- 550 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Diyalog
DİYALOG
Belören Muhtarı Sadullah Kâ, düşünceliydi. Elindeki parşömeni bir kez daha dikkatle okudu.Bu bir mektuptu.Hem de resmî mektup.Acırlı Köyü Muhtarlığı’ndan geliyordu.Acırlı Köyü Muhtarı Hüseyin Kâ’nın imzasını taşıyordu.
Acırlı Muhtarı Hüseyin Kâ,oldukça resmi bir dil kullanmıştı.Selam kelam hak getire.Soğuk bir üslup...Hüseyin Kâ,mektupta özetle şöyle diyordu:”Köyünüzün sürüleri bizim arazide otluyor.Böyle devam ederse aramızdaki diyalog kopar.Çobanlarınızı uyarmanızı,böyle bir olayın bir daha tekerrür etmemesi için gerekli önlemleri almanızı rica ederim.”
Tam da kaymakamlıktan,valillikten gelen yazılar gibi bir mektup...Sadullah Kâ, mektupta anlatılanları biliyordu zaten.Belören’in sürü davarları vardı.Komşu köyler Acırlı,Oğulcuk ve Yazıçepni’nin arazisine giriyordu davar sürüleri.Gürdenilier de aynı dertten muzdaripti. Komşu köylüler şikayetçiydi.Sözlü olarak Sadullah Kâ’ya çok şikayet eden olmuştu.O da çobanları uyarmıştı.Ama arazi ihlalleri devam ediyordu.
Acırlı Köyü Muhtarı Hüseyin Kâ çareyi resmi mektup yazmakta bulmuş,işi resmiyete dökmüştü.Şimdi çık işin içinden? Hepsi neyse de şu Hüseyin Kâ’nın “diyalog” dediği ne ki?..Sadullah Kâ boşa koyuyor dolmuyor,doluya koyuyor almıyordu.Heyeti toplamaya karar verdi.Çağırdı Bekçi Mustafa’yı:
“Oğlum Mısdafa,dedi,git âzâları çağır.Heyeti toplayalım.Tüm üyeler iki eli kanda olsa da gelsin.Çok önemli bir meseleyi görüşeceğiz.Herkesi, hemen istiyorum.”
Bekçi Mustafa:
“Baş üstüne muhtarım.”deyip koşturdu.Bütün üyeler yel yepelek geldiler.Sadullah Kâ’nın odasında toplandılar.
Mektup hâlâ Sadullah Kâ’nın elindeydi.Üyeler merak içindeydi.Kimseden çıt çıkmıyordu. Böyle ivedi bir toplantının gündemi neydi ki?..Âzâlar birbirine baktılar.Sadullah Kâ suskunluğunu bozdu.Sesi titriyordu.Sinirliydi,gergindi Sadullah Kâ. Mânâlı bir “Öhö...Öhö...”den sonra:
“Arkadaşlar! Sizi çok önemli bir konuyu görüşmek için çağırdım.Şu elimdeki resmi mektup Acırlı Muhtarlığı’ndan geliyor.Mektupta ,diyalog diye bir kelime geçiyor.Diyalog kopar,demiş Hüseyin Kâ.Diyalog nedir arkadaşlar?” dedi.Âzâlar derin düşünceye daldılar.Kimse diyalogun anlamını bilmiyordu. Tam o sırada lisede okuyan bir öğrenci oturma belgesi imzalatmaya geldi.Sadullah Kâ:
“Bak oğlum! Sana bir şey soracağım.Diyalog ne demek?”
Liseli genç hiç duraksamadan cevabı yapıştırdı:
“ Diyalog, ikili ilişkiler demek.Yani karşılıklı ilişkilerimiz demek Sadulah Emmi...”
Sadullah Kâ’nın omuzlarındaki yük kalktı.Birden kuş gibi hafif hissetti kendini.Kendisi ilkokul mezunu bile değildi.Diplomayı dışardan sınava girerek almıştı.Sınav da sınav olsa...Usûlen.Göstermelik. Hüseyin Kâ,lise mezunuydu.Sadullah Kâ,mevkidaşını kıskanırdı bu yüzden.Yine kıskandı.Yüksek sesle:
“Diyalaog ha... Diyalogmuş.Diyalog kadar başına daş düşsün dürzü.Ben sana sorarım diyalogu miyalogu.” dedi.Heyet üyeleri gülüştüler.Rahatlamışlardı. Zor da olsa diyalog meselesini çözmüşlerdi.