- 1404 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Adı Konmamış Mektuplar 3
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir fotoğraf karesine takılıyor gözlerim… Ve duygularım, alıp götürüyor uzaklara beni…
Bir dağ evi burası… Saklı kent… İthaka… Hayallerimizin adası… Büyülü dağım… Yârim, yoldaşım…
Karlar örtmüş şehrimin üzerini… Göl, beyaza çalmış… Sayısız renkler karışmış birbirine… Ve iki yavru martı gizlenmiş kareye…
İki kişilik ev, bir kent olabilir mi sizce… Neden olmasın ki… Kentlerde, tek başına yaşamıyor mu insanlar… Yalnızlar diyarına dönmemiş mi şehirler sanki… Dönmüş işte…
Karede bir insan, görünmüyor gözleri… Geceden kalmış yaşlı duygular saklı içinde… Bir çocuk düşeyazıyor yüksekten… Girmek istiyor fotoğraf karesine O’ da… Giriyor mu, girmiyor mu belli değil… Siluetler karışıyor birbirine… Yoksa yer mi değiştiriyor görüntüler… Yüzler karışıyor, gözler karışıyor sanki… Keşkeler dökülüyor içimde…
Sadece ikimizin olduğu bir dünyaydı hayalim... Küçücük bir yer, yavru bir ev, denizi olan... İkimizi ait bir bahçe... Ne zaman gözlerimi kapasam, hep bir patika yol… Sakalları uzamış, koltuğunun altında bir kitap ve gülümseyen gözlerinle yürüyen sen... Bana doğru... Her zaman konuşmuyoruz... Bahçede oturuyoruz, öylece... Sevdiğimiz tüm kokular var... Kitap okuyorsun bana, bense sığınmışım göğsüne, huzuru, sevgiyi, güveni yudumluyorum her nefeste...
Balık tutuyoruz birlikte... Gözlerimde senin o halin... Sakarlıklarımı örtbas etme hallerin...
Her gece, aşkınla, teninle yeniden doğan ben... Sadece biz...
Yokluk ve yoksunluk iç içe giriyor…
Fotoğrafın büyülü kollarına bırakıyorum kendimi…
Kıpırdamak istiyor göz bebeklerim… Bilmediğim duygulardan mahkûm olmuş gibiyim… Bir suçlu gibi kapatmak istiyorum gözlerimi… Hangi göz kapanır… Hangi göz seçer mahkûmiyeti bilmem…
Mevsim bitişleri… Güz mevsimi kışa dönüyor… Ve her mevsim bitişinde… İçimde kekremsi duygular kalıyor geride… Herkesi, her şeyi bırakıp gitme isteği içimde…
Seninle konuşmadığım günlerde bile… Gitmedim ki hiç… Gidemedim... Senin sıcaklığın, nefesin, göğsün benim güvenli yerim, dünyam ki… Nasıl, nereye gidebilirim ben... Mümkün mü… Sende bunu hiç unutma... Olur mu…
Kulaklarımda Yasmin Levy. Yüreğimde, tenimde sen... Kim bölebilir ki bizi... Çok özledim aşkım seni...
Sen yıllardır aradığımsın… Yağmurumsun ıslandığım… Ve sayısız defa arındığım ıslaklığında… Yazamıyorum sana… Duygularımı anlatmaya yetmiyor sözcükler… Yarım kalıyor her şey böylece… Korkum bundan biliyor musun… Eksik kalmasın hiçbir şey istiyorum… Seninle mevsimleri bir başka sever oldum inan… Geç kalmışım sana… Ve gitme diyen buğulu bir ses içimde…
Sararır mı yine yapraklar… Her yer dolar mı onlarla, ayaklarımı içine alacak kadar… Başlar mı yine yağmurlarım… Yüreğim korkmadan yeniden uzanır
mı sevgilinin yüreğine… Isınır mı parmaklarım yeniden harflere dokunurken sizce…
Bana bakan gözlerini, ellerimi kaçamak tutan ellerinin sıcaklığını da getirdim benimle... Üşümesin yüreğim yokluğunda diye...
Yalnızlık… Ve gitmeler…
Yalnızlık hissi, yalnız olmaktan daha zor geliyor… Dünyanın gerçekleri oturuyor içime… Fotoğrafta çocuk gözlerim beliriyor bir an… Sesleniyor… Git… Ve gitme’ler içimde…
Benim soluklanacağım bir yürek yok ki senin yüreğinden başka… Nereye gidebilirim ki ben… Kızıl damlalar, izler bırakıyor fotoğraftaki beyazlıklar üstüne… Yürüyorum… Gidiyorum kaçarcasına… İzler kalıyor geride işte…
Sen göndermedikçe gidemem ki ben… Nereye gideyim... Sana varmak için bunca yıl ve yol kat ettikten sonra...
Seviyorum, hadi izin ver ‘’Umut’’ lütfen derkenki sesinin buğusunu... Ondandır izin vermemelerim... Daha çok duymak için sesini... Beni arzuladığını... Hiç unutma olur mu içimin sana olan susuzluğunu… Hem;
sararım ki seni ben, her şeyimle… Yeter ki yanımda ol işte…
Hayatın amacı ne… Bir gün öleceksek eğer… Ne diye korkar ki insan… Yaşlandıkça ne çok hesap eder olmuşuz akıp giden zamanı… Varsın yaşam ölümün kapısına yaklaşmış olsun… Ne çıkar… Ve varsa bir irade içimizde… Her mevsim gidebilmeli insan… Git sesi… Yüksekçe duyuluyor içimde… Gitmek; sana varmaktır işte…
Özledim... Kocaman özledim... Öyle özledim ki canım acıyor... Söyleyemiyorum bile senden dolayı... Özlemekten yüreğim sıkışınca, işte o zaman sana çok kızıyorum... Bunu elimden aldığın için... Ben senin gözlerinden başka bir yerde olmak istemiyorum ki… Beni ancak kendinden sakın sen... İki dakikanı ayırmayarak, üzerini örttüğüm ne varsa çırılçıplak bırakıp, içime sığmayan özlemimi anlatmamın önüne set çektiğin için kızıyorum işte...
Bilirim üzmezsin beni... Ben de seni... Ama yorulunca söyle hemen olur mu sevgilim... Kıyamam sana... Sen ne söylersen söyle...
Son gelişimde yavru göle bakmaya gittim… Yola çıkmadan… Yavru göle yağmur yağarken, kabanını omuzlarıma bırakmıştın… Gözlerimi kapatıp kollarımla sımsıkı sarıldım kendime… Sıcaklığını, kokunu toplayayım, bana yoldaşlık etsinler diye…
Biliyor musun kimse bana öyle demedi şimdiye kadar... O söz ikimizde saklı kalacak… Yazamam buralara… Sen söyleyince, çok inandım... İnanılmaz, muhteşem bir duygu bu... Dünya bana karşı bile olsa sadece o söz, sen söylediğin için beni hep korurdu... Öyle inandım… Ne kadar anlatırsam anlatayım, yine de beceremem benim için anlamını… Belki de yazamamam bundan…
İki göz yerlerde…
Fotoğraf karesi yine buğulaştı…
Kar mı yağıyor ne…
Kıpırdamak istiyor göz bebeklerim… Bilmediğim duygulardan mahkûm olmuş gibiyim… Bir suçlu gibi kapatmak istiyorum gözlerimi… Hangi göz kapanır… Hangi göz seçer mahkûmiyeti bilmem…
Sizce…