- 877 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TRAFİK KAZASI
Bir eylül akşamı. Hava serin, sokaklar sessiz...
Levent iş önlüğünü araba hurdalarının üzerindeki küflü çiviye asıyor ve arkadaşlarına iyi akşamlar dileyerek eve doğru yola çıkıyor. Mezarlığın yanından geçerken bu tamircide çalışmaya başladığı il günü hatırlıyor. Sekizinci sınıfın yaz tatilinde babasının ‘’Evde boş durma ‘’ ısrarları hiç gitmiyor aklında. Elini cebine atıp sigarasını ve çakmağını çıkarıyor. Bir tane sigarayı dudaklarının arasına alarak yakıyor ve pakette kalan son iki sigaraya ‘’Sizinle sonra görüşürüz’’ dercesine bakıyor. Arkasından gelen ayak seslerini fark ederek dönüyor. Babası olduğunu fark edince de daha henüz dumanı tütmeye başlamış sigarasını avucunda söndürüp derin derin nefes arak babasını bekliyor. Babasını da işten henüz çıkıyor olmanın verdiği yorgunlukla görüyor. Önce havadan sudan sohbet ediyorlar; sonra Levent’ in liseye gitmesinden bahsediyorlar. Babası Selim Bey’in diz ağrıları sebebiyle gidip bir banka oturuyorlar..Selim Bey elini Levent’in ceketinin sağ cebine atarak yerini biliyormuşçasına sigara paketini ve çakmağı çekiyor. Levent’in yanakları kızarıyor, başını öne eğerek dudaklarını ısırıyor. ‘’ Tüh be! Bizde ki de ne şans. İki sigaramız vardı, da gitti. Üstüne üstlük semiz bir dayağı da hak ettik.’’ diye düşünürken Selim Bey çakmağı ve sigarayı kendi cebine koyuyor. Uzun bir sessizliğin ardından Levent ‘in hiç beklemediği bir şekilde –babası ona bir şey demeden- oturdukları banktan kalkıyorlar. Yolda baba oğul kahvehaneye dönüp birer bardak çay içiyorlar. Selim Bey havanın iyice karardığını söyleyerek:
- Aç aç aç hiç iyi olmadı sen önden gide koy söyle annene de sofrayı koya koysun ben de geliyorum şimdi diyor. Levent ‘’tamam ‘’ diyerek tez adımlarla eve gidip kapıyı çalıyor. Kapının önünde de onu bekleyen Reyhan isimli kedisini kucaklarken annesi endişeli bir şekilde kapıyı açıp:
- Nerelerde kaldın oğlum akşam karanlığı çökeli ne zaman oldu, diyor. Levent tozlu ayakkabılarının bağcıklarını çözmeye çalışırken:
- Babamla biraz dolaştıkta, o şimdi kahve de ‘’Yemek hazır olsun ben de geliyorum ardından’’ dedi. Ben de geldim işte. Yemek hazır değil mi anne? Diyor. Annesi dolmuş gözlerle Levent’e bakarken hala bekliyor kapatmamış olduğu kapıya dayanarak.
- Ağabeyimle bizim ufaklık nerede diyor kız kardeşi Zühal’i kastederek. Annesi titreyen sesiyle sağladığını belli etmemeye çalışarak
- Sen … diyor. Sen git elini yüzünü yıka oğlum. Ben mutfaktayım. Sözlerini bitirdiğinde Levent çoktan odasına gitmiş oluyor ve gözü yaşlı anne mutfağa giderken şizofren oğluna babasını ve ağabeyini bir buçuk yıl önce trafik kazasında kaybettiklerini nasıl anlatacağını düşünüyor. Daha önce defalarca anlatmış olmasına rağmen…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.