BİR SUSUMLUK CANIM VAR…
Bir susumluk canım var, bir susuşun içinde çok şey var. Konuşmak kadar gülmekte şart, ne ondan var ne bundan var, benim kimyamda yalnız sözcükler var, sadece sözcükler değil, yalnız sözcükler, yani onlarda kimsesizler, benden tek farkları hepsi birer anlam hazinesiler.
Konuşurken susuyorum aslında, belki canımdan olmak istemiyorum. Aklıma gelmişken can canandan tatlı demişler bence yalan söylemişler, böyle inanıyorum, belki inanışlarımdan ötürü bu kadar kanıyorum. Kanım kırmızı değil renksiz ve tuzlu, ben tadını çok seviyorum.
Şeyler değil kimseler ilişince üzülüyor insan, olaylara olay deyip geçiyorsun, kişilere insan deyip geçmekte zorlanıyorsun, çünkü insan işte, insan diyorsun, ucuz olmasını anlayamıyorsun, kolayların imkansızlaştırıldığı evrende belalar sadece insandan geliyor zamanla buna şaşırmıyorsun, herkes gibi saçmalıyorsun, hem herkes gibi oluyorsun hem de kimse gibi olamıyorsun, burada başlıyor ruhunda açtığın parantezler, açıklamaları bir tek kendine yapıyorsun çünkü onlar çok meşguller, farklı değil sıradan olmanı tercih ederler, o zaman kolaylaşır işler, acılar kalbine işler, al sana günlük işler, bugüne bu kadar düştü sil gözyaşlarını, silkelen ve neşelen, ağlayanı sevmezler, her şey eğlence olsun isterler, senden de isterler, hep isterler..Akıllarına esince basıp giderler, ama deyim olarak değil, gerçekten koca ayaklarıyla küçücük ellerini eziverirler, ellerini bile kirletirler, ama hep temiz olanı severler.
Bir sokağın ruhundan, bir otobüs camından veya aklımı esir almış çocuktan söz etmem onlara, dinlemezler, gülerler, serçe parmağımı neden bu kadar sevdiğimi, o beyaz kelebeğin değerini, mavi gecenin siyahını, ve ışıltısını bir yıldızın, bazen bir çocuk şımarıklığını, söğüdün en kıvrak dalını, içimdeki müziği,yalnızlığın dansını, bilmezler, ah bilmezler!
………………VaNDi’08………………….
YORUMLAR
öncelikle yalnızlıktan başlayalım her zamanki gibi...yalnız bir kelime...yalnızlık...insanlar (bazı değerler müstesna) sosyal olabildikleri sürece kendilerini iyi hissederler...oysa yalnızlığın,insana hayattan gerçekten ne istediğini bulmasına yardım ettiğini bilenler, hep yalnızlığı tercih etmişlerdir...belki de dünyanın en güçlü insanlarıdır...ama o güçlü insanlar bile kendi kişisel yalnızlıklarının derinliğini saptamada kifayetsiz kalırlar bazen...kimine göre en iyi arkadaştır yalnızlık,kimine göre en büyük düşman...ama doğruları söyleyen bir düşman...bir ayna belkide bir duvar...kısaca,insan olma sanatının en kırılgan noktasıdır yalnızlık...
insanları yazmaya başlarsak ölürüz bence...her telden insanların oluşundan olsa gerek...françois de sales/insanlar,başkalarının kusurlarını görmek hususunda keskin gözlere sahip kartallara benzerler,kendi kusurlarını görmekte ise başını kuma gömen deve kuşuna/demiş...sonuçta ne küçümse insanları;ne de önemse gereğinden çok,ne çok anlamaya çalış,ne de anlamamazlığa git;nedir sınırlarının varabileceği son nokta, nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri...susalım en iyisi...
tbrklr...
TANIMSIZ tarafından 2/29/2008 6:02:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
Saçmalamak, herkes gibi olup kimse gibi olamamak hep insan kaynaklıdır ve ruhta açtığı parantez misali yaralarda aynı kaynaktandır.
Değil serçe parmak bilmedikleri ve hatta görmedikleri ve anlamamak istedikleri öyle çoğul şeyler var ki....
Ellerini kirletenlerin hep temiz olanı sevmelerini hep yadırgadım...
Yazar, çok kutladım, çok sevdim yazıyı.
Sevgiyle.