- 500 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖZLE (m)
İnsanlar sıradışı zamanlarında sıradışı ilişkiler yaşarlar. Ayrılıkla sonuçlana bu ilişkilerin ardından ise sıradışı acılar onları beklemektedir. Peki ya bu acının nedeni ‘özlem’ midir, yoksa özlem bizden mi?
Özlemek beklediğinin seni bir müddet beklentiye alması değil midir? Sabahlara dek yorganın altında , bir köşede yahut bir uğraştan sonra son fırtını çektiğin sigaranın son deminde, kendini ancak bulabildiğin gitmediğin hiçbir yerdir özlemek. Nice sonra uyanıp da gökyüzünde dönen güzelliklerden bihaber bakabildiğin pusu hiç geçmemiş sokağın başında gördüğün beklenti…
Hayır! Acıyı hissedersin çünkü özlemezken. Özlem duyulunca acının yerini salt hayaller almaktadır çünkü. Bir yerinden başlayınca hiç uyanmak istemediğin yıkılası hayaller… Kendini cezalandırırsın özlerken aslında, bir faişe gibi aç kalmamak için. Acı uyarısını zihninin ayık bir tarafında gerçekleştirdiğinde ise kızıldan uyanırsın daha koyuya. Kopkoyu karanlıklar ortasına.
Farklı olan da budur. Doğru zamandır aslında ve sıradışı bir zaman. Çünkü ortasında uyanıp soluk soluğa kurulmuş hayallerin ve bir gel(me)eceğin vardır. Unuttuğun acı ile başlayan hemde. Sonu görünen güzel yollardan bir bir geçince bitiverir, hatrına gelir. Sonra özlediğini zanneder, uçurumlar beğenirsin. Kendini çoktan kandırmış, kendinde çoktan boğulmuş bir halde tanışırsın acınla.
Çünkü hep doğru zamanı seçer…
_________/ Gökhan ÖZTÜRK _________/
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.