BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 35. BÖLÜM
ATATÜRK SEVGİSİ
Halide sağanak yağmura yakalanmış hızlı hızlı arkadaşlarınla buluşacağı yere doğru
yürürken o anda arkasından biri ona şemsiye tutmuştu. Dönüp baktığında Murat kıs kıs gülümsüyordu.
" Merhaba."
" Seni görmek ne güzel Murat şemsiye de almamıştım;kapşonumu kafama geçiririm diye düşündüm ama..."
" Evet çok yağıyor. ıslanmışsın."
" Bakalım bizim takım gelmiş mi ?"
Biraz ilerideki cadsdeye dönüp kafeden içeri girdiklerinde kalabalık arkadaş gurubunu gördüler: neşeyle birbirleriyle sohbet ediyorlardı.
" Selam arkadaşlar ."
" Hoş geldiniz."
Zeynep ( Gülerek...)
" Yoklama yapıyorum : eksiklerimiz var."
O sırada çaylar ,meyva suları masaya gelmişti.
Aysun :
" Muhsin Öğretmenimiz biraz gecikecek, işi varmış."
bana telefonda konuya başlayın size yetişirim dedi."
Halide:
" Bugünkü konumuz çok önemli; Mecelle nin kaldırılışı ,yeni medeni kanunun kabulu."
Hepsi hazırladıkları yazıları ,kitapları ,resimleri masaya teker teker yerleştirmeye başladılar.
Zeynep:
"Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’ün bu konu ile ilgili sözleriyle başlamak istiyorum.
Atatürk, 1923 yılında Bursa’da halka yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu:Yeni Türkiye, ne zamana ne de ihtiyaca uymayan mecellenin hükümlerine bağlı kalamaz. En uygar uluslar derecesinde hukuk kurallarımızı da iyileştireceğiz. Yüz sene, beşyüz sene, bin sene evvel yaşayan bir toplum için yapılan yasalarla bugünkü toplumu yönetmeye kalkışmak gaflettir, cehalettir."
"Ne kadar doğru."
" Evet Mustafa Kemal ileriyi ,daima ileriyi gören bir insandı."
Murat:
" Peki mecelle nedir ? Araştırdığım internet sitelerinden aktarıyorum izin verirseniz.
Osmanlı İmparatorluğunda Gülhane Hattı ile açılan devrin en önemli kanunu. Asıl adı “Mecelle-i Ahkâm-i Adliye” dir. Ahmet Cevdet Paşanın başkanlığında bir heyet tarafından yedi yıllık bir çalışma sonucu hazırlanan Mecelle’nin bugünkü anlamı “Medenî Kanun” dur. Mecelle, İcar, kefalet, büyuğ, havale, rehin, emanet, hibe, gasp ve itlaf, hacir ikrah-şuf’a, enva-ı şüvket, vekâlet sulh ve ibra, ikrar, dâva, beyyinat ve kahlif-kaza kitaplarım teşkül eden 1851 maddede toplanmıştı. Esaslarının çoğu îslâm dinine ve Hanefi mezhebine uygundu.
Müjdat:
"Mecelle, dinin eksikliğinden değil, zorlayan iktisadi ve sosyal koşullar sonunda o çağdaki şeriat hukukunun eskimişliğine bir çare idi. Çünkü Osmanlı Devleti zamânında, Ahmed Cevdet Paşa Başkanlığındaki ilmî bir heyet tarafından, İslâm Hukûkuna bağlı kalınarak hazırlanan ve asıl ismi Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye olan meşhur kânun. Mecelle, lügatte; içinde hikmet bulunan sahife, ciltlenmiş kitap, dergi vs. mânâlarına gelir. 1877 yılında Abdülhamîd Han zamânında tatbik edilmeye başlanmış. 1926da yürürlükten kaldırılmıştır.
Hukuk sistemleri sürekli değişiyordu, Batılılaşma reformlarına mecbur kalan imparatorluk bir yandan Batı`dan alıntılar yaparken, bir yandan şeriatta düzenlemeler yapıyordu. Bu durum cumhuriyete kadar iki başlı toplum yapısına yol açmıştır."
Muhsin Öğretmen gelince gene hepsi saygı ve sevgiyle ayağa kalktılar.
" Sizi belkiyorduk efendim."
" Mecelle ne demek önce onu anlattık."
" Çok güzelll ;devam edin çocuklar sizi dinliyorum."
Aysun :
Fakat bu ödünç alıntı
medreseyi karşısında buldu. İmam Medrese, İslam devletlerinde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı. Medrese kelimesi Arapça ders (ﺱﺭﺩ) kökünden gelir. Medreselerde ders verenlere müderris denir.
Züfer`in ictihadı bahane edilerek Cevdet Paşa azlettirildi. Mecelle fetva kapısına nakledildi. Cemiyet 1888`de lağvedildi. Bu cemiyetin kitapları, 1926`ya kadar yürürlükteydi.
1926`da İsviçre medeni kanunu alınarak mesele kökten halledildi.
Muhsin Öğretmen :
" Ve gerek duyulan, eksikliği hissedilen medeni kanunun kabulu.
Bakın o tarihte...
Osmanlı devleti kanunlarında erkeğin üstünlüğüne dayanan bir düzen vardı.aile hayatında mirasta şahitlikte ve bunun gibi bir çok konuda erkeklerin daha fazla hakkı vardı.laik hukuk anlayışı ise bu farklılıkları kabul edemezdi.Bu nedenle dini kurallara göre düzenlenmiş olan Mecelle adlı kanun kitabı Türkiye Cumhuriyetinin medeni kanunun oluşturamazdı.Bu amaçla Avrupa ülkelerinde uygulanmakta olan Medeni kanunlar incelenmiş ve İsviçre medeni kanun tercüme edilip düzenlenerek Türk Medeni kanunu olarak kabul edilmiştir.
" Ama hala bu düşünceyi sürdürmek isteyenler var ne yazık ki.."
"Çok yanlış ve üzücü gerçekten."
Zeynep:
"İsviçre Medeni Kanununun Seçilmesinin Nedenlerine gelince...
* Avrupa’da hazırlanan en son Medeni kanun olması ve her türlü yenilikleri içermesi
* Sorunlara akılcı ve pratik çözümler getirmesi
* Demokratik olması
* Kadın-erkek eşitliğine dayanması
* Laik bir anlayışla düzenlenmiş olması
Murat:
"Medeni Kanunun Kabulünün Sonuçları ise şöyle:
* Resmi nikah zorunlu hale getirilmiştir.Böylece evlilik devlet kontrolü altına alınmıştır.
* Tek eşle evlilik zorunluluğu getirilerek Türk ailesi modern bir yapıya kavuşturulmuştur.
* Mirasta kız ve erkek çocukların eşit pay almaları sağlanmıştır.
* Boşanma hakkı düzenlenmiş ve kadınlara da bu konuda haklar tanınmıştır.
* Kadınlara istedikleri işte çalışabilme hakkı tanınmıştır.Böylece kadın ve erkekler arasında ekonomik ve sosyal alanlarda eşitlik sağlanmıştır.
* Toplumsal hayatın çağdaş kurallara göre düzenlenmesinin sağlanması Türkiye’de yaşayan gayrimüslim halkı da etkilemiştir.Müslüman olmayan halk Lozan antlaşmasının kendilerine tanıdığı haklardan vazgeçerek Türk medeni kanununa uymak istemişlerdir.Bu istekleri kabul edilmiştir.
* Patrikhane ve konsoloslukların yargı yetkileri sona ermiştir.
* Türkiye’de hukuk birliği sağlanmıştır.
* Laik hukuk anlayışı toplumun her kesiminde uygulanır hale gelmiştir.
Aysun:
"Hukuk Alkanındaki diğer Düzenlemeleri de bu arada unutmayalım.
Türkiye Cumhuriyetine her alanda laik hukuk sistemini kazandırmak için diğer konularda da Avrupa’da uygulanmakta olan hukuk sistemleri incelenmiş ve Türkiye için uygun olanlar belirlenerek düzenlendikten sonra Türk hukuk sistemine kazandırılmıştır.
Böylece;
* İsviçre’den Borçlar Kanunu 8 Mayıs 1928’de
* Almanya’dan Ticaret kanun 10 Mayıs 1928’de
* İtalya’dan Ceza kanunu 1 Temmuz 1928’de
alınarak uygulanmaya başlanmıştır."
Muhsin Öğretmen:
"Konumuzu kısaca özetlersek...
- kişilerin hak ve borçları,
- aile kurumu, işleyişi ve sona ermesi,
- mülkiyet ilişkileri,
- miras sorunları,
- kiralama, satın alma, ödünç verme, vb. ilişkiler açısından, gerçek bir Medeni Kanuna ihtiyaç vardı. Bu nedenle İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanan Medeni Kanun, 17 Şubat 1926’da TBMM’de kabul edilerek, yürürlüğe kondu. Bunu, öbür temel yasalar ile, ceza hukuku alanındaki boşlukları gideren Ceza Kanunu’nun kabul edilip (1 Mart 1926) yürürlüğe konması izlemiştir.Sevgili yavrularım."
Halide:
"Çok önemli kararlar alınmış ve...
- Çocukların iyi yetişmesi için ana ve babaya yükümlülükler getirildi.
- Kişilerin mallarla ve bir birleri ile olan çelişkiler ve boşluklar yok edilerek modern bir sistem getirilmiştir."
Müjdat :Saat epey geç olmuş şimdilik konumuza nokta kayalım diyor ve toplantılarımız tüm hızıyla devam edecek değil mi arkadaşlar?"
"Eveeeett !
" Önce sınavlarımız sonra toplantı."
Aysun:
" Mustafa Kemal Atatürk’ün en güzel sözüyle kapanış benden."
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
● Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde yürüyecektir.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
SEVGİLERİMLE
NEŞE KIZILYAR
YORUMLAR
Bir devrin ışıklarını gönüllere sunan çabana gönül dolusu selam ve sevgilerimle Can kardeşim...
GÜLDESTE
hocam çok güzel akıcı yazılarınla okumanın keyfini bize sunduğunuz için çok teşekkür ediyorum ve konu mustafa kemal ATATÜRK olunca dahada heyecanla okunuyor köhnnemiş düzeni bugünkü aydınlığa kavuşturan o yüce insanın önünde bir kez daha saygıla eğiliyorum emeğinize kaleminize sağlık saygılarımla selamlar efendim
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Her ne kadar birilerinin gözünde terörist, ergenekoncu, bölücü, Esadcı gibi suçlamalar olduysa da Cumhuriyet mitini Çanakkale ve Kurtuluş savaşı ruhunun yaşadığını gösterdi...
Panzerler, biber gazı ve basınçlı su buna engel olamadı...
Teşekkürler Neşe Hanım...
GÜLDESTE
bu seri eşi bulunmaz bir belgesel..... anlatımın güzelliğide ayrı bir keyif veriyor..... yüreği temiz kardeşim sağol varol saygılar