- 784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Neredeydin sen”
“
Sahip olduğu nice değerli şeyleri yitirince anlıyor insanoğlu. Elindeyken varlığına alışmıştır, hiç gitmeyecek gibidir, hiç kaybetmeyecek gibi sanır üzerine titremez, kıymet vermez. Ne zaman ki onu yitirir, kaybı çok önemli olur, o zaman kıymetini değerini anlar.
Hayatımızdaki sevgili insanların değerini onları kaybedince anlarız da yaşarlarken onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemeye çekiniriz. Anne babamızın kıymetini, aslında bizim için ne kadar kıymetli olduklarını onlar öldükten sonra anlarız da yaşarlarken yanlarında olmaktan imtina ederiz. Sevdiğimiz insanın kıymetini onu kaybettikten ya da ayrıldıktan sonra anlarız da birlikteyken sık sık sevgi sözcükleri üretmeyiz. Arkadaşlarımızın dostlarımızın kıymetini, onları kaybettikten, arkadaşlık dostluk bittikten sonra anlarız da zamanında bu dostluğun bozulmaması için gayret göstermeyiz. Sağlığımız bozulduktan sonra değerini, hasta olunca ya da hastaneye düşünce anlarız da sağlıklıyken tedbirini almayız. İşimizin değerini işsiz kalınca anlarız ama içindeyken beğenmez daha iyi iş imkânları peşinde hayaller kurarız.
Neden, onları kaybetmemek için yeterli özeni zamanında göstermeyiz? Neden iş işten geçtikten sonra hep pişmanlıklar yaşarız?
Neden sevginin değeri sevgisiz kalınca anlaşılır, değerini anlamak için neden önce sıkı bir üzülmek gerekir?
Elbirliği ile yok etmeye çalıştığımız bu dünyanın değerini doğa elimizden tamamen gidince mi anlayacağız? Ne zaman doğaya kıymet vereceğiz?
Savaşlarla yerle bir ettiğimiz dünyada barış elimizden gidince mi değeri anlaşılacak?
Var iken hissettiğimiz bir dosta sarılışın değeri neden o gidince hep tenimizde kalır? Ona sahipken empatisini kuramadığımız düşünceler o gidince neden hep beynimizde kalır da yitirildikten veya örselendikten sonra anıları kazıdıkça değeri artar?
Elimizdekilerin ve sahip olduklarımızın kıymetini onlar elimizdeyken bir türlü anlamayız da sanki bunlar bizim elimizde sonsuz olarak kalacaklar, hiçbir zaman kaybolmayacaklar, bitmeyecekler ve gitmeyecekler gibi düşünürüz.
Neden, onların da bir gün olup elimizden çıkabileceklerini hiç düşünmeyiz?
Neden, elimizde iken ne kadar kıymetli olduklarının hesabını hiç yapmayız?
Neden, elimizdekilerin kıymetini bilmek varken, elimizde iken farkına varmadığımız, kıymetini bilemediğimiz nice özel şahsiyet ölünce kıymeti artıverir?
Sahip olduklarımızın kıymetini anlamak için illa onların elimizden çıkması ve onları kaybetmemiz mi gerekir?
Hep böyle olmuştur. Yaşarken isminden bahsedilmeyen, anılmayan, konuşulmayan, merak edilmeyen nice sanatçı ölümünden sonra ne kadar değerli olduğu yazılır durur. Her yerde onun parçaları çalınır, sosyal medyada şarkıları paylaşılır. Baş sağlığı dilekleri havada uçuşur. Türkü lafından nefret eden insanlar birdenbire türkü sever olurlar da bir iki bildiği türküsünü mırıldanırlar.
Neden varlığın kıymetini anlamak için yokluğu tatmak gerekir?
Büyük usta Neşet Ertaş’ın deyişiyle sormak lazım o zaman. “Neredeydin sen”
Sebahat Rasimoğlu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.