7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1707
Okunma
Siz güvercinlere yem atarmısınız?
Her sabah gizli sevdalar büyür
Yaşamın güvercinin yem yeyişini
Hayat pembe gülüşlülerle yer yemini
Güvercin bazen yazar yazar
Size dizilen şiirlerden bir sevda yaratır,
Okursunuz hiç nefes almadan .
Göğsünüzdeki ateşle fırtınalara ,
Meydan okurcasına okursunuz
Bu gün işte içime bir kor düştü
(Afet İnce Kırat) bacımın şiirini okurken.
İçlendim hüzünlendim güvercinin yem yemeyişine ..
Bazen bendeniz türküler derleyip,
Yaşama dair ne varsa yazıyorum ,
Artık gövdeme ağan son yaz ışıklarında,
Çiçek ürpertilerini duyumsarım ,gözlerimle
Bu ela gözlerimle dalıyorum.
Bu kadar kalabalığa karşın,
Bu kadar vefasızlığa aymazlığa rağmen.
Tas tas sular dökerim gözlerimin pınarlarından .
Yüreğime ceylanlar gibi, sekerek yürürüm .
Asla birdaha sevemeceğim diye
Bazen dağlarda gezerim özgürce kanatarımı çırparım
ülkemin bakir sararmış ovalarında
Görürüm gözlerimde karanlığın üstüne,
Cesaretli adımlarla yürürüm durmadan.
Göğsümdeki çileli yumaklarıma,
Hiç aldırmadan, güleç yüzümdeki,
Frtınaları büyük bir beceriyle saklarım .
İnanmam ben bu yalan dünyanın vaatlerine.
Güvercinin kanatlarında bile hüzün vardır.
Görmeyi becerebilirse ,kim kimi sevdiğini der derisini yüzer.
kimi can dediği dostları ..
Yılan gülüşlü alaycı duruşlarla güvercini süzerler .
Rastık sürmesi çekili gözleri olan bacısı,
Bacıları güvercin aldırış etmez .
Onun sevgisi Allah’tandır.
Yüreğinin derinliklerinde,
Gürül gürül ırmaklar akar.
Görür gözlerinde kurumuş otlar nehirlerin.
Yastıkları olur bir zaman sonra
O’ rastık çekilmiş gözler.
Güvercin artık yaseminler hanımelilerin
Çiçeklerin kokusunu ister.
Görür yüreğinin salkımlarını iyi saklar gönül mahzeninde .
Karda saklanan kardeleni çok sever
Tıpkı kardelenin hikayesi gibidir onun hikayesi .
İster ki sizden güvercinlere yem atın.
Her sabah kumru endamınla yürür.
Bu aşk dolu yerkürede yüreğinizle .
Onun yüreği korku karanlığın akını asla göstermez .
Hayatı pembe gülüşlü bir bebek gibidir.
Özgürce güler acısını göstermez .
Artık içi hep yaz bahar gibi olur .
Onu sırtından vuranlara bile elini uzatır .
Hep dost eli ararcasına .
Gözlerini hiç siyaha boyamadı
O’nun yüreği bebek parklardan hiç çıkmadı.
Hiç büyümedi ,
Çocuklarla çocuk bahçelerinde oynadı
Zıpladı çocuklaşmış ruhunla bazen .
Bu insan kalabalığın ortasında hiç yitmedi
Ve tükenişlerini kimseye göstermedi
Milyonlarca gül yetiştirdi gönül bahçesinde
Kaç ölümer uğurladı ,uykularında nice inançsızlarla savaştı
Ve her uyanışında masmavi gökyüzünü kucakladı ellerinle.
Ağlamaklı, kayın gülüşlü gözlerinden ,
Buram buram gurbet düşer.
Bazen yüreğinde kimbilir gecelerine hasret silkeler
Allah’a olan inancının tüm kalelerinde,
Umudu tarlada ,tırpan ocakta, bulama zemheride
Kara damıtılan üzüm pekmezidir onun üzümleri
Topladıkça bağ bozumunda
Trakyasın da güvercinin sayılanların saygınlığını yitirdiği,
Bu yerkürede tek başına direnir
Diz çökmemeye mavi gülüşler içinde,
Gün henüz doğmamış ,mor gülüşler için
Çok geç değildir onun için .
Gün çekilince bu kentin üzerinden
Geceler hayın olur geceler amansız
Ve geceler sultaniyegâh türküler gibi,
Dillenir dilinde..
Bazen ilahi şarkılarında hüzünlenir
Neylersin sevda bakışlı yaban güvercini
O okyanuslarda,
Harrandan, Kızılırmak’tan, yeşil ırmak ve Dicle’den
Beslenmiştir asırlarca ,
Sevdanın tohumları kara kışta bile serpilir
Çakalın, kurdun ininden uzak durup ,
Yıldızlara uzatır başını göğsünde yanan dostluk sevgisinle
Fırtınalara meydan okur al yeleli bir ceylan gibi
Toynaklarınla çiğne güvercin, şu iğrenç yaşamın kıyısında yenilme .
Gözyaşlarının incileri bulunur
Birgün dostlarına çizilen resimlerden,
Onlara dizilen şiirlerden okşanası bir sevda yaratır.
Güvercin karanfil kokulu gülüşlerinle
O hayat dolu yüreğinle bu yılan duruşlu dünyanın ,
Nur yüzlü bebeği gibidir
Çoban çeşmesi gibi direndi
Bu yaşamın garip yolcularına
Yıllarca gürül gürül ırmaklarımdan akan sular,
Ömrünün cam kavanozlarına sığmadı
Uçarı gençliğimin renkli uçurtmaları hiç olmadı.
Akşamların geç indiği sokaklarda üzüm kiraz kokulu bahçelerde
Ve davar çıngıraklarının hiç kesilmediği ,
Bağ çubuklarından yapılmış kulubede yazları geçti.
Çocukluğu fırtınalarda kavruldu
Yağmurlar da aşkla doldu
Ve o ölen sevdasında yıllarca yandı yandı aşkla yoğruldu .
Ellerindeki çiçeklerle bir zaman sonra düştü yollara.
Ağustoslarda kuruttuğu terli başörtüsünle,
Sevda bahçelerinde çürüttü ömrünü tarlalarda
Nice gözlerde hüsranı ,nice yüreklerde yalnızlığı gördü
Sevda denen zorba ,her kapısını çaldığında,
Her sevdaların yanıp yakıldığında ,
Gözlerinin ütopyası direndi kara kışlara zalim insanlara
Lâleler yetiştirdi dost bahçesinde
Zambakları her sonbaharda sökün etti toprağından
Geceleri bazen sivri uçlu bir bıçak gibi deştiler
Günlerce göğsünü mutluluğun gizlendiği
Dağlarda sevinçlerle körebe oynadı
Kanayan ayaklarının morlaşan gözlerinin ve her defasında,
Oynanan gururunla savaşlara durdu yine de yılmadı
İşte böyle gül goncası dostlarım:(
Hayat bazen hile yapar dost oyununda.
Sahte `Merhaba`lar çalar kapınızı bir gün
Size de dost kovaladıkça ,
Umudun pazarında körebe oynayarak geçirmişsen
Yaş elli iki bu hayat lâbirentinde kaybetmeye de
Hazırlıklı olmalısınız aynalar yansımasını yüzüne vurduğunda,
Göz aldanmalarını da hesaplamalısınız kısaca.
Kaçışlarım bitince dostlarımdan
Kafa tutmalarım da bitti bitecek elbet.
Sevgilerin şevkatli kucağında soluyan gibi güvercin
Bebek serpilince baharlar çalacak kapımı
Gözlerini seveceğim dostlarımın
Yüreğini zulamdan çıkardığımda geçmişteki yıllar bitecek
Ve bu dost sevdanın adını yeniden, yeniden koyacağım .
Siz siz olun bir güvercin cama konduğunda
Ona yem vermeden geçmeyin
Siz güvercinlere yem atarmısınız her sabah ..
19.5.1986
Seneler önce yazmış olduğum
SİZ GÜVERCİNLERE YEM ATARMISINIZ HER SABAH
bu hikaye tadındaki şiir
Afet İnce Kırat bacımın yazmış olduğu
(Hiç Güvercin Vurdun mu) şiirine istida’denle
Ona yazıyorum tekrar..
bacımın şiiri beni gönülden çok yaraladı:(
Şirime sabır edip okuduğunuz için
Şiir dostlarına Teşekkürlerimi arz ederim
Merve Fazilet bayraktar
Kibar Gül