- 1091 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ŞEKER'CİM
Ben on yedisindeyken , o yirmi sekizindeydi. Ben ona aşıkken onun bu durumdan haberi var’mıydı bilmiyorum ama ben sersem gibiydim. Ne zaman ve nasıl olduğunu bilmeden onu çok sevdiğimi anlamıştım ama bunu ona söylemem mümkün değildi . Benden büyüktü ve en önemlisi ben ona ABİ diye hitap ediyordum . Defalarca denememe rağmen ismiyle seslenmek çok zordu tabii ki söyleyemedim , çünkü yıllarca TURHAN abi diye konuşmuş , seslenmiş sohbet etmiştik aynı mahallenin iki sakini olarak ,şimdi birdenbire yok olacak iş değildi olmadı’da zaten . Ben büyüyünce oda büyümüştü ve ben yaşlardaki diğer arkadaşlarımda ona abi diyordu. Utangaçlığım’da söylememe engeldi zaten ama onu çok seviyordum.
TURHAN mahallemizdeki şekerci dükkanının sahibinin oğluydu . Baba oğul çalışırlar akşam üstü, babası eve gider o geç bir saate kadar dükkanda dururdu. Bizde yaz akşamları mahallenin gençleri şekercinin önünde oturup ondan satın aldığımız , yada onun ısmarladığı dondurmalarımızı ve akide şekerlerimizi yer uzun uzun sohbet ederdik. . TURHAN çok komik ,sıcak kanlı ve samimi ama asla laubali biri değildi . Evimiz giriş katındaydı hafta sonları gündüz saatlerinde televizyonda maç yayınları olur oda cama gelip seyrederdi , onun dükkanı ile bizim ev yan yana olduğu için camdan televizyon seyreder diğer yandan’da dükkana gelen müşterilerle ilgilenir bir cama bir dükkana seğirtip dururdu, canım annemde kızının aşık olduğunu bilmeden çay yada kahve ikram ederdi sevgili komşusuna. Şekerini bol koy kahvenin anne damadının ağzı tatlansın diye içimden geçirirdim onunla evlenecekmişim gibi . Ben zaten her akşam başım yastığa düşmeden evlenirdim onunla ve rüyamda devam ederdi siyah damatlık giymiş hali. M ahallemizdeki tüm dostlarımız davetli ve sorardı nikah memuru sen Firuzan Turhan abinle evlenmeyi abi abi .... sonra biri dürtmüşçesine uyanırdım ve o günün sabahında ona adıyla seslenmeye yemin ederdim. Bana Firuzan dediğinde efendim TURHAN diyecektim , ne var ki söylemekte ama olmadı işte olmuyor bir türlü olamıyordu .
Artık daha bir özenli , daha farklı giyiniyor süsleniyordum . Annem beni bir şey almaya oraya yolladığında hemende gelmiyordum sohbeti uzatmak için sorular sorup uzun uzun cevaplar vermesini istiyordum ama annem işi bozuyor geç kalınca sesleniyordu . Sanki bir ara TURHAN bendeki farklılığı sezmiş gibi geldi bana , bakışları değişmiş bir şeyleri anlamış gibi uzun uzun bakıyordu hani gözlerime değilde gözlerimin içine içine ve gözlerimin içinde bir sorunun cevabını arar gibi. Benim onu sevdiğimi gözlerimden anlar’mıydı acaba ? anlasa ne güzel olurdu .
Bir gün nasıl cesaret ettiysem neden bu yaşına kadar evlenmediğini sordum .
Ne var ki benim yaşımda yoksa çok mu yaşlıyım dedi bana . Bende yok senin yaşındaki akrabalarımın çoğu evlen’dide o yüzden sordum dedim ama asıl anlatmak istediğim ben buradayım bak, gör fark et demekti .
Yazın geride kalması ve okulların açılmasıyla beraber uzun aralıklarla görebiliyordum onu fakat dükkana gitmek için hep bahanelerim vardı , ama dükkanda yoktu çoğu zaman . Bir gün görme umudum olmadan gittiğimde dükkana, arkası dönük bir şeyler paketliyordu içerideki müşteriye ve birden dönünce göz göze gelmiştik gülümsedi hafifçe, ve paketi müşteriye uzattığında sağ elindeki sarı halkayı gördüm . Kilitlenmiş gibi parmağındaki o sarı halkaya bakıyordum , bana kaç kere ne istediğimi sorduğunu hatırlamıyorum bile ve galiba hiç bir şey almadan çıktım yada aldım onuda bilmiyorum . Etraf silinmiş ve sanki biri beni bir boşluğa itmişti eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum daha sonrasında anneme TURHAN abi nişanlanmış biliyor’musun dediğimde " evet biliyorum teyzesinin kızıyla nişanlanmış aile arasında yaptıkları içinde biz gidemedik çok iyi bir çocuk dilerim çok mutlu olurlar vs vs annem anlatıp duruyor yaşadıklarımı bilmeden . O gece çok erken yattım, yastık ıslanana bende bitap düşene kadar sessizce ağladım . Aylar geçti üstünden belki ayrılırlar diye çok dua ettiğim olmuştur , ama evlendiler ben düğününe bile gittim sevdiğim adamın . Üzerinde simsiyah bir takım elbise ve beyaz gömleği ile ne kadar yakışıklıydı aynı rüyamdaki gibi tek farksa yanındaki gelindi . Geline bakmıyordum bile nesine bakacaktım . Tebrik etmek için sıraya girmiştik ilk ve son dokunuşumdu ve ilk kez sıkı sıkı tuttum ve az sonra son kez bırakacaktım elini . Bana en çok görmeyi arzu ettiğim şekilde bakıyordu , bir şey vardı yüz ifadesinde. Dudaklarında yarım bir tebessüm ve gözlerinde bir hüzün , sanki yıllarca oda ona olan hislerimden haberdarmış gibi hiç ayırmadan gözlerini bana bakıyordu affet der gibi , o kısacık zamanda hayal görüyorum sandım bir ellerine bir gözlerine bakakaldım kalbindeki hisleri ellerime akıyordu sanki ama çok geç değilmiydi ? her şey için ve ona orada söylemem gereken tek bir şey vardı ilk defa hiç kaçırmadan gözlerimi gözlerinden
" Dilerim çok mutlu olursun TURHAN dedim "
Şimdi bunları neden mi yazdım . Biz o mahalleden onlar dükkanı kapatmadan önce taşınmıştık . Taşınmak onu her gün görmekten daha iyidi araya mesafeler girmesi de iyi olacaktı benim için .
Eski mahalleden kalma , eski bir dostla karşılaşıp sohbete dalmıştık o gün ve onlarında birkaç sene sonra dükkanlarını kapattıklarını öğrendim ve çok üzüldüğümü söylediğimde sana dahada üzüleceğin bir haber vereyim dedi . O dükkanı işleten komik bir abi vardı ya " evet TURHAN dedim "
O var ya işte o vefat etmiş .
YORUMLAR
İşte ben platonik aşk diye buna derim ve bu yazı bir şiiri hak ediyor aslında, yazmak kime kısmet olur bilinmez:(
Güzel kalemini tebrik ederim, bayramın mübarek olsun.
sevgimle.
FİRUZAN1610
Gençlik cesaretsizliği , utangaçlık , yada aptallık ne denir bu duruma bilemiyorum ama ben hep pişman oldum söyleyemediklerime
Mekanı cennetir İnşallah.