- 618 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Durgunluk Dönemi
İnsanın arayış serüveni gel git ve zik zaklar üzerine kuruludur. İnsanın her dönem kendini keşif etme karşısındaki şaşkınlığı ve varlığa karşı artan hayranlığı karşısında biraz insanı daha var oluşuna yaklaşıtırır. Ama var oluş yolculuğu acıların toplandığı bölge de olsa, insanı yığınlardan ayıran yegane farklılıktır. Bu farklılık hayata tutunma adına insana bir kimlik kazandırır. İşte bu yazıda Kimlik oluşturma sürecinde yaşanan durgunluk dönemine değinmek istiyorum.
İnsan psikolojisi gereği hayatının hep tek düze olmasını yani hep iyi ve olumlu geçmesi hayali ve beklentisi içine girer. İnsan genelde mutsuzluğu, stresi, bulanımı, sıkıntıları ve sorunları kendine yakıştıramaz. Özellikle bunların karşısında yaşadığı yetersizlik insanın acınacak halini oluşuturur. Halbuki hayatın iki yönünü görmesi gereken insan, nedense
hayata tek yönlü bakmayı alışkanlık haline getirir.
Arayış, insan doğasının parçasıdır. Dolaysıyla insan kendini bu serüvenden soyutlayamaz. Öyleyse bu yoldaki koşuşturmasında yaşananları zihninde ve kalbine iyi not etmelidir ki ilerleyen yolculuk esnasında öğrendikleri kendisine ışık olsun. Bunun adı tecrübe denilse de insan geride bıraktıklarını çabuk unuttuğundan, yaşananlara sürekli sil baştan bir tutumla yaklaşmakta. Peki arayışını bırakmak istemeyenlerin içinde çırpındıkları kazanda çıkmanın yolu yok mudur? Arayışını sonlandırmasını istemeyenler bilmeli ki içinde çırpındıkları kaynayan kazandan çıkmanın bir yolu yok. Aksine kazan giderek ısınır ve arayışı çekilmez hale getirir.
Hayata ve insana dair okumaları merkeze alan arayışçı, sürekli yorgunluklarla ve isteksizlerle karşılaşır. İnsanlar ve yürek, arayışçıyı yorar. Yolundan dönmesi için baskı oluştururlar. İşte anlatmaya çalıştığımız kilit nokta bu yorgunlukla gelen durgunluk dönemin normal olduğu ve abartılmaması gerektiğidir.
Durgunluk dönemi bir muhasebe yani hesap görme dönemidir. İlk önce zihne ve kalbe dolaşan bilgi ve duyguların ayıklanması için zemin hazırlanmasıdır. İkincisi yorulan kalbin kendi sesini dinlenmesine zemin hazırlanmasıdır. Üçüncü enerji depolanmasıyla, hareket dinemiklerinin yenilenmesidir. Durgunluk dönemi ilerleyen yolculuk için gerekli bir dönemdir. Ve bu dönemin iyi değerlendirilmesi gereklidir.
Gelin görün ki bu durgunluk dönemi genelde arayışçı ve çevresi için yanlış yorumlanır. Bu yanlış yorumlardan dolayı durgunluk dönemi çoğu defa kayıpların yaşandığı dönem haline de gelir. Bu dönemi yanlış değerlendirilmesinin altında bir bireyin kendini çaresiz ve yetersiz hissetmesiyle doğru yerde durup duramadığını görememesi, ikincisi çevrenin arayışçıya yüklediği misyondan dolayı yapılan acımasız eleştiri ve ön yargılardır.
Bir arayışçı bazen dinlenmeye ihtiyaç duyabilir. Herkesin bunu normal bir durum olduğunu bilmesi gerekir. Evet arayışçı, yığınlara nazaran farklı ve güçlüdür. Etrafını kuşatan ve rehber konumundadır. Ancak bir insanın güçlü olması demek onun insani özelliklere sahip olmadığı anlamına gelmez. O en az sizin kadar insani özelliklere sahiptir. Onun sizden güçlü olması demek, onunda sorunlara yaşamayacağı, bazen kabuğuna çekilmeyeceği anlamına gelmez. Durgunluk dönemine giren arayışçının kendisiye hesaplaşıp, o durumdan çıkana kadar ona anlayışla yaklaşılmalıdır. Görenen o ki bunu kimse görmek istemez. Her zaman karşılarında aynı insanı görmek isterler. Sanki kendileri her türlü ruh halini veya dengesizliği yaşabilir ama arayışçı bunu yaşayamaz.
Hayır, herkesin hata ve yanlış yapma hakkı saklı tutulduğu kadar, arayışçının da durgunluk hakkı saklı tutulmalıdır. Bu hakkı herkes anlamasa da arayışçı böyle bir durumda kulağını tıkamalı, kendi iç dünyasına dalmalı, dışarının ne düşündüğünü, ne söylediği üzerinde durmamalıdır. Çünkü dış dünyanın baskısı, durgunluk dönemin verimliliğini azaltabilir.
Durgunluk yenilenme yani kuluçka dönemidir. Bu özel döneme kimsenin karışmaya hakkı olmadığı gibi arayışçının bunu izah etme, açıklama getirme hakkıda olmamalıdır. Zaten bu özel dönemi anlayacak ve anlayış göstereceklar az olsa da savaşçıların doğduğu durgunluk dönemini yine savaşçıların anlayacağını düşürsek ve savaşçıların azlığı da ortadayken, arayışçının işinin zorluğu daha iyi anlaşılacaktır.
Osman Tatlı
[email protected]
twitter.com/otatli63
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.