5 Kasım
Bu gün benim için çok zor bir gündü.Acılarım tazelendi. Bundan dört sene önce bugün evimin direğini, hayat arkadaşımı kaybettim. Kolay değil tam kırk dört yıl hayatı paylaştık. Beraber güldük, beraber ağladık.
Dünyanın en iyi insanıydı o. Ama bir okadarda inatçıydı. Doktor fobisi vardı. Hastahaneye hasta olan yakınlarımı ziyarete götürmekte bile zorlanırdım. Zamanla kilo kaybı başladı sinirlilik arttı. Hemen hemen hergün tartışıyorduk doktora gitme konusunda. İyice halden düşünce hastahaneye gittik. Çok geç olmuştu. Yapacak hiçbirşey yoktu. O uğursuz hastalık yayılmıştı. Onunla beraber bende öldüm. Dünyam karardı. Doktora gitme konusunda tartıştığımız bir gün çok sinirlenmiştim. Sana hakkımı helal etmeyeceğim kötü bir şey çıkarsa doktora gitmeye inat ettiğin için Demiştim. Yoğun bakıma düştü. Yanına gittim. Oradaki görevliye beni duyarmı? dedim. Evet dedi. Ona yakaştım. Gözleri açıktı. Ağzında bir cihaz vardı. Sanki su dolu bir kuyudan bakar gibi bakıyordu gözleri. Elini tuttum. "Canım bak ben geldim." dedim. Çocukların, gelinlerin, yiğenlerin, hepimiz burda seni bekliyoruz. Kendine gel evimize gidelim dedim. Sana olan bütün emeklerimi helal ediyorum canım benim dedim. O anda ağzındaki aletten kurtulmak istiyor gibi hareketler yaptı. Görevli aleti çıkarmak istiyor dedim. Ben gayri ihtiyari elimi cihaza uzattım. Görevli beni tuttuğu gibi dışarı çıkardı. Aradan 10 dakika geçti. Oğlum girmek istedi. Artık sizi duymaz demişler ve sokmamışlar. Sonra olanları hiç hatırlamıyorum. Hatırlamakta istemiyorum, yazmakta.
Güler elmalı
05.11.2012