- 1145 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ARIYORUM!
ARIYORUM!
Tarihteki millet ve devletlerin kuruluşlarına baktığımızda, hepsinin kurucu liderleri göze çarpar. Biz de bu gerçekten yola çıkarak şöyle diyebiliriz: Liderleri devletler değil, devletleri liderler çıkarır.
Dünyada en eski ve aynı zamanda en çok devlet kuran Türk Milleti, tarihin her döneminde kurduğu devletlerde bu gerçeği görüyoruz. Bu bizim devletlerimizin hazır olduğundan değil, liderlerimizin çok olmasındandır.
Çünkü tarihteki Türk devletlerinden en fazla tanıdıklarımız güçlü liderleri olanlardır. Yani devletleri ve milletleri liderleri tanıtır. Ama tabii ki o liderler bu milletlerin içerisinden çıkmıştır. İşte biz o liderlere tarihte “Başbuğ” demişiz.
İskitleri bizlere tanı tanıtan Alp ER TUNGA, Hunları Teoman, Selçukluları, Alparslan, Osmanlıları Osman, Fatih, Yavuz, Kanun, II. Abdülhamit, Türkiye Cumhuriyetini ise ATATÜRK’TÜR.
Tarihin her döneminde liderlik vasıfları öne çıkarak milletin önüne çıkmış fakat devlet olamamış, bu uğurda kanını ve canını milleti ve dininin bağımsızlığı için feda etmiş nice Koçyiğitlerimiz, kahramanlarımız ve mücahidlerimiz vardır. İşte “Kürşad” bunların başında gelir.
Ama hepsindeki ruh aynıdır. Bu ruh bizi Ergenekon’dan da çıkardı. Çinlilere “Çin Seddi” de yaptırdı, Anadolu kapılarını da açtırdı, İstanbul’u da fethettirdi. Çanakkale’yi de geçirtmedi, Türkiye Cumhuriyeti’ni de kurdurdu. Yeter k bu ruhu kaybetmeyelim.
İşte bu ruhu hisseden, damarlarında asil Türk kanı taşıyan, kendini bu necip milletin evladı olarak borçlu hisseden, misyonu tarihteki atalarından alan bir yiğit çıkıp yirminci yüzyılda yedi düvele savaş vererek kendini ve milletini ayağa kaldırdı, dünyaya tanıttı.
Bu öyle bir tanıtmaydı ki, esir milletlere ışık, atalarına vefa, geleceğe güven, dünyaya uygarlık, milletine cesaret, dostuna güvendi.
Tarihin her döneminde milletini ayağa kaldıran yiğitler gibiydi. Gözünü budaktan esirgemeyen kahramanlar gibiydi. Milleti için kendini feda eden, gece ve gündüz, savaş ve barış demeden çalışan vatan evladı idi.
Bu lider sadece Türk Milleti için değil, dünya için bir şanstı. Tarihte ender görülen birçok olaya imzasını atmış, bu imza hala canlılığını korumaktadır. İşte bir örnek:
Dünyanın bütün düşman kuvvetlerinin saldırdığı Çanakkale Savaşlarında dünyaya komutanlık dersi veren, kanlı çatılmalarda ölen düşman askerleri için dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya konuşmalardan bir bölüm:
“Bu yurdun toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost ülkede bulunuyorsunuz. Huzur ve sessizlik içerisinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa gönderen anneler! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içinde, rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık, bizim evlatlarımız ölmüşlerdir.
İşte dünyaya verilen Türk hoşgörüsü ve Türk insan severliği. İşte çağlar ötesine aydınlatan ışık.
Lider dediğin:
-Büyüklük odur ki kimseye İltifat etmeyeceksin, hiç kimseye aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen burada direneceksin. Önünde sonsuz engeller yığılacaktır. Kendini büyük değil, küçük araçsız hiç telakki edecek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacak, ondan sonra sana büyüksün derlerse bunu diyenlere güleceksin” Diyebilmelidir.
Lider dediğin:
-Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin payidar neticeler vermesi ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Diyerek uygarlığın, gelişmenin, eğitim ve öğretimin, eğiticinin değerin ve kıymetini bilebilmeli.
Lider dediğin<.
-Ben toprak büyütme meraklısı değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak sözleşmeye dayanan hakkımızın isteyicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük Meclisin kürsüsünden milletimi söz verdim. Hatay’ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem milletimin huzuruna çıkamam. Yerinde kalmam. Ben şimdiye kadar yenilmedim. Yenilmem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam.
Diyerek verdiği sözün arkasında durabilmeli.
Lider dediğin:
-Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter k, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Diyerek dilini, kültürünü, milli hislerini bilmeli ve bunları sahip çıkabilmeli.
Ben böyle liderin peşinden ve izinden gidiyorum. Gideceğimde.
Fakat yetmiş bir yıldır Atatürk’ün izinden gidiyoruz diye bağıranların yurdumuza ve milletimize neler kazandırdıklarına bir bakalım. Bu ne biçim Atatürkçülük, ne biçim izinden gitme.
Atatürk’ün bıraktığı Türkiye ile günümüz Türkiye’sinin dünya devletleri arasındaki sıralamasına bir bakalım. Ekonomisiyle ayakları üzerinde durabilen, tam bağımsız, özgür ve çalışan Türkiye nerede?
Ben Atatürk yetiştirme peşinde değilim. Ben, Atatürk aramıyorum. Ben Atatürk’ün fikirlerini benimseyen ve bunlarla dünya milletlerin karşısında dimdik durarak İşte Türk, İşte Türkiye diyebilecek insan arıyorum.
Muhabbetle…
11.11.2009
Osman GİRGİN
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.