- 631 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOK MUHTEŞEMDİ YAKIŞTI CUMHURİYETE LAKİN YA MAL OLDUKLARI?!!
Sürekli yazmak istediğim halde, bir türlü sıra gelmeyen konuya, Cumhuriyet kutlamaları vesilesiyle değinmek istiyorum efendim.
Evet, günün akşamındaki görsel şölenler muhteşemdi, hele de İstanbul ve Ankara’daki ses, ışık ve havai fişek gösterileri…
Mest olduk izlerken lakin nelere mal oldu, kaç can aldı hiç aklımıza geldi mi?!
Havai fişek vahametinden söz etmek istiyorum efendim. Evet, güzel bir görsel şölen, her vesile sergilendiğinde, hatta artık, mahalle aralarındaki düğünler ve doğum günü kutlamalarında bile oluşuyla, içimiz acıyarak korkarak da olsa, bu büyülü güzelliğe kapılmıyoruz desek yalan olur ama bakınız o aldığımız kısacık zevk nelere mal oluyor ve insan değer mi demekten alamıyor kendisini ve de ilave ediyor kesinlikle yasaklanmalı!..
Bu konudaki açıklamasında Akdeniz Üniversitesi öğretim üyelerinden, Prof. Dr. Hikmet Rende, bakınız ne diyor: Havai fişek türlerinin yapımında, fare zehrinde bulunan baryumun da kullanıldığı nitrat ve odun karışımıyla, yaydığı kimyasal içerikli tozların, kanserojen etkisi bulunmaktadır. Kanserojen etkisi bulunan kimyasal içerikli tozların, insan sağlığına zarar verdiğini, işitme kaybı, gürültü, hava kirliliği yaratması yanı sıra, kültürel ve tarihi eserlere zarar verdiği gibi, daha pek çok olumsuzluklar da meydana getirmektedir.
Havai fişeklerin ateşlenmesi ile, patlamadan dolayı travmalar oluşabilmektedir. Yarattıkları 150 desibel ölçülerinde ki çok yüksek olan bu değerlere insan kulağı, kısa bir süre içinde uyum sağlayamaz. Bu ani ve yüksek seviyedeki patlamalardan dolayı işitme organlarında hasar oluşabildiği, kulak zarının yırtılması, çocuklarda kalıcı işitme hasarları, hassas çocuklarda da, kulağın içinde patlama travması yaratarak zararlar verdiği görülmüştür!
Havai fişeklerden oluşan ince tozlar diğer tozlara benzemez. Bu tozların etkisi yeterince bilinmemekle birlikte, solunum yoluyla alınması durumunda, astım veya bronşite neden olabilmektedir. Havai fişeklerin yapımında kullanılan paketleme malzemesinin, kartuş, sap ve diğer plastik malzemelerin çevreyi kirlettiği, ozon değerlerini artıracağı, dikkatsizlik, tedbirsizlik ve kurallara göre yapılmadığında, ciddi kazalara yol açacağı aşikârdır. Patlamalardan dolayı göz, el ve vücudun diğer kesimlerinde yanma, kırılma, kopma gibi hasarların oluşabileceği, ayrıca bebek, küçük çocuk ve yaşlılara zarar verdiği bilinmektedir.
Üstelik bazı hayvanların üreme ve yaşama sistemlerinde, bu ışık kirliliğinin etkilerinin bilindiği, bu sebeplerden dolayı havai fişeklerin Avrupa’da olduğu gibi sadece yılbaşı gecesinde atılmasının serbest olması doğru olacaktır. (Bence mal oluşlarından dolayı hiçbir zaman serbest olmamalıdır) Bu da belli kurallar içinde olmalıdır, hastanelere, okullara, huzurevlerine, tarihi eserlere belli mesafelerde olması gerekmektedir!
Yine, Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Ali Erdoğan ise: Havai fişeklerin insana ve çevreye olan zararları yanı sıra, yüksek ses ve basınç nedeniyle geçici işitme kaybına neden oluyor. Oluşan göğü kaplayan ışık halesi, görme problemlerine neden olabiliyor. Özellikle kuşları etkileyen havai fişekler, kaymakamlık ve belediyelere şikâyet gelirse durduruluyor şeklinde açıklama yapmıştır.
Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi prof. Dr. Levent Turan da
“Kuşların ölümleri nadir görülse de kuşları sakat bırakma olasılığı çok yüksek. Özellikle İstanbul’da geç saatlere kadar süren havai fişek gösterileri kuşları olumsuz etkiliyor. Aşağıdan hızlı bir şekilde gelen fişekleri kuşların fark edebilmesi çok zor bir durum. Kuluçkadaki kuşlar sesten korkarak yavrularını bırakarak kaçıyorlar.” Şeklinde açıklamıştır tehlikenin diğer bir boyutunu.
Biyoçeşitlilik Uzmanı Mustafa Durmuş “Caretta carettalar kuluçka döneminde denize doğru yürümek için kendilerini ay ışığına göre ayarlar. Havai fişeklerin ortaya çıkardığı ışık aşırı güçlü, kaplumbağaları yanıltabiliyor. Kuşlarda da aynı sorun geçerli. Fişeklerin ışıklarından dolayı göç sırasında yönlerini şaşırıp ters yöne doğru uçabiliyor. Havai fişek senelerdir tuhaf bir eğlence, sona ermesi gerekiyor.” diye tespitlerini belirtmiştir.
Bu ve daha pek çok tespit ve açıklamadan da anlaşıldığı gibi, en ufağına kadar, her tür kutlamanın vazgeçilmezi haline gelen havai fişek gösterileri, doğal hayatı tehdit etmektedir.
Kedi ve köpeklerin korku ve dehşet hissiyle hareket edip bağırdıkları, bebek ve küçük çocukların, yaşlı, hasta ve uykuda olanların, yine korku ve dehşetle uyanıp bir müddet kendilerine gelemedikleri de bilinmektedir ki bu durum da gerek insanlara, gerekse hayvanlara psikolojik zararlar da verebilmektedir.
Patlama esnasında bütün kuşların bulundukları yerlerden telaşla uçuştuklarına, köpeklerin dehşetle havladıklarına, kedilerin ürküntüyle, saklanacak yer aradıklarına pek çoğunuz şahit olmuşsunuzdur. Küçük çocuğunuz varsa, korkuyla ve acı bir feryatla nasıl ağlayarak uyandığına da. Siz bile korkmuşsunuzdur, uykuda ya da evinizde herhangi bir işe dalmışken kulağınıza gelen sesle, silah ya da bomba endişesiyle!
İstanbul’da yaşayanların ve kendilerine getirilebilenlerinin sayısal çokluğuna şahitlikle, veterinerlerin tespiti de, bu patlamalar esnasında martıların ışığa doğru uçtukları ve yandıkları, yaralanıp sakatlandıkları ya da yanarak öldükleri şeklinde. Gece de uçtuklarından, en çok zararı da martılar görmekte. Güvercinlerin kalbinin durduğu da tespitler arasında!
Sormadan edemiyor insan yazımın girişinde de belirttiğim gibi, “O görsel şölenin verdiği üç kuruşluk zevke değer mi tüm bunlar?!!”
Diyeceksiniz ki “Ne olacak, 40 yılda bir koca İstanbul’da, birkaç düğünde hava fişek patlatılacak da?” Koca İstanbul, adı üzerinde, düğün mü biter, pek çok vesileyle kutlama mı? Bir de işin gösteriş yarışı oluşu var! Bir sarayda bitiyor, diğerinde başlıyor, bir yalıda bitiyor, öbür yalıda başlıyor. Restoranlar, gece kulüpleri, mahalle düğünleri…
Belki şahıs başına düşen sürenin az oluşuyla da önemsemeyeceksiniz ama her gece en az10-15 ayrı düğün olduğunu düşününüz, bir o kadar da diğer mekânlardaki gösteriler… Her mekânda 10-15 dakika sürse, toplamdaki süreyi varın siz hesap edin.
Hayvanları Koruma Kanunu içinde yer alması gerekir bence bu konu. Bu konuda bir düzenleme yapılabilir. Ayrıca hayvan hakları ihlalinden öte, ses ve gürültü kirliliğine neden oluşuyla ceza kesilebilir. Ama bu da çözüm değil; ekonomik geliri yüksek insanlar, cezasını ödeyip yine de yapabilir o gösteriyi. Ceza, beş tane havai fişek parası ancak, oysa adam, 50 belki de, 100 tane patlatacak…
Bilinç ve duyarlılık önemli bu konuda, saygı önemli, bu bilinç ve duyarlılığı oluşturmak önemli öncelikle de. Sürekli haber yapacaksınız ki böyle bir bilinç ve duyarlılık oluşabilsin.
Bu gerçeklerden kaç kişi haberdardır ki ya da haberdar olanların kaçının aklına geliyordur o esnada kimlere ve nelere ne zarar verdikleri?!
Bu gerçekleri duyurmak, bu bilinci ve duyarlılığı oluşturmak için medyanın farkındalık oluşturma çalışmalarına büyük ihtiyaç bulunmaktadır.
Gerçi, 5199 No’lu Hayvanları Koruma Kanunu’nun 20’nci maddesinde “Hayvanların korunması ve refahı amacıyla; yaygın ve örgün eğitime yönelik programların yapılması, radyo ve televizyon programlarında bu konuya yer verilmesi esastır. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile özel televizyon kanallarına ait televizyon programlarında ayda en az iki saat, özel radyo kanallarının programlarında ise ayda en az yarım saat eğitici yayınların yapılması zorunludur. Bu yayınların % 20’sinin izlenme ve dinlenme oranı en yüksek saatlerde yapılması esastır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu görev alanına giren hususlarda bu maddenin takibi ile yükümlüdür.” İbaresi bulunmakta ama bu hiçbir yayın kuruluşunca da uygulanmamaktadır!
Peki ne oluyor uygulamıyorlar da bu kanunun söz konusu maddesini?
Hiçbir şey olmuyor efendim şikayet eden olmadıkça, olduğunda da, pek tabii ki aynı düğün sahipleri gibi, kendileri için cüzi olan cezayı ödemeyi tercih ediyorlar!..
Yani her zaman, her olayda olduğu gibi, parayı veren düdüğü çalıyor!
İnsanlar zarar görüyormuş, hayvanlar ölüyor, doğa etkileniyormuş kimin umurunda?!!
p.r.alkan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.