- 1639 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
AH ESKİ HALK EVLERİMİZ.....!
Bin dokuz yüz elliden sonraki yıllarda,kahvehaneler artan bir hızla çoğaldı.Gençliğimiz,Halkevlerinin tahrip edilmesi ile,adeta kahvehanelerin duman altı olmuş havasına kurban edildi.Adı “Halk”olan ne kadar kuruluş varsa,kendi ve iktidarı için bir”umacı”gibi gören Demokrat Parti yönetimi,halkın gerçek evini hiç acımadan yıktı.Bu ilim,irfan, müzik,spor,tiyatro ve hemen,hemen sanatın bütün dalları ile donanmış; ağacı maalesef kuruttu.
Okumayı,yazmayı,saz çalmayı,insanı anlamayı,insanı dinlemeyi,konuşmayı ve hatta;kravatımızı bağlamayı öğrendiğimiz bu aydınlık evler,”fitne fücur”yuvaları gibi algılandı.Oysa kitaplar o canım kitaplar… Bugün hala acılarını içimde duyduğum kitaplar!Ansiklopediler,yıllıklar,yüzlerce paha biçilemez,mükemmel ciltli çok değerli eserler…Kürek mahkumları gibi mahzenlere tıkıldı.Seneler sonra mezun olduğum,Sivrihisar ortaokuluna uğradığımda,okulun bodrum katındaki kömürlüğünde;onları bir devrin biçareliğine ağlarken buldum!Ben de kendimi tutamayıp onlarla birlikte ağladım.
Tamamı amatör gençler tarafından kurulan;Halkevi bando mızıka takımı,müzik aletlerinin kitapların akıbetine uğratılması ile hüsrana itilerek,küskün gençliğin ilk tohumları atıldı.
Radyo ve plak çalarlarla halkın çok azında bulunan,radyo eksikliği;şehire yaydığı hoparlörlerle giderilmeye çalışılırdı.Hele haber bültenlerini dinlemek için şehir halkı,ya Halk evi’ne koşar ya da yetişe bildiği hoparlörün altında kümeleşirdi.O yıllarda daha yoksul olan halk yığınlarının ilgi odağı ve bilgi kaynağı idi ;Halk evleri. Bu canımız kadar aziz evleri kapatmak,hangi haklı gerekçenin ürünü olabilir?Neron, Roma’yı yaktı ama;yakılan Roma’nın,daha mükemmeli yapıldı.Halk evlerimiz kapatılarak,can damarlarımız kesildi!Onun ısıttığı,gönül sıcaklığımız, hala devam ediyor.Orada edindiğimiz alışkanlıklar,içimizde taptaze,mücadele gücümüzü artırarak yaşıyor.
Bin dokuz yüz altmış ihtilali sonrası,Demokrat partiyi hallaç pamuğu gibi atan zihniyet,Halk evlerimizi perişan eden zihniyetle;ibret derecesine varan bir benzerlik içindedir.Beni böyle bir yazı yazmaya iten neden:Aradan elli, altmış yılda geçse halkın kendisine yapılan zulmü hiçbir zaman unutmayacağı gerçeğidir. Bu yazı ile kimseyi incitmek, rencide etmek değil gayem.Ancak,şu da bir gerçektir ki,insanların insanlara yaptıklarının yanlarına kar kaldığı nerede görülmüştür?
Yaşı ellinin üzerinde olan Anadolu insanı,gazete gibi bir varlığın farkına memleketin en hücra köşelerine kadar götürülmüş bu kutsal evlerde vardık.
Cumhuriyet Halk Partisini,Halk evleriyle karıştıran bu insanlar;bin dokuz yüz yetmişli yıllarda gençliğin sokaklara dökülmesinin tohumunu,bu evleri kapatarak attıklarının hüznü içinde olsalar gerek!Halk evleri bir bina,bir yapı bir anıt değildi;bir ışık,bir ruhtu.Bu ışığı söndüren,bu ruhu öldürenlerden hayatta olanlar varsa,onlara uzun ömür ve sağlık dileyemiyeceğim. Üzgünüm!Ölenler ise,zaten şimdiye kadar cezalarını çekmişlerdir!...
Süleyman Üstün ( 11 / Temmuz / 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.