gerçek olup olmadığını araştırmadan parasını yatırır mıydı hiç. Hem paramızdan olduk, hem zamanımızdan, hem de onurumuzdan. Şimdi ne olacak, paramızı da geri alamayız...
-Giden gitti Satılmış, sen de unut gitsin.
*
-Duyuyor musun şunların konuşmalarını Emine? Bütün suçu biz işlemiş gibiyiz.
-Takma kafana. Sen de unut, unut ve kapa gözlerini uyu gitsin.
-Hayır. Ben bu paramı onlardan geri almasını bilirim. Hainler, onlar bizi nasıl kandırdılarsa ben de onları kandırmazsam...
--arkaya gidebilir miyim?
-gidin.
--anne çişim--
-Şoför bey yolun kenarında lütfen.
*
-aa teyze, cüceye bak şeyini ayakta yapıyor.
-şoför efendi şoför efendi, dikkâtli olun kadın kılığındaki kısa boylu bu bayan, aslında erkek. Çocuğu kaçıyor olabilirler efendi haberiniz olsun.
-deli misin hanım, o bizim oğlumuz.
-o zaman ruhsatını göster.
-ne ruhsatı yaa, kimliği demek istediniz herhalde. O da yanımızda yok.
-beyfendi, bir çocuğu bu şekilde yola çıkardıysanız bu işte bir iş var demektir. Bekleyin polise haber edelim.
-abicim altına işedi, kıyafeti kalmayınca biz de bunları giydirdik.
-polis bir gelsin hele, küllâhına anlatırsın tamam mı? Sen de sağol valla teyze, yoksa göremezdik.
-yok be evladım, birbirimize yardımcı olalım ki devletimize zeval gelmesin. Yazık olurdu çocuğa, yavrum benim yaa.
Utanmazlara bak kadın elbisesi giydirmişler erkek çocuğuna, tüh size .(Bütün otobüs)
*
-Emine ya, sen o kekin içine ne koymuştun?
-Muşmula çekirdeği diye bir şey. Çıtır çıtır ya hani işte o.
-Bende diyorum ki, benim oğlanı bu kadar altına işeten nedir?
-Neymiş ki?
-Muşmula çekirdeği işte Emine. Gidip gelip bir dilim kek yedi, sonra da altına etti. Başımıza da bunlar geldi. Neyse ki kan gruplarımız tuttu. Sizlerin de kefalet ve imzaları olmasa Satılmışın başı bu dertten kurtulamazdı.
Olan da benim yeni elbiselerime oldu.
**
İstanbul (Kayıp Tur şirketi)
Hayat bazen kek yapmak, bazen kek yemek, bazen de kek yerine konmaktı...
Fadik derin bir kabın içine ne zaman yumurta kırsa, bankaya yatırdığı parayı hatırlayıp nasıl da kek yerine konduğunu düşünüp, parasını almanın bir yolunu bulmaya uğraşıyordu.
Çünkü bu işin suçlusu kendisiydi. Hiç tanımadığı insanlara nasıl da güvenmişti.
Aklına fikir geldi, madem kendisi kek olmuştu bari bu iş ortaya çıksın, başkaları aynı hataya düşürülmesin.
Ülkenin en çok okunan bütün gazetelerini tek tek dolaşmalıydı. Yaptı da.
Ertesi gün bütün gazete manşetlerinde Kurbanlar adı ile kendi macerasını okuyordu.
Kendisi için değişen bir şey olmadı. Emindi ki çok kişinin başından aşağı sarı boya dökülmeyecekti. Deniz kenarında otelde kalabilecekti, parası boşa gitmeyecekti.
Derken, günlerden bir gün; tanımadığı birisinden telefon geldi.
-Hanımefendi, gelin paranızı alın.
-Siz kimsiniz?
-Maliyeciyim. Yazınızı takip eden bir maliyeci, Tur şirketini işleten arkadaş burada. Gelin kendilerine emanet verdiğiniz paranızı elinizle alın.
(Gerçek bir hikâyenin kurgusudur.)
__öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Sevgili Davidoff, bu yazı serisini çok severek okudum. Son bölümü de kaçırmadığıma sevindim. Koyun gibi her haksızlığa boyun eğmemeyi öğrettin. Çok da güzel bağladın ama beni en çok çocuk ilgilendirdi. Maşallah, hiç hak geçirmedi, babasının donuna, anasının fistanına bol bol işedi:)
Tebrikler, sevgimle...
Davidoff
Ne yaparsınız, öğrenmenin yaşı yok demişler. Bu yazıyı yazana dek ben de bilmiyordum inanın hüvel.
Teşekkür ederim, sevgilerimle.
Gerçekten çok dersler alınacak harika bir yazı serisiydi son hele şahaneydi ve her zaman bende derim boş verip aslında haksızlıklara gözyummak kötüleri güçlendirir, afferin fadike başardı onca başına gelene rağmen pes etmedi helal:)
güzeldi tşkler paylaşımına tebrikler sevgimle...
Davidoff
Davidoff
Sizlere beğendirebilmişsem ne mutlu ))
Ülkemin kurbanları olmasaydı bu kadar nimeti yutan durumundan "gayet memnun azınlığın" kefareti ödenmezdi. Yollarda başımıza neler geliyor. Aklım gitti ta yıllar öncesine.......gece başımı vurup vurup uyandığım "percere kenarı" ındaki yerimden yanan ışıklarıyla geçen otobüsleri seyreden evlere bakıyorum. İçimde " Yatsanıza yataklarınıza...Ne oturuyorsunuz? Biz burda iki büklüm...Zaman geçmiyor..." diye hayıflanıyorum.
Çocuktum,Trabzon'dan Ankara'ya uçak ile gittik.Ailece;annem,babam kızkardeşim ve ben.Diğer kardeşlerim daha doğmamıştı. Uçak Esenboğa'ya inince uyandım.Koltuğa sırılsıklam.Fakat ne koltukta ne pantolonumda renk değişikliği ve koku hissedilmediğinden hiç bir şey olmamış gibi çıktım gittim.
Bir gece yolculunda ön koltukta oturan Erzurum'lu iki teyze hanımın yanımda oturan Bayburt'lu ustanın Kahire'de çalışırken her ne kadar gördüğüm dediyse de duyduğu "kızların sünnet olması" durumunu kendi şivesi ve terminolojisi ile anlatmasını dinleyip yorumlarını ....
Bir yakınım telefonla rezervasyon yaptırıp çoluk çocuk tatile gitmiş. Otele varınca kendilerine yer ayrılmadığını ve otelin dolu olduğunu duyunca çılgına döner. bağırıp çağırır.
Polis gelir. Durumu anlatır.
Polis de hak verir.
O sırada küçük oğlu "baba..baba...baba" diye seslenir usulca.
Adam o sinirle dinlemez.
"Başlarım babanın sülalsine..." diye bir de çıkışır milletin içerisinde .
Çocuk dayanamaz " baba rezervasyon yaptırdığın otel burası değil" der.
Hayat bu.
Yaşamalı ki değsin.
Ve anımsanacak şeyler olmalı ki zaman unutulmasın.
Saygı ile değerli yazar.
Davidoff
Not: Hangi hava yolu şirketinin, hangi koltuk no,su olduğunu yazmamışsınız ))
Yorum için Teşekkür ederim.
erolabi
inşallah o koltuğa rastgelmezsiniz yolculuklarınızda
:))) Ben de maliyeciyim vallah:)) harika birt anlatrımdı sevgili Davidof. Geçen de dediğim gibi yazılarınızı okumak ayrıcalık. Sevgilerimle....
Davidoff
Sağolun, sevgiyle.
çok sinirlenmiştim....neyseki para geri alınacak....sağol davi çok güzeldi
Davidoff
Fadik hem eli maşalı, hem de şanslıydı komutanım. Yoksa onun ve onun gibi dolandırılan binlerce insanlarla doluyduk. Kanmayalım, kandırılmayalım.