- 784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirin Barışa Bakışı Afrodisyas Sanat Sayı 36
Şiirin Barışa Bakışı
Varoluştan günümüze şiir, barış, sevgi ve aşk kokuludur. Hangi tür şiir olursa olsun, sevgiyi, kardeşliği ve barışı içerdiğini görürüz. Şiir, aynı zamanda bir güçtür. Yapıcı olduğu kadar da tehlikeli bir silahtır. Şiirin gücünü anlatan en güzel örneği Moşe Dayan vermiştir. Filistinli şair Fatma Tukan’ın bir şiirinin yirmi gerillaya bedel olduğunu söylemiştir. Her karamsar şiir bile tersinlemeyle okunduğunda olumlu çağrışımlar duyumsatır bizlere. Günümüz dünyasında barış, insanlığın vazgeçilmez bir gereksinimidir. Victor Hugo “Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur” der. Barış, savaş ve kırgınlıkların karşıtıdır. Savaş dediğimiz durum ne yazık ki varoluştan günümüze gelişen bir hızla hükmünü sürdürmektedir. Özellikle Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında, teknolojik silahların da gelişmesi sonucu istenmeyen toplu kıyımlar yaşanmıştır. Örneğin, Hiroşima ve Nagazaki’ye iki gün arayla atılan iki nükleer bomba, ilk etapta yüz kırk binden fazla kişinin yanarak ve daha sonra da yüz binlercesinin radyasyonun etkisiyle kanserden ölmelerine ve birçoğunun da sakat kalmalarına neden olmuştur. Yirminci Yüzyılda yapılan savaşlar sonunda kayıpların, milyonlarla ifade edildiği bilinen bir gerçektir. Savaşsız kaç nesil geçmesi gerek ki insanlar tekrar mutlu ve korkusuz yaşasın. Hem nedeni ve hem de sonucu olan çıkar çatışmalarının, bu olumsuz bilinenine dur demek ve de insanları bu konuda daha duyarlı kılmak amacıyla, 21 Eylül Dünya Barış Günü kabul edilmiştir. Her yılın 21 Eylül’ünde New York City’de sembolik olarak çalınan çan, insanları dünya barışına davet eden bir sestir. Her ne kadar başta ABD ve diğer gelişmiş ülkeler, dünya barışını kendi çıkarı uğruna bozmalarına rağmen, böyle bir duruş sergileyebilmektedirler. “Hoca verir talkımı, kendi yutar salkımı” buna uygun bir deyiştir.” diye düşünüyorum.
Hz. Mevlana; ” Dünyada sevgiye dair ne varsa ben orada varım, savaşa dair ne varsa ben orada yokum” der. Devamla ; “Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte” diyerek barışın evrenselliğini kendisi üzerinden bizlere ulaştırmıştır. Barışın en güzel örneğini ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. 20 Nisan 1931’de “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diyerek, barışın önemini, bir kere daha vurgulamıştır. Pablo Neruda ; “ Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız” diyerek, şairlerin asil duruşuna tercüman olmuştur.
Şiirlerin barışa bakışıyla ilgili görüşe, bir şiirimle yanıt vermek istiyorum:
Düşünmeyi yasakladım bugün/Okumayı, yazmayı, çizmeyi/Bağırmayı yasakladım/Bakmayı, görmeyi, anlamayı/Çığlık çığlığa terlemeyi yasakladım/Kül küremeyi içimdeki yangınlardan/İnsan hakları nalıncı keseri
Sövmeyi yasakladım/Yunmayı olmayacak dualarla yüzümü/Ne var ne yokları, olacak iş mi/Sınırları yasakladım, sınırsızlığı
Kendimi yasakladım kendime/Hepleri, hiçleri, elde var sıfırları/Kapım çalmasın kimse Yokum/Çekin ellerinizi üstümden
Savaşları yasakladım, katliamları/Barış ve kardeşliği yasaklamadım tek/Üstadın dediği gibi zaten yoktular
Ki
Teknolojik gücünü ekonomik, politik, sosyolojik, toplumsal v.b. çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen gelişmiş ülkeler, zayıf ülkeleri öyle ya da böyle, şimdi moda olan tabiriyle “medeniyetler ittifakı / çatışması” adı altında demokrasi getiriyoruz diyerek karıştırmakta, birbirleriyle veya komşularıyla savaşmalarına olanak sağlamaktadırlar. Günümüzde, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra güç dengelerinin değişmesi ve dünya düzeninin de bu yönde etkilenmiş olması, büyük devletlerin sonuç değil ama neden stratejilerini değiştirmiştir. Özetle bu ülkeler “Minareyi çalan, kılıfını hazırlar” atasözümüze uygun bir duruş sergilemektedirler son dönemlerde. “Biz şairlerin duruşu nedir?” diye bir soru yöneltilse, yanıt olarak; içeriği sevgi, barış ve insan haklarından yana olan şiirlerimizi gösteririz.
Barışa önce kendimiz inanmalı ve bu konuda taviz vermemeliyiz. Yazdığımız her şiir sevgi, barış ve kardeşlikle içselleşmelidir. Emerson’un “ Kendimizden başka hiç kimse size barışı getiremez” sözü doğru bir saptamadır. “Kötü bir barış, iyi bir savaştan daha iyidir” diyen Puşkin’i de burada anmak isterim.
M.Mazhar ALPHAN
İzmir, Eylül 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.