- 1836 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ZAMANDA YOLCULUK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kemal ile dedesi çok iyi anlaşıyorlardı. Kemal dedesinin adını taşıyordu. Dedesi biz Atatürk’ün torunlarıyız. Hepimiz birer Mustafa Kemal’iz. Onun ismini taşıyanlar onun izinden yürümeli ona layık olacak şekilde davranmalı derdi her zaman. Kemal dedesi ile gurur duyuyordu.
Kemal’in dedesi mucitti. Yani bilim adamı idi. Birçok buluş yapmıştı. Şu sıralar bir zaman makinesi üzerinde çalışıyordu. Aslında pek çok kişi bunun üzerinde çalışıyordu. Ama şimdiye kadar muvaffak olan olmamıştı. Kemal dede, peygamberimizin:”İlim Çin’de olsa gidip alınız.”sözünü rehber edinmişti kendisine. İlim öğrenmek için birkaç kere yurt dışına bile gitmişti. Kendi bilgileriyle o bilgileri karıştırdı ve sonunda zaman makinesini icat etti. Diğer bilgin arkadaşları onunla alay ediyorlar, artık bunadı, saçma sapan şeylerden bahsediyor,güya zamanda yolculuk yapılabilirmiş gibi şeyler söylüyor diye arkasından konuşuyorlardı.Yüzüne karşı ise tam tersine iltifat üstüne iltifat ederek adeta göklere çıkarıyorlardı.Kemal dede onların bu iki yüzlülüğünün farkındaydı ama inanmış gibi yapıyordu.Çünkü o hiç kimse için kötü düşünemezdi bile.
Dedesi Kemal’i yanına çağırdı”.Bak evlat bu gün çok önemli bir gün.Sonunda yıllar süren çabalarımın karşılığını alacağım inşallah,dün ektiğim tohumlar bugün ağaç olmak üzere “dedi.Kemal çok heyecanlıydı.Dedesinin yapacağı açıklamayı sabırsızlıkla bekliyordu.
Dedesi onu elinden tutarak onu laboratuarına götürdü.Yuvarlak fırın gibi bir makinenin önünde durdular.Kemal dede:”Seni zaman makinesi ile tanıştırayım.”dedi.Kemal bir dedesine bir makineye bakıyor,ne işe yaradığını merak ediyordu.Dedesi onun soru soran bakışlarına şu cümlelerle karşılık verdi:”Zaman makinesi zamanda yolculuk yapmaya yarar evlat.Nereye gitmek istersen oraya gidersin.Geçmişe istersen geçmiş zamanlara, geleceğe istersen gelecek zamanlara seyahat edersin.Hem de bir saniyede.”dedi.
“Söyle bakalım,hangi zamana gitmek istiyorsun?”dedi.Kemal kısa bir an düşündükten sonra:”Çin’e gitmek istiyorum.Hep merak etmişimdir.Eskiden Çinliler nasıl insanlardı.Dedeciğim beni o zamanlardaki Çin ülkesine götürür müsün?”diye heyecanla konuşuyordu.
Dedesi:”Tamam o zaman,haydi tut elimi,eski Çin’e gidiyoruz.”diye bağırdı.
Kemal dedesinin eline yapıştı.Dedesi bir düğmeye bastı.Zaman makinesinin kapısı açılmaya başladı.Açılan kapıdan içeri girdiler.Onlar içeri girince kapı otomatik olarak yüzlerine kapandı.İçeride birtakım ışıklar ve düğmeler vardı.Dedesi o düğmelere de sırasıyla basmaya başladı.Birden ışıklar yanıp sönmeye,birtakım elektronik sesler duyulmaya başladı.Kemal uzay boşluğunda uçuyormuş gibi bir hisse kapıldı.Hakikaten uçuyor olmalıydılar.Sabun köpüğü gibi kayıyorlardı adeta.Sonsuza kadar sürecekmiş gibi devam eden bu yolculuk ansızın sona eriverdi.
Ufak bir sarsıntı oldu.Sonra Kemal sımsıkı kapattığı gözlerini araladı ve dedesine:”Geldik mi dedeciğim?”diye sordu.Dedesi evet anlamında başını salladı.Kapı kendiliğinden açıldı.Dışarıya çıktılar.Gördükleri manzara gerçekten çok güzeldi.Etrafta kiraz ağaçları,ağaçların altında sıralanmış masalar duruyordu.Masaların üzerinde envai çeşit yiyecekler sıralanmıştı.Sepet sepet kirazlar çimenlerin üstünde dizilmişti.Yakalarında isimleri yazılı yarışmacılar sıraya girmişlerdi.En iyi kirazı yetiştiren çiftçi ödülünü almak için jüri başkanına doğru ilerliyordu.
Kemal ve dedesi kalabalığa doğru yürüdüler.Saçındaki topuz üzerine güzel bir toka takmış,çapraz kapatılmış yakası olan bir bluz ve dar etek giyinmiş bir genç kız küçük adımlarla onlara doğru yaklaştı.Çince bir şeyler söyledi.Kemal’in dedesi ona Çince konuşarak cevap verdi.Sonra Kemal’e dönerek :”Bize hoş geldiniz diyor,kiraz festivaline katılmamızı istiyor.”dedi.Kırmızı,sarı,kara kirazlardan tabak tabak getirip önlerine koydular.Elleriyle yemelerini işaret ediyorlardı.Kemal’in dedesi:”Çok misafirperver insanlar bunlar.”dedi.İkisi de çok güzel vakit geçiriyorlardı.Fakat ayrılma zamanı gelmişti.Onlar gibi ellerini birbirine bitiştirip öne doğru eğilerek selam verdiler ve defalarca teşekkür ederek vedalaştılar.
Zaman makinesine döndüklerinde dedesi:”Şimdi nereye gitmek istersin?”diye sordu.Kemal:”Gelecekte neler olacak çok merak ediyorum.Büyüdüğümde meslek sahibi olduğum halimi görmek istiyorum.”diye heyecanla atıldı.Dedesi:”Pekala,ama göreceklerin her zaman hoşuna gidecek şeyler olmayabilir.Öyle olursa fazla üzülme tamam mı,anlaştık mı!”dedi.Kemal:”Hı hı!”dedi.
Dedesi düğmelere birer birer bastı.Fakat bu defa öncekinin tam tersi bir formül uyguluyordu.Yine aynı sesler ve ışıklar…Süratli bir seyahat…Baş döndürücü bir yolculuk…Aniden bitiverdi.
Kemal sımsıkı gözlerini araladı.Yavaş yavaş kendisine doğru yaklaşan gölge kendisine ne kadar çok benziyordu.Omuzları düşmüş ve yorgun bir hali vardı.Gözleri ağlamaktan şişmişti.Karşısında kim vardı öyle?A aa babası bu.Ne kadar kızgın konuşuyor.Oysaki henüz bir kere bile kendisine sesini dahi yükseltmiş değil.Bu sinirli adam babası değil mi yoksa.Kemal babasının karşısında bir enkaz gibi sessiz,bezgin sanki yaşamaktan vazgeçmiş gibi duruyor.Oysaki kendisi her zaman neşeli kıpır kıpırdır.içi içine sığmaz.Bu acınası insan kendisi olamaz.yo yo bir yanlışlık var bu işte.Babası bir şeyler söylüyor kendisine:”yemedim yedirdim,giymedim giydirdim.Bunların karşılığı bu mu olacaktı.Bilgisayar dedin aldım,dershaneye gönderdim,bir üniversiteye zar zor girebildin.Zorla bitirdin.şimdi de işsizsin.Üstelik bir de kız sevmeye kalktın.Hangi parayla evlendireyim ben seni.Haydi evlendin diyelim,nasıl geçineceksiniz.Durmadan ben mi besleyeceğim sizi?”
Kemal kulaklarına inanamıyordu.Bu adam neler söylüyordu böyle.Üstelik iyice yaşlanmış,saçları dökülmüş,göbeklenmiş.Elinde de kötü kokan bir sigara var.”Ah Neriman ah!neden ayrıldın benden?”diyor.Demek ki gelecekte annesiyle babası boşanacaklar.Keşke öğrenmeseydim bunları.Neden geleceğimi bu kadar merak ettim sanki.Günümü yaşayıp mutlu olmak varken.Yüreğim kan ağlıyor.içim parçalanıyor…
Kemal dedesine yalvaran bakışlarla bakıyor,”dedeciğim n’olur beni evimize götür,annemi babamı göreyim sarılayım.derslerime daha çok çalışayım.Belki böylece kötü kaderimi değiştirebilirim.Annemle babama onları ne çok sevdiğimi söylemek istiyorum.Çok geç olmadan olabilecek kötü şeyleri önlemem lazım” diyor çırpınıp duruyordu.Dedesi.”İnsanlar kaderlerini bir yere kadar değiştirme gücüne sahiptirler ama tümüyle değil.Alnımıza yazılan bazı şeyleri değiştirmek ise hemen hemen imkansızdır.”dedi.
Zaman makinesi onları bekliyordu.Kemal kendisini atarcasına içeriye hopladı.Aynı aşamalardan sonra bulundukları zamana geri döndüler.Kemal artık içinde bulunduğu her anın değerini çok daha iyi biliyordu.
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.