- 846 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÇOCUK VAR İÇİMDE.
AYNAYA HER BAKTIĞIMDA ONU GÖRÜRÜM. İÇİMDEKİ ÇOCUĞU. ÜZERİNDE LİMON SARISI BİR TİŞÖRT, SAÇLARI BUĞDAY BAŞAĞI RENGİNDE, YERÇEKİMİNE BIRAKARAK BEDENİNİ KOŞAR TEPE AŞAĞI. KOŞAR RÜZGÂRA KARŞI, SAÇLARI BUĞDAY BAŞAKLARI GİBİ DALGALANARAK RÜZGÂRDA.
NE ZAMAN ÇOCUKLUĞUM AKLIMA GELSE, AYNAYA BAKARIM. İÇİMDEKİ ÇOCUĞA, LİMON SARISI TİŞÖRTÜ, BUĞDAY BAŞAĞI RENGİ SAÇLARIYLA BANA GÜLÜMSER VE SONRA KOŞMAYA BAŞLAR BAYIR AŞAĞI, RÜZGÂRA KARŞI. MERAK EDERİM NEDEN KOŞUYOR DİYE. UNUTTUN MU DER; BU OYUN RÜZGÂRA MEYDAN OKUMACA.
BİR ÇOCUK VAR İÇİMDE!
Bir çocuk var bende! İçimde, kıpır kıpır, yerinde duramayan bir çocuk. Ne zaman kararsa gökyüzü, hüzün gözyaşına dönse yağan yağmurla, çığlık olur feryatları tutamam, durmaz içimde, çıkmak, ışığa, aydınlığa koşmak ister.
Dedim ya, masum, küçük bir çocuk, kalmış içimde ben büyürken yıllarla. Ne zaman nasıl büyümüş anlamamış bedenim, anlamamış çocuk ruhum. Doyamadan çocukluğuna büyümüş, büyük olmuş ama içi hep çocuk.
Oyuna oynamaya doyamamış, doyamamış sevmeye sevilmeye çocukça. Bilirsin elbet sen de, sevmez çocuklar yağmuru, yağmurla gelen ruhları karartan kasveti . Hapis demektir yağmur, dört duvar arasına sığdırılmaya çalışılan kocaman bir dünya demektir. Ama oyun ister çocuk, rüzgârın ayazı kesse de kör bir bıçak gibi çocuk tenini, o küçücük elleri, ayakları üşüse de donasıya ve öpülmeye hasret yanakları morarsa da soğuktan, çocuk oyun ister. Oyun sevgi demektir, oyun mutluluk. Söyle ne kaldı dünyada çocuklar için oyundan gayri kirletilmeyen? Ne kaldı o masum yüzleri güldüren? Söyle neden büyüsün çocuk, büyüse de sorgusuzca o çocuk bedeni.
Lakin yıllar dinlemez, yıllar dost mu, düşman mı bilinmez. Acımadan geçer yıllar, geçerken yıllandırır dokunduğu her şeyi. Bedenlerimiz büyür ama içimizdeki o küçük çocuk saklı kalır kalbimizin kuytu bir köşesinde.
O iri erkek bedenlerimizin altında aşka aç, sevmeye aç bir çocuk saklıdır siz bilmeseniz de. O çocuğun masumiyetiyle sizi siz kadınları hep sevdik ve sevmeye devam edeceğiz ölesiye. Sebebi anlamsız kavgalarda kırsak da sizi, özrümüz olacak o masum ve çocuksu bakışlarımız. Siz izin verdikçe içimizdeki çocuğa yalnızlığını sizin şefkatinizle unutturacağız. Aynı şefkati sunarak içinizdeki o küçük kıza.
Siz kendinizi beğenmediğiniz zaman bile biz sizi sevecek ve beğeneceğiz narin vücutlarınızı, o vücuda anlam kazandıran kıvrak zekânızı ve hassas duygularınızı düşünerek.
Sizinle ya bir büyürken çocuk kaldığımız sokaklarda, yada dost toplantısında, bazense büyük bir kalabalığın içinde tarifi anlatılamaz bir çekimin etkisiyle size doğru akacak duygularımızın esiri olarak tanışacağız. Adınız dilimizde tutku, kutsal bir kelime durmadan tekrarlayacağız.
Sizi düşüneceğiz masum hayaller kurarak düş dünyamızda. Belleğimizde kalan resminizi öpeceğiz korkarak yakalanmaktan. Kimse anlam veremeyecek sebepsizce kızaran yanaklarımıza. Aşkın şarkısı olacak varlığınız. Yaşantımız sizinle anlam kazanacak.
Bitmek bilmeyen bir arzuyla isteyecek ve seveceğiz sizi, siz kadınlarımızı. Anlam veremeseniz de bu siz bu sevgiye,
Biz; yani erkekler, içimizdeki o çocuğa uyarak, güzel olan her şeyi büyüyen erkek bedenlerimizde gizli, çocuk kalbimizde yaşatacak, ölmesine izin vermeyeceğiz
Ya siz? Ya Sen?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.