- 557 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KALE ÖNCESİ
KALE ÖNCESİ
Surların üstündeki okçu başı kaldırdığında ellini, tüm yaylar dünden gerilmişti okçuların ellerinde.Parmak uçlarında kartal tüylerini tutanların gözleri, dolgun ayın aydınlığında alabildiğince soğuk duruyordu.Ve gece alabildiğine sessiz ve bir o kadar donuktu, çünkü birazdan içine çekeceği ölümlülerin ön hazırlığındaydı.
Kolları titreyen okçuların şakalarından akan soğuk teri rüzgar kurutmaya çalışıyordu surların tepesinde. Ölüm yağacaktı birazdan, bulutsuz gök yüzündeki ay ışığının altında gezinen siperlere sığınmışların üzerine.
Toprak yarılıp yatak olacaktı,ıslanırken, surların gerisinde kurulmuş çadırların içindeki kadınların gözleri. Küçük bir kız çocuğu emeklerken görecekti, gökten yağan okların ucundaki alevleri ve yerlere dökülen kırmızıyı.
Ölüm kokacaktı birazdan, tenlerin üzerinden yükselirken ruhlar, eski savaşçıların kutsal tapınaklarına sığınacaktı.Yeniden savaş arenalarına dönüp, emekleyerek çadırından sızan küçük kız çocuğunu kurtarmak için.Ama olmadı.
Her düşen ok yerdeki savaşçıları ruhlarıyla birlikte kahverengi toprağa çiviledi.Ay kızıldı yerde bir o kadar ona benziyordu.
Yerde kızıla boyanmış zırhlı insanlar alev rengini almış bir şekilde açık gözlerle kızıla dönmüş ayın tapınağına çıkmak için patikalar arıyorlardı.Hepsinin gözü bir tek noktaya sabitlenmişti.Emekleyen o kız çocuğu hariç.
Sütü dünden kesilmiş annesinin ölü cesedindeki diri göğsünü arar gibi tüm cesetlerin arasında gezindi babasını bulmak için.Sırtında surlardan atılmış iki kartal tüyüyle gezdi tüm arenanın hayattaki cehennemini.
Kızıla dönmüş ayı kara bir bulut örttüğünde hava alabildiğine karardı.Ortalığı tek aydınlatan ölülerin üzerindeki yanan okların kısık IŞIĞIydı.Bir kaç aç kuzgun ölümün nefesini koklayarak çoktan cesetlerden parçalar almaya başlamıştı.
En uzaktaki kuzgun yemeğinin kafasından çıakardığı bir beyaz yuvarlağı ağzında yuvarlayıp durmaya çalışırken, diğeri ok saplanmış yerden taze kan içip susuzluğunu gidermeye çalışıyordu.Kuzgunlar durgun bakışlarla yer yer birbirini izlerken,yerde hareketli olan tek şey çadırdan kaçmış küçük kızdı.
Kuzgunları sevmek için emekleyerek onlara doğru süründükçe ilk başlarda kanatlandı kısa süreliğine kuzgunlar.
Sonunda siyah kanatlılar, onun zararsız olduğunu anlamaya başladığında, ona da bu yemekten bir pay vermeye karar vermişlerdi.Onlar bu kararı vereceği sırada küçük kız toprağın çukuruna birikmiş kanları içmeye başlamıştı.
Her yer zifiri karanlıktı,kuzgunların en sevdiği renk bulutlar sayesinde boyanmıştı.Süt bile bu karartıda aynı renkti geceyle eşdeğer.Küçük dudağından sızan kırmızılık küçük kızın dudağına biraz daha açık bir renk katmıştı.
Tüm cesetlerin arasında bir inilti yankılandı, sadece yerdeki cesetlerin kulaklarının duyacağı şiddetteydi.İlk şimşek çaktığındaki o ilk IŞIKta yerde sürünen adam, emekleyen kız çocuğuna kadar yaklaştı.
Son nefesini ikinci çakacak olan şimşeğe bırakmadan önce elindeki işlemeli kılıca kanını sürüp,ona verirdi işlemeli kılıcı ama önce dokundu küçük kızın minik ellerine…Derin bir fısıltı yayıldı sadece kuzgunlar duydu.
Bir de o küçük kız.Ve o ses yıllarca yankılandı savaş arenalarında tüm kılıç seslerini bastırmak için…Kız tüm gücüyle avuçlarıyla kapatıp kulağını, yumsa da gözlerini yankılandı beyninin içinde o ses…
“KAZANDIRAAAAAAAAA!!!”
Ve kuzgunlar hiç yalnız bırakmadılar yaşatmak için Kazandıra’ yı…….
"klavye yordu yine valla...
haa unutmadan bu arada CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN TÜM ULUSUMUZA..."
YORUMLAR
DİLEK YILDIZI
kutlu olsun ulusumuzun en büyük bayramı....