Yeter ki hayal et
Adım İpek.
Anasınıfına gidiyorum.5 yaşındayım.Hikaye kitaplarım, boyama kitaplarım, bez bebeklerim, renk renk kalemlerim var.Oyun oynamayı çok seviyorum ve şarkı söylemeyi ve resim yapmayı.Okula gitmeyi de seviyorum.Orda bir sürü arkadaşım var.Pelin, Merve, Emre, Seda, Murat..Daha bir sürü.En çok da Murat’la Pelin’i seviyorum.Onlarla bir sürü şarkı söylüyoruz ve oyun oynuyoruz.Eve beraber gidip geliyoruz.Bazen bize geliyorlar, annemin yaptığı keklerden yiyoruz.Çizgi film seyrediyoruz, oyun oynuyoruz veee tabiî ki sevdiğimiz şarkıları söylüyoruz bağıra bağıra..Onların gitmesini hiç istemiyorum.Hep bizde kalsınlar ya da fark etmez ben onlara gideyim ,ama hep beraber olalım istiyorum.Ama maalesef Pelin’inde Murat’ında babası arıyor akşam ve onlarda artık evine gitmek zorunda kalıyorlar.Onlar gittikten sonra hep bir üzüntü duyuyorum.Ama sonra yarın tekrar görüşeceğimizi düşünüyorum ve üzüntüm geçiyor..
Akşam yemeğinde kuru fasulye vardı.Ben tabağın içinde fasulye taneleriyle oynarken annem bana bakıyordu.”Ne oldu dedi.Sevmedin mi, tok musun?”Ben pat diye “Anne bunlar nasıl meydana geliyor?” dedim.Annem kafama takılan şeyi anlamıştı.Başladı anlatmaya.”Tohumlar toprağa atılıyor.Sulanıyor.Sonra o tohumdan yeşil ota benzer bir bitki büyüyor, büyüdükçe bu fasülyeleri veriyor bize.”dedi.Ben şaşkın ve meraklı annemi dinliyorum…
Bugün Pelin ve Murat’la oturduk resim çiziyorduk.Onlara da sordum fasulyenin nasıl olduğunu.Murat’ların köylerinde küçük bir bahçeleri varmış.Orda fasulyeleri de varmış.Oda anlattı anemiminkine benzer şeyler.Çok ilginçti.Yani bana öyle gelmişti.
Akşam eve gittiğimde annemin sabahtan bir peçetenin içine bir fasulye tanesi koymuş ve hafifte ıslatmış olduğunu gördüm.”Bak işte!” dedi.”Bu birkaç gün sonra kök verecek.Sonra büyüyecek, dallanacak.Senin için koydum.Beraber bakar büyütürüz olur mu?Ya da istersen bu senin fasülyen olsun.”
Çok heyecanlıydım ve şaşkın.İnanamıyordum, nasıl olacaktı acaba.Önce her yarım saatte bir gidip bakıyordum bir değişiklik var mı diye.Sonra çok uykum geldi ve yattım.Sabah tekrar baktım büyük bir heyecanla, fakat hiçbir değişiklik yoktu..
Okulda heyecanlı heyecanlı Murat ve Pelin’e anlattım.Onlarda merak ettiler.Akşam gidince kendileri de aynısından yapmaya karar verdiler.Neyse sonra ben bir fasulye resmi çizmeye başladım.Yapraklar yaptım ve fasulyeler kondurdum resmime.Yeşile boyadım.Üç tane yaptım, birini Pelin’e birini de Murat’a verdim.İkisi de çok beğendiler, teşekkür edip bir şeyler çizdiler verdiğim kağıda.Sonrada öğretmene götürüp gösterdiler.Öğretmen çok beğendi.”Bak İpek, arkadaşların senin için ne çizmişler resminin yanına..” dedi. Ben görmek için kalkıp öğretmenimin yanına gittim.Ama benden önce herkes “Aaaa tırtıl!!!” diye bağırıyordu.Evet bende gördüm.Çizdiğim fasülyelerin yanına kocaman birer tırtıl çizmişlerdi.Çok güzel olmuştu resmimiz.
Akşam eve gittiğimde tekrar baktım fasülyeme.Yine bir değişiklik yoktu.Annem sabırlı ol diyordu..Bir de yarın okula 1 saat geç gideceğiz dedi.Doktora gidecekmişiz.Göz içinmiş.Şaşırdım.”Benim gözlerimde bir şey yok ki anne!” dedim.”Ne oldu?””Sadece kontrole gideceğiz kızım, önemli bir şey değil.”dedi.Tamam dedim.
Gözlerimde bir sorun varmış.Bulanık görme sorunuymuş galiba.Bir gözlük taktı doktor amca gözüme ve aman Allahımmm…!Her şey çok ama çok farklı gözüktü birden!Bundan sonra hep bir gözlük takacakmışım.İlk önce pek istemedim.Ama sonra fasülyemi daha rahat göreceğim için zamanla alıştım.Çok tuhaf, ben herkesin böyle gördüğünü sanıyordum oysaki.Biraz bulanık ve küçük...Oysa öyle değilmiş.Bu şekilde çok daha güzeldi her şey.Doktora gitmemiz gerektiğini ise öğretmenim aramış söylemiş anneme.Öğretmenimi çok seviyorum.İyi ki demiş anneme.Fasülyemi artık daha net görebiliyorum.En küçük değişiklikte hemen resmini çiziyorum.20- 25 gün sonra fasülyem baya büyüdü.Küçük bir yaprağı var şimdi.Çizdiğim resimlerimi öğretmenim aldı ve sırayla panoya astı.Resimlerim üzerinden arkadaşlarıma fasülyenin nasıl büyüdüğünü anlattı ve bana da anlattırdı.Bitkileri de çok seviyorum.
Bugün karne günü.Çok heyecanlıyım.Aslında notlarımı tahmin ediyorum ama.Yine de heyecanlıyım.Evet işte okul müdürümüz çıkmıştı sahneye.Önce kısa bir konuşma yaptı.Sonra “Size bir sürprizim var arkadaşlar!” dedi.”Okulumuz bilim yarışmasında 1. oldu.”Ben, Murat ve Pelin’in şaşkınlıktan dilimiz tutuldu.Müdür konuşmasına devam ediyordu.”İlk ve orta öğretim sınıfları arasında düzenlenen bilim yarışmasında okulumuz 4.sınıf öğrencileri İpek Erden- Murat Güçlü ve Pelin Şanlı gruplar arasından birincilikle ödüllendirilmiştir.Onları sahneye davet ediyorum”.Büyük bir alkış ve biz bacaklarımız titreye titreye sahneye gittik.Kısaca yaptığımız projeyi arkadaşlara anlattık.Bir miktar para ve ‘Bitkiler ve Hayvanlar’ başlıklı birer kitapla ödüllendirildik.Ayrıca takdir belgesi ve okuldan da yine teşekkür ve onur belgeleriyle ödüllendirildik.
Karnelerimizi aldık.Çok mutluyduk üçümüzde.Konuşa konuşa yine evlere gidiyorduk.Bir daha ki projemizin konusunu tartışıyorduk.
Bir öğretmen gelmişti okulumuza.Ben 5. sınıftaydım o zaman.6-7 ve 8.sınıfta dersimize girdi.O kadar iyi birisiydi ki!Çok bilgili ve mesleğine aşıktı.Bize hep farklı farklı öyküler anlatırdı.Ve hayaller kurmamızı isterdi.Her birimize tek tek ne olacağımızı sorardı ara ara.Bitkileri, hayvanları daha doğrusu bütün canlılığı çok severdi.Hayal dünyası çok genişti.Bize”İstediğiniz her şeyi olabilir ve yapabilirsiniz.Yeter ki hayalini kurmaktan ve istemekten hiç vazgeçmeyin..!” derdi.Şimdi ki başarımda ve mutluluğumda -arkadaşlarım için de aynı durum geçerli- emeği çoktur.
....Od..