- 32448 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
OZAN ERHAN ÇERKEZOĞLU NERELİDİR, KİMDİR? DEDELERİ-HAYATI-SANATI-FİKİRLERİ ve ESERLERİ
OZAN ERHAN ÇERKEZOĞLU
NERELİDİR, KİMDİR?
DEDELERİ-HAYATI-SANATI-FİKİRLERİ VE ESERLERİ
Ozan Erhan ÇERKEZOĞLU Kafkasya kökenlidir.
Ozan Erhan’ın dedelerinden Mustafa 7 yaşında iken annesi ile birlikte Kafkasya’dan sürgün ile gelip Sivas-Yıldızeli-Halkaçayır köyüne yerleşmiştir. Sivas’ta büyüyüp okumuş ve astsubay olmuştur. Emekli olduktan sonra Erzurum’a yerleşmiştir.
Ozanın kendi diliyle:
Dedelerim Kuzey Kafkasya’dan (Karaçay-Çerkes) Sivas-Yıldızeli-Halkaçayır köyüne yerleşmiş büyük dedem Binbaşı Osman’ın vefatından sonra oğlu Astsubay Mustafa dedem Erzurum’da ikamet etmiştir.
Nenem ise (Babamın Annesi) yine Kafkasya (Azerbaycan) kökenli Karapapak Türklerinden Meva Narin Hanım’dır. Kars-Arpaçay-Kümbet nüfusundandır. Onun annesi ise Çıldırlı’dır.
Dün her karış toprağı Türk yurdu olan Kafkasya’nın bugünkü sınırlarına bakıp orayı Türk’ten ayrı görenler ya gaflet ya cehalet ya da ihanet sahipleridir! Kuzeyi ile Güneyi ile Kafkasya Türk yurdudur! ...
Ozan Erhan 17 Ağustos 1979 Erzurum (Merkez) doğumludur.
Ozan Erhan, 18 yaşında Erzurum’dan ayrılmış,Türkiye’nin birçok ilinde yaşamış, en çok İstanbul, Ankara, İzmit’te ikâmet etmiş, en son Ankara’da tanıştığı Hatay-Dörtyol nüfusuna kayıtlı Oğuzların Yüreğir boyundan Merve Hanım ile Temmuz 2019 yılında evlenmiş ve Ankara’dan ayrılıp Ege bölgesine yerleşmiştir.
Arslanbey adlı bir çocuk babasıdır.
AİLESİ VE DEDELERİ
Ozan Erhan’ın annesi Mâhigül Hanım, babası Âşık Fuat Çerkezoğlu’dur.
Dedesi (Babasının babası) AbdülAziz Efendi Tahsildar ve Din âlimidir. 1997 yılında 112 yaşında vefat etmiştir.
Ninesi (Babasının annesi) Karapapak Türklerinden Kars nüfusundan Meva Narin Hanım’dır.
1982 yılında vefat etmiştir.
Ninesinin ve Dedesi AbdulAziz’in kabri Erzurum-Merkez Asri mezarlığında,
AbdülAziz’in babası Astsubay Mustafa’nın kabri Erzurum/Narman/Toygarlı köyünde,
Astsubay Mustafa’nın babası Binbaşı Osman’ın kabri Sivas-Yıldızeli-Halkaçayır Köyünde,
onun babası Binbaşı Selim’in kabri ise Kafkasya’dadır.
Ozan Erhan dedelerinin hayatını babadan oğula aktarılan şekliyle şöyle anlatmıştır:
“Büyük dedelerimin hepsi askerdir.
Ömürlerini Rus zulmüne karşı savaşarak geçirmişlerdir.
Binbaşı Osman dedem bir çatışma esnasında yaralı olarak esir düşmüş, ele geçirilen diğer yaralılar ile beraber Sibirya’ya götürülmüş ve 17 sene esir tutulmuştur.
Kafkaslar’da yıllarca süren savaşta erkeklerin çoğu şehit olmuş, bir kısmı esir düşmüş, köyler Ruslar tarafından yakılmış yıkılmış, yaşlıların, çocuk ve kadınların bir kısmı katledilmiş bir kısmı ise tren vagonlarına üst üste doldurularak sürgün edilmiştir.
Eşinin esaretinden habersiz, şehit olduğunu zanneden rahmetli nenem 7 yaşındaki oğlu Mustafa’yla Sivas’a yerleşmiştir.
Babasının yaşadığından habersiz olan Mustafa babasız büyümüş, devrin Sivas valisi tarafından okutulmuş ve Astsubay olarak orduda görev almıştır.
Babası Osman dedem ise esaretin 17’nci yılında diğer esirler ile birlikte boş bir alana getirilmiş, hepsi belirli aralıklarla başları dışarıda kalacak şekilde toprağa gömülmüş... Rus general esirlere bakarak; “Biraz sonra buradan sağlam çıkanı Anadolu’ya gitmesi için serbest bırakacağım” demiş ve biçerdövere benzeyen araçları vücutları toprakta kafaları dışarıda olan esirlerin üstüne sürdürmüştür. Dedem ve silah arkadaşı Ahmet Binbaşı hariç bütün esirler bu şekilde canice şehit edilmiş, araç Osman dedemin kafa derisini almış, arkadaşı Ahmet’in ise biraz daha derinden olmak üzere etini kafasından sıyırmıştır. Rus General "Yolda zaten ölürler" düşüncesi ile verdiği sözü tutan general pozuyla ikisini de serbest bırakmıştır. Osman dedem ve Ahmet Binbaşı yaralı bir şekilde Anadolu’nun yolunu tutmuşlar, uzun zaman sonra bir gece vakti bir kayanın dibinde dinlenmek için oturmuşlar. Ahmet Binbaşı Osman dedeme; “Komutan benim halim yok artık belli ki ben öleceğim iyice ağırlaştım nefesim kesiliyor. Ölmem bir şey değil de keşke Türkiye’ye girip bir ezan sesi duysaydım da sonra ölseydim...” demiş ve susmuştur. Bu konuşmasından çok kısa bir zaman sonra bu iki dost bir anda bir sesle irkilmişler.. Evet, gelen ses ezan sesidir. Türkiye’ye girmişler de haberleri yok!
İkisi de gözyaşları içinde ezanı dinlemişler. Ezan biter bitmez dedemin kadim silah arkadaşı, can yoldaşı Binbaşı Ahmet hayata gözlerini kapamış şehit olmuştur. Dedem dostunun kabrini o kayanın dibine yapmış ve acılarıyla yoluna devam etmiş, 8 yıl boyunca her yerde hanımını ve oğlunu aramış bulamamıştır. Dedeme, birde Sivas’a bak demişler.. Dedem Sivas’ı karış karış gezmiş tam umudunu yitirmişken bir bahçenin yanında bir genç görmüş ve ondan su istemiş. Genç, su vermiş, sofra sermiş ve muhabbete başlamışlar. Kendisine su veren, sofra seren bu genç 25 yıldır ayrı olduğu öz oğlu Mustafa’nın ta kendisidir. Oğluyla sarılan, ağlayan ve eşinin rahmetli olduğunu öğrenen Osman dedem hanımın ve oğlunun topraklarını terk etmemiş orada yaşamış ve orada vefat etmiştir. Oğlu Mustafa ise ilerleyen yıllarda emekli olup Erzurum’a yerleşmiştir...
HAYATI- SANATI-FİKİRLERİ
Ozan Erhan, Ozanlık ve Âşıklık geleneğini babası Âşık Fuat ÇERKEZOĞLU vesilesiyle ilkokul çağlarında girdiği âşık meclisleriyle tanımış, şiir yazmaya başlamış ve 13 yaşında bağlama çalmıştır.
Ailesi ve okuduğu kitaplar sayesinde milli hassasiyetleri gelişmiş, küçük yaşta Türkçülük ile tanışmıştır. Türk tarihini, edebiyatını, âşıklık-ozanlık geleneğini ve Türk milliyetçiliği fikrini araştırıp, okuyup öğrenmeye başlamıştır.
Dört dil bilen, emekli tahsildar ve bir âlim olan dedesi AbdülAziz’den İslam dinini ayrıntılarıyla öğrenmeye çabalamış, Kur’an-ı Kerim’i hem Arapça hem de Türkçesiyle defalarca okuyup, incelemiştir. Yanısıra tefsir, hadis, fıkıh çalışmıştır.
Yüce ALLAH’ın şairlerden bahsettiği ‘’Şuara Suresi’ni’’ aklından hiç çıkarmaması da ozanlığının temel taşlarındandır.
Şiirlerinde ‘‘OZAN ERHAN’’ mahlasını kullanmaktadır.
Ozan Erhan,
ozanlığın kutlu bir gelenek, ozanların Türk Milletinin dili olduğunu her zaman hatırlatmıştır. Ozanlığı kara kaşa kara göze şiir yazmaktan ibaret sananlarla sürekli tartışma halindedir. Yine kendi diliyle;
“Ozanlık Türk’ün en kutsal değerlerindendir. Tarihimizde hakanların ve Türk milletinin ozanlık geleneğine ve ozana verdiği önem, çok büyüktür. Ozan, Türk milleti için, toplayan, birleştiren, anlatan, uyaran, danışılan bilgedir. Yeri geldiğinde yanlışta ısrar edenlere başkaldıran lider şahsiyet, yeri geldiğinde en önlerde kılıç sallayan Alp’tir. Ozanlar geçmiş ile gelecek arasındaki en önemli köprüdür. Ozanlar yazılı ve sözlü edebiyatın ve tarihin en büyük kaynaklarındandır. Ozan, Türk tarihinde milletin hakan kadar saygı gösterdiği, zaman zaman hakanların da danıştığı ulu kişidir.”
Ozan Erhan,
Türkçe için mücadele etmekte, Türkçe’nin Türk’ün birliği, varlığı ve geleceği için önemini her zaman haykırmaktadır.
"Dilde-Fikirde-İşte" birlik ülküsü de sanatının temel taşlarındandır.
Şiirlerini sade Türkçe ve milli ölçümüz hece ölçüsü ile yazmaktadır.
Şiiri Türkçe, sevdası Türkçe, dili Türkçe, sazı Türkçedir!
Eserlerinde milli ve manevi duyguları ve kaygıları sıkça işleyerek Türklüğün varlığı ve geleceği için çabalamaktadır.
Sanatını Türk töresine ve ahlâkına aykırı olan hiçbir yerde yapmamış, Türklük düşmanlarıyla dünyevi menfaatler uğrunda hiçbir şekilde buluşmamıştır.
Ozanlara sıradan bir sanatçı veya çalgıcı gözüyle bakılmasına çok kızmaktadır.
Ayrıca eline saz alıp “Ozanım” diye çıkıp şahsi çıkarları için "Gelene ağam gidene paşam" deyip methiyeler dizen, milli değerlerden uzak, duruşsuz, ilimsiz ve manasız sanat yapanlara karşı da kaşlarını her zaman çatmaktadır.
Askeri bir aileden geldiğinden mi kendi fıtratından mı bilinmez ama şiirlerinde olduğu gibi ve hayatında da tertipten, disiplinden ve ciddiyetten yanadır. Laubaliliğe, şımarıklığa, kibire ve bencilliğe karşı sert tutumuyla tanınmaktadır.
Ozan Erhan,
Türk kültürünü, duruşunu, dilini, aile yapısını, ahlâkını kısacası Türk’ün milli ve manevi yapısını bozmayı hedefleyenlerle her alanda eserleri ve fikirleri ile mücadele etmektedir.
İnsanları ezikliğe, isyana, pısırıklığa sürükleyen, uyuşturan sanatçılar ile de mücadele içindedir.
Aşk dizisi, aşk parçası diye sunulup insanları zehirleyen, yanlış yönlendiren veya mayıştıran projelere şiirleriyle başkaldırmıştır.
Haksızlık karşısında hiçbir zaman susmayan Ozan Erhan, “Taşlama” dalının da usta temsilcilerindendir.
Makam mevki gözetmeden, haksızlık yapan kim olursa olsun sert bir dil ile eleştirmiş, bunun yanında haklıdan değil güçlüden yana olanlara karşı da savaş açmıştır.
Ozan için "Adalet" her şeyin herkesin üstündedir. Adalet sıkça işlediği konudur.
Ayrıca;
"Din tacirleri yüzyıllardır Türk’ün başındaki en büyük beladır. Din diye yutturulan başka milletlerin gelenekleri Türk’ün gelişmesi ve güçlenmesi önündeki en büyük engeldir. Din tüccarlarına ve Türklük düşmanlarına karşı silahım sazımdır ve can sağ oldukça susmayacaktır." diyen Ozan Erhan, yüzyıllardır din maskesi altında yapılan Türk düşmanlığını eserlerinde sıkça ifade etmiştir.
Yazı ve şiirlerinde doğa ve hayvan sevgisinin önemini, insan olma bilincini sık sık vurgulamaktadır.
Doğaya zarar veren, yeşili katleden, hayvanlara merhamet etmeyen insanların, insanlar için de büyük tehlike ve tehdit olduğunu savunmaktadır.
Kültür Bakanlığınca düzenlenen yarışmalarda ödülleri vardır.
2008 yılında ‘’ ZEMHERİDE SEVDİM’’ adlı bir şiir kitabı çıkarmıştır.
“HOP YAVAŞ” ve “TÜRK’ÜM BEN ” adlı 2 albüm çıkarmış ayrıca
2013 yılında “91” eserlik “BAŞKALDIRIYORUM” adlı bir mp3 albümü yaparak Türk milletine ücretsiz armağan etmiştir.
Müzik haricinde ilgi alanları Siyaset, Spor, Tarih, Edebiyat, Sosyoloji, Felsefe ve Astronomidir.
Su Ürünleri Bölümü mezunudur.
OZAN ERHAN Türk’ün, Türklüğün ozanıdır!
"Ben, ne siyasetçilerin kulu kölesi, ne de biat gelenekleriyle el etek öpmekten ağızları yalama olmuş milletlerin ve onların sevdalılarının dostuyum. Ben, yeri geldiğinde babasına dahi başkaldıran Mete Han atanın yolunda hiç kimseye boyun eğmeyen, her haksızlığa başkaldıran hakiki Türklerin ozanıyım." diyen Ozan Erhan tavrını her zaman her yerde net bir şekilde sergilemiştir.
Sözünü dudaktan, gözünü budaktan sakınmamıştır.
O yüzden Ozan Erhan Bozkurtun tezenesi, bozuk düzene isyanın adı, BAŞKALDIRININ SESİDİR!
. YBY