- 1483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
adı aşk...
Akşam Bursa / Yıldırım / Ulus - Mevlana mahallelerinde yaşanan olaylar herkesin malumudur. Fotoğraflarını da sayfamda paylaşarak yorumlarınızı da aldım.
İlginçtir…
Akşam sağlık ocağını taşlayıp eczaneleri yakıp bayrağı indirmeye çalışanların ertesi sabah hiçbir şey olmamış gibi sağlık ocağı önünde doktor bekleyip hizmet almaya çalışması ne ironik bir durumdur.
Bankamatiği yakıp postaneyi tahrip edenlerin ertesi sabah fatura yatırmak için aynı postanenin önünde kuyruk olması da aynı türden bir komedi.
Ama üzücü…
Nedir aradığımız bizim aramızdaki sevgi bağına ne oldu. Dün komşuyken kardeşken üç gün önce aynı kıbleye yönelip bayram yaparken bu gün ne oldu bu iki kesim birbirine düşman kesildi? Bütün evlerin camları kırıldı araçlar yakıldı…
Dünyanın tüm düzeninin onun üzerine kurulu olduğu, paylaşıldıkça değerlenen, harcandıkça çoğalan, bitmek tükenmek bilmeyen bir hazinemiz vardı bizim bizi ayakta tutuyordu. Ve
unuttuk onu…
Adı aşk adı sevgi…
Adı Aşk-ı İlahi…
Yaratılanı sevmek yaratandan ötürü…
Şimdi doğu Anadolu zulüm, kan ve gözyaşı altında inim inim inlerken mutlu muyuz ki olayları ülkenin her yanına yayma gayretindeyiz?
Derdimiz ne yahu?
Tüm semavi dinlerin gönderiliş amacı insanın mutluluğu değil mi?
Nerde kaldı yunusun;
“ Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.”
Dizeleri?
İşte her şey onunla başlıyor.
Hayat onunla anlamlanıyor, çile onunla çekilmezliğini yitiriyor,
insan onunla yaşıyor en güzel günleri, rengârenk güller onunla açıyordu işte.
Bütün sırlar o sevgi kelimesinde gizli değil mi?
Bu sebeple önce sevmeyi öğrenmeli insanlık.
Karşılık beklemeden, öylesine içten, riyasız ve hiçbir şey ummaksızın ve sadece Allah için sevmeyi.
Ama nasıl?
Tek kanatlı bir kuş gibidir insanlık ve ancak birbirini kucaklayarak uçabilir…
bir birini vurarak değil.
Neyi bölemiyoruz Allah aşkına, yada neden bölmek istiyoruz?
Bu ülke bir bu kadar insan daha olsa onlara da yeter.
”Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Hepiniz ırkları, renkleri farklı, dilleri farklı olmakla birlikte birbirinizin kardeşlerisiniz…” demiyor mu peygamberimiz?
Gönüllerimize örmeye çalıştıkları taştan duvarlar yıkıp, sevgi tohumları serpiştirilmeliyiz onun yerine.
Tahammül etmeyi, kabullenmeyi, katlanmayı, dahası birlikte yaşamanın o gizemli sırrını çözebilmeliyiz artık.
Ve inanın bunu ancak uçsuz bucaksız bir umman olan sevgiyle becerebiliriz.
Farklılıklarımız yani birimizi Kürt olması birimizin Türk olması kavga sebebi değil, güzelliktir, zenginliktir, sünnetullah’tır…
Allah böyle olmasını dilemiştir…
Ömrümüz bu kutlu davanın mücadelesini vermekle geçmeliyken dün gece önceki gece yakıp yıkıp geçirdik her yanı ve bu pervasızlığımız bir cana ve pek çok kişinin yaralanmasına sebep oldu.
Güzel Ahlakın tamamlayıcısının peygamberin izinden yürümek dururken bu neyin kavgasını yapıyoruz?
Doğrudan, iyilikten yana olmak varken, iyiliğin galip gelmesi için ömrünü bu yola feda etmek duruken. Bu kin ne diye Allah aşkına?
Yaratıldığın gibi dosdoğru ol. Ve öyle gel kardeşliğe, sevgiye, muhabbete. Demiyor mu bu memleketin aşk adamları, erenler, alimler…
Elinde keser olan her insan karşısındakine çivi gözüyle bakıyor bu ne yahu?.
Yaşama hakkı her canlının varoluş sırrıdır.
Zira yaşadığımız hayat tümüyle bize ait bir hayat değildir. Paylaşıldıkça güzelleşen, karşılıksız verdikçe artan bir değerler manzumesidir.
Etmeyin! yapmayın!
Birlikte kirlettiğimiz bu dünya büyük bir ailenin, yan i hepimizin evinin oturma salonudur.
Her birimizin eşit haklara sahip olduğu,
zahmetini birlikte çekip nimetlerinden aynı oranda istifade ettiğimiz, sorunlarımızı konuştuğumuz,
geleceğe dair planlar kurduğumuz, gülüp oynaştığımız bir mekândır yıkmayın!.
Batıda ve her yerde En güzel ahlak, sevgi, hoşgörü, kanaat, tahammül, ahde vefa denilince biz gelelim akıllara..
Aynı milletin mensuplarının birbirine bu denli düşman edilmesinin ya da düşmanmış gibi gösterilmesinin bu halklardan başka herkesin işine yaradığı da bir gerçektir.
Aralarında bu denli kültürel bağların bulunduğu bu halkların aralarına saçılan ayrılık tohumlarının çok çabuk yeşermesinin sorumlusu da ne yazık ki yine bin yılları aşan bu kültür birlikteliğinden bihaber kalmış halkların kendisidir.
Lütfen artık uyanın şiddetle kalkan elleriniz şefkatle sarılsın karşısındakine. yarın çok geç kalmış olabilirsiniz?
Ve sözlerin en güzeliyle bitiriyorum;
“Siz kendilerine apaçık deliller, ayetler geldikten sonra, parçalanıp ayrılanlar, ihtilafa düşenler gibi olmayın”. (Al-i İmran/105).
Sevgiyle kalın seven sevilen ve çok sevindiren Allaha emanet olun….
Mustafa Tilci 30/10/2012 bağlaraltı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.