- 1207 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gülmek Varken
Uğraşımız sorunumuz ne olursa olsun, gülmeyi unutmamask gerek. Stresten dahi olsa bir gülücük bin öfkeyi yok eder. Sonbahar, hazanla çağrıştırdığı solgunluk sonayaklaşım aksine renk, hareket ve kese zenginliğidir. Her ferdin cebinde mutlaka bir kaç kuruşu olur sonbaharda. Aynı zamanda özellikle amelenin, işçinin, köylünün en eli uzun zamanıdır sonbahar. E, bunca varlık götürürde elbette kazançtan....Kış, okul ve vadesi tükenen akitler... İşte, gülmek gerek stresten de olsa. Zaten bu nedenle seçtim ülkemin dil, kültür mozaiğinden güldürmeceler... Hep gülün gülmek bize yakışıyor. Bunca yaradılan içinde yaradılışında, tepki olarak gülebilen tek varlıktır insan. O halde kullanalım; ölçüsünde...
Kozlu’nu Çiçekleri
Kaymakam okulların eğitim-öğretimine başlayacağı günlerden köy okullarını kontrole çıkar. Kozlu Köyü’ne gittiğinde ilçeden tanıştığı Fahrettin Bey onu karşılar. Okul çevresinde hiçbir hazırlığın olmadığını gören kaymakam, müdüre döner, neden temizlenmediğini ima ederek bahçeyi orman gibi kaplamış dikenleri gösterir;
-İçeriyi görmedim ama dışarısı berbat. Bunlar ne hocam?
Öğretnenimiz gayet samimi ve kırık aksanıyla gülerek yanıtlar,
-Çıçektir da.
-Böyle çiçek olur mu? Bunlar nasıl çiçek hocam?
-Hıy! Kozlı’nın çıçekleri hep beledir geymaygam beg!
Milangaz ve Gazentep Efendi
Eniştemle onun Almanya, benim okul arkadaşım Gazo (Gazanfer) geldiler bize. Anam her sözde Milangaz Efendi diyor du arkadaşımın adını söylerken.
Biraz sonra Gazanfer’in babasının hacı arkadaşı olan Hacı Dedem girdi içeriye. İlk söz,
“E, Gazentep Efendi, hacı nasıl?”
Zaten çok kızarırdı yüzü konuşurken. İlk kez morarmışlığına tanık oldum dedemin sorularını ter-kan içinde yanıtlarken. Bir ara yüzüme baktı ve enişteme;
“Eye Tacettin! Men artıh duran döülüm, eye gah gedek.” Diye diretti.
“Ya olur mu Gazo? Hayın ne? Ateş almaya mı geldiniz gardaş? Diyorum ama o kararlı.
“Her gelenden bir ad tapırıh, eye gah! Adımız gaz-ördeğe çıhmadan gedek aye.”
… Et Müfetdiş Begi
Posof’ta okulları teftiş eden müfettişlerden biri giriyor Posofl’u bir öğretmenimizin okuttuğu sınıfa. Müfettiş Bey öğretmene dersini kesmemesini, dinleyici olacağını söyleyip oturuyor öğretmen kürsüsüne. Öğretmenimiz matematik dersi vermekte ve konu çıkarma. Ders ilerledikçe müfettişte memnuniyet gözleniyor. Öğretmen müfettişin yüzüne baktıkça coşuyor coştukça coşuyor. Zafer sarhoşluğuyla kaldırdığı öğrenciye en can alıcı toplama, çıkarma sorusunu yöneltiyor,
“Hela de bağem oğlum, bim sınıfta gaç örgenci vardur?”
“İgirmi iki, ögretmenim.”
“Elamı?” diye sorar sınıfa ve onlardan “eladır” yanıtını alınca geçer diğer sorulara.
“Pekiii bida ben gaç oldi?”
“igirmi uç, ögretmenim.”
“Efferim. Ela midur?” sınıf: “Eladur?”
“Hah şimdiii, birde müfetdiş beg, gaç etti bağem?”
“İgirmi dört oldi.”
“Ela midur?”
“Eladur.” Öğretmen artık uçmuş sıra da çıkarma işlemine gelmiştir. Mutlulukla başarının verdiği hazla Müfettişin yüzüne bakarak sorusunu sorar öğrenciye.
“Elaaa he? Peki ola şimdi de da göreym hela, Müfettiş begi sihdur etduh, gaç galur?” müfettişin yüzü asılır çocuk “İgirmi uç.” der ve zil çalar. Müfettiş Bey ayaklanan öğrencileri el işaretiyle durdurur ve öğretmene, “Hocam siz çıkabilirsiniz” der. Öğretmen yürürken öğrencilere,
“Sınıfta kaç kişiydik çocuklar?” soruyu duyan öğretmen tam kapının dışında durur ve içeriye bakar. Öğrenciler koro halinde:
“İgirmi döörrtt.” Der.
“Öğretmeni istir ettik kaç kaldı?” Öğretmenleri kapının önünden kaybolur ve çocuklardan ses çıkmaz.
Güldünüz mü? Ne mutlu bana
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.