Kurbanlar
Yıl 1980:
Turlarla tatillerin moda olmaya başladığı ilk yıllar...
Tesadüfe bakın ki, kek yapımı da o yıllarda moda olmaya başlıyor. Herkes birbirine öğrendiği yeni keklerin tarifini verip duruyor. Kim ne derse desin, bu tarif yarışları en çok çocukların işine yarıyor. Ellerinde çeşit çeşit keklerle diz çöküp dinliyorlar. Başlar bir sağa dönüyor, bir sola.
Fırından yeni pişmiş kekler yetişiyor.
-Üzümlü geldii...
-Bodrum...
Git kardeşim git, kesin git. Deli olursun. Aman Allahım o ne deniz öyle. Ah, ah bayılacak gibi oluyorum
aklıma geldikçe. Bir limanı var ki görsen, Zeki Müren bile demir atmış.
-Dur Fadikçiğim bayılma. Bir dilim ye şu kekten, yeni yaptım inan. Bi taze bi taze valla. Fırın bile sıcak daha. Tarifini Emineden aldım ama onun kekinden bile güzel oldu.
Ya Fadik, bak aklıma ne geldi. Bu yaz biz de mi Bodrum’a gitsek diyorum. Hem Zeki Mürenle de tokalaşırız he. Şöyle çoluk çocuk... Yanımıza kek falan yaparız yolda yemek için. Ne dersin ? Satılmış abi ne der bu işe ?
-Satılmış bu yıl çok çalıştı garibim, yoruldu. Bişi demez gelir valla. Ya Ekrem abi, o ne der ?
-Ben Ekrem’i kandırırım. İki çikolatalı kek yaptım mıydı iş tamamdır. Yeter ki sen kalacağımız iyi bir yer bul, şöyle deniz kenarında, yemekleri mükemmel, çocuklar için oyun parkları olan güzel bir yer olsun.
-Ondan kolay ne var Emineciğim. Artık herşey elinin altında. Şimdi tur şirketleri bizim yerimize bu işlerle uğraşıyor. Birisinden rica ederim, güzel bir yer ayarlar. Güzel elbiseler de alırız yanımıza. Ben yeni bir puantiyeli elbise aldım, kaynanam ne zaman görse gözlüğünün camı ortadan çatt diye çatlıyor. Onu da yanıma alırım.
-Sen süpersin kız. Bu iş tamamdır desene. Lütfen al bu keki, giderken enişteye götür. Ben Ekrem’e nasıl olsa hep yapıyorum. Göbeği kendisinden önce köşeyi dönüyor. Neyseki gidince Bodrum’da bol bol yüzer, değil mi ?
-Sağol canım. Eve gider gitmez bütün gazetelere bakıyorum, merak etme. Sen yeter ki iste. Hadi eyvallah.
Sende fazla valiz var mıydı Emine ?
-Aman ayol, şunun da düşündüğü şeye bak. Kız kardeşimin çeyizini yere dökerim senin için. Kaç tane istiyorsun ?
**
Bodrum Yolu:
-İyi ki de aklımıza geldi değil mi Fadik, yoksa şu anda evde oturuyorduk.
-Evet arkadaşım. Bence o kekten de yiyip yiyip karnınızı doyurmayın. Bu tip otellerin yemekleri güzel olur, sonra pişman olursunuz.
-ama çok acıktık Fadik. Bu yol bir türlü bitmek bilmiyor. Baksana çocuklarında uykusu gelmeye başladı.
-az kaldı, sadece 35 km. onu da geçince karşımıza harika bir otel çıkacak. Odaların iyisi senin olsun. Bunca yıllık arkadaşız, kıyamam sana.
-ay ay ay, bir eve gidelim var ya, hemen Zülfiye Teyzenin yaptığı kekten de yapıcam sana yeminlen. Biraz zor ama olsun. İki, üç kişinin çırpması gerekiyormuş yumurtaları kız. Yoksa kek kabarmıyormuş.
-boşver ya uğraşma.
-yok anam yapıcam.
--annee çişim geldi--
-bekle oğlum, az kaldı otelin tuvaletinde yaparsın, ne böyle şimdi çalı çırpı arasında pis pis...
**
Tur Şoförü:
-Sayın yolcularımız, buraya kadar. İyi tatiller, lütfen valizlerinizi bagajdan alınız.
-Fadik Hanım, şu bizim otel neredeydi acaba?
-Valla Ekrem abi deniz kenarında bir yerde olmalı.
-Deniz kenarında bir tane otel var, o da yeni yapılıyor. Yine de gidip bakalım.
-Bakalım abi. Şu kalabalığa baksanıza, herkesin elinde bavul aynı otele gidiyor.
-Fadik, sen bu oteli nereden bulmuştun ?
-Gazeteden Satılmış.
-Ne yazıyordu ?
-Bodrum’da Tatil. Otelimiz deniz kenarında gayet lüks olmakla beraber, sizi balıklar ağırlayacaktır.
-Sonra ne yaptın ?
-Aradım. Banka hesap numarası verdiler. Paramızı yatırdım.
-Aferin sana.
--anne çişim--
-beklesene oğlum, şimdi sırası mı ?
-Ne yapıcaz Ekrem?
-Benim hanım böyle klinik vakalar hazırlamayı çok sever zaten Ekrem bey. İnşaata girip, yetkili birisini bulalım. Bize en azından bir pansiyon ayarlasınlar.
-ne pansiyonu canım, biz lüks otelde kalıcaz diye bir sürü güzel kıyafetler getirdik aaa. Yapmayın efendim.
-Emine, sen gecenin bu saatinde sokakta yatmadığına dua et.
-Ya ben Zeki Mürenle falan tanışıcam diye hayal ederken, off ya. Hani limanda yıldızların altında bana şarkı söyler diye.
--anne altıma yaptım--
-Allah cezanı versin senin e mi. Bu karanlıkta nasıl kıyafet bulurum ben sana. Hangi valizde senin kıyafetlerin ne bileyim. Zaten ben kendime kıyafet almaktan, size kıyafet aldım mı onu bile bilmiyorum. Giy bakalım şunu.
--annee bu babamın pantolonu.
-Ne bekliyordun oğlum, sana puantiyeli elbisemi giydirmemi mi?
**
Devamı var.
(Gerçek bir hikâyenin kurgusudur.)
___öyküsatıcısı2012Davidoff
YORUMLAR
Bu bölümü de çok güzell, Bakalım nereye kadar gidecek bu mevsimsiz gezginler:)
Tebrikler, sevgimle...
Davidoff
Selamlarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
Seksenli yıllar deyince
bankerler geldi aklıma
ve o dönem sıkça yaşanan bu tür
soygun olayları...başlangıç itibarıyla
devamını takip konusunda merak uyandıran
bu öyküyü ikram eden kalemi gönülden kutluyorum
Davidoff
ve öylece kandırıla kandırla kurban edilen insanlarla doldu. Kandırılan insanların çoğu saklandı, adını söylemeye utandı.
ama Kandırıkçılar; bey oldu, paşa oldu.
Teşekkür ederim.
hüzünle o kadar haşır neşir olmuşuz ki bu hikaye bir dakikada ayağa kaldıran mucize ilaç gibi geldi bana.. devamını merakla bekliyorum :)
Davidoff
Peşi sıra devam ediyor, okuyabilirsiniz.
Tülin Ülker
Canım ilkini okuyayım da öyle geleyim dedim ikincisine... :)
Dur bakıym çok heyecanlı gidiyor... :)
Davidoff
(( Seçil Nimet ))
Ha haaaaaaaaaaaaaahhhhhh!
Ben de kuzuyum ki...
Kuzu kuzu otururuz işte... :)
Okutuyor yazılarınız kendisini ve sizi okurken dinleniyorum sizi. Tebrik ve sevgilerimle...
Davidoff
Teşekkür ederim.
Ah ne kadar çok bu madurlar. Ne yazık...Fakat siz tam tadında bir nükteyle gösteridiniz manzarayı. Tebessümle ve ilgiyle okudum. Bence bu öykünün en madur kişisi altına kaçıran çocuk:)) Onun çektiğini sanırım ordakilerin hiçbiri çekmemiştir.
Kutluyorum Davidof. Sevgiler.
Davidoff
Teşekkür ederim.
Hayatım boyunca öyle 5 yıldızlı bir otelde ya da herhangi bir akdeniz kıyısında tatil yapmadım ben. Eksikliğini de hiç bir zaman duymadım çünkü baba memleketimde Karadeniz' in o küçük köyünde geçirdiğim günler her şeye bedeldi.
Yaşanan ve yaşanacağı sinyalini veren aksilikleri okuyunca bu hissiyatım daha da pekişti :)
Devamını bekliyorum sevgili öykücüm.
Sevgiyle...
Davidoff
Beğenilerin için teşekkür ederim Hamuş.
:)
Davidoff
Sayfamı takiplerin beni memnun ediyor. Sağol.
45 yıllık devre arkadaşlarımız ile kamptaydık...10 gündür pc yi açamadım... ama bu gün bu güzel öyküyle kendime geldim...yeniden buluşmak çok güzel..kalemin hep yazsın ustam saygılar sevgiler
Davidoff
İçinde abartı olmayan yazı dizimi takip ettiğiniz için ayrıca teşekkür ederim.
Ayrıca geçmiş Bayramınız Kutlu Olsun. Saygıyla.
güzel bir yazıydı. Bizde Bodrumda böyle bir hayal kırıklığı yaşadık. Otyel denize sıfır dendi. Gümbette denize 600 metre uzakta çıktı. Havuzu vardı da girdik ve denize servisi vardı kendi aracımızla denize gidiyorduk. Demeek ki Bodrumda var bir şey
sevgiler
Davidoff
Beğenilerin için teşekkür ederim Sevgili Eray.