- 903 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BUGÜN SENİNLEYİM
Bugün tatildeyim, nefes almanın adına yaşam, çalışmanın en güzellerine tatil diyorsak eğer.
Ben yaşadığımı çalışarak, mutlu olduğumu üreterek, vefasızlığı ise terk edilerek yaşıyorum.
Ve nefes alıyorum, ne mutlu bana.
Ya yanındasın hayatın, ya da yine yanında..
Yani, yarı sevmek yok sevdanın gönüllerinde.
Ya sevmelisin ölmemecesine, ya bırakmalısın, dönmemecesine…
Yani ne başındasın hayatın, ne sonundaki elvedasında.
Ama bir yanı da ağır basmalı hayat terazisinin.
Bir kefesi biraz daha yukarıda olmalı, aşağıdakine nazire etmeli. Bir sevdanın sevdasından kaçması kaçamakları gibi.
Hatta puşt olmuş sevdaların intiharlarını hatırlatmalı, leş kargalarının önünden kaçan martıların uçuşları misali.
Son kahkahayı her zaman sona saklamalı. Basılmamış bir kahkaha, bir intiharın puşt olmuş sevdalarının son nidasıdır.
Son yakarışı, belki de son kaçışı.
Kendine her an biraz daha yaklaşmışken kendisinden…
Oysa kaçmak değil kurtuluş. Yaşamak, yaşanmamışların en güzellerini yaşarcasına.
İntikam gibi çıldırmış olsa da sevdalar.
Mahmuzlamalısın yüreğini, peşinden koşan dört nala gelen bir atlı misali.
El değmemiş yangınların intikam çığlıklarıyla merhaba demek için güne, koşturmalısın sevdanın peşinden sevdanı.
Ve yaşamaya çalışmalısın.
Yaşamak, inadına tüm yaşanmamışlıkların yaşanmacasına…
Yelken açarak yaşamak…
Uzak denizlerin efendisi olmak, köle olmanın üstündeyse eğer, ben senin köleliğini yeğlerim yorgun yüreğimde.
Senin aşkının prangalarını taşırım yüreğimde. Her gün dilin milyonlarca kırbaçlasa da beni.
Diz çökmemi isteme benden. Diz çökemem.
Diz çökmek için ayakta olmak gerek.
Bense yıllar önce bir kez diz çöktüm önünde.
Ve hala boynum eğri hükmünü bekliyorum.
Ya azat, ya kölelik.
Bedenimi azat etsen ne olacak. Yüreğim sana köleyken.
Dilim suskun, gözlerim yangın yeriyken.
Hadi azat ettim desen ne çıkar köhne yüreğe.
Hadi git desen gidebilecek mi, bu beden.
Önünde bunca engel varken yaşanmamışlıklar yolunda.
Yürüyebilecek mi sanıyorsun ayaklar, beyin hükmedebilecek mi, yorgun yüreğe.
Bugün ilk konuşmamızın kaçıncı sürgünü, kaçıncı kaçıp gidişin.
Kaçıncı terk edişin yorgun bedeni. Ve, kaçıncı el sallayışın yitik limanda.
Bu bedenin kaçıncı kaçışı limandan, kaçıncı yelken açışı, uzak denizlerin kaybolan enginlerine.
Bak yine akşam, sen yine yoksun, olmayacaksın.
Oysa yeminler etmiştik sevdadan yana.
Son kadehi kalkışın, ilk kadehin ‘Şerefe’si değil miydi.?
Yine ufuk kızla boyandı, yine sensiz ve sessiz iskele.
Liman feneri bu gece de yanmıyor, yokluğuna inat.
Karanlıklar yeni bir yolculuğun habercisi gibi.
Bu kaçıncı bahara yolculuk, kaçıncı olmayan mevsimde çiçek açışı.
Kaçıncı bir sevdanın doldurduğu sevdalı yürekten kaçışı.
Kaçmak kurtuluş değil, aslında yeni bir başlangıcın ilk satırları.
Geride yarım kalan satır aralarının doldurulmuşluğu.
Yürekteki sevda, Nuh’un tufanı gibi değil mi?
Ondan değil mi fırtınaların sessizliği.
Bugün tatildeyim, nefes almanın adına yaşamak diyorsak eğer.
Bugün seninleyim, senin adın sensizlikse eğer.
Senin adın terkedilmişlik, senin adın yeni bir limana yol almaksa eğer.
Bugün yaşıyorum, nefes almak yaşamak, sensizlik sen ise eğer.
Bugün sensiz de olsam, yine seninle…
Seninleyim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.