- 566 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SUÇLU KİM
Çiçek bozuğu bir cildi vardı genç kadının. En belirgin özelliği bu gibi görünse de hiç mi hiç umurunda değildi. İşinde gücünde olan ve fazla dostu bulunmayan bir insandı. Tek dostu babasıydı…
On yılı aşkın bir süredir öğretmenlik yapıyordu. Öğrencileri onu ne sever ne de sevmezdi. Sınıfa girer, ders planını uygular ve sessizce çıkar giderdi. Sevgi ya da nefret onun lügatinde yoktu. Belirsiz duyguları ve ifadesiz bir beden dili vardı; ta ki yeni atandığı okulun en haşarı sınıfına derse girene kadar…
Bugünkü tabiriyle çok bilmiş bir gruba rast gelmişti. İlk ders, ikinci ders derken onun da diğer öğretmenler gibi yakışık almayan yeni bir sıfatı olmuştu zamanla. Omzundan hiç düşürmediği hırkası ve gözlükleri ona her ne kadar ciddi bir görüntü verse de ifade eksikliği ve sevgisizliği ilk etapta çocukların dikkatini çekmişti. Zaman içinde her iki taraf da iletişimde iyice zorluklar yaşamaya başlamıştı. Öğretmenin empati eksikliği ve sınıfın yaklaşımı iyice zıtlaşmaya başlamıştı; gerçek olan bir şey vardı aslında: Aslında öğretmek onun harcı değildi, yaşlı babasının sağlık sorunları, ekonomik zorluklar nedeniyle neredeyse ite kalka yapıyordu mesleğini ve önünde çalışması gereken çok uzun yıllar vardı; sözün kısası herhangi bir alternatifi daha yoktu, ta ki o güne kadar…
Sınıfta iyice otorite kuramaz hale gelmişti; otoritenin de ötesinde kadının yüzüne bile bakmayan, onu yok sayan tam anlamıyla vızır vızır bir arı kovanı gibiydiler. Türlü türlü ipe sapa gelmez şakalar, laf sokmalar ve daha neler neler…
En büyük tepki tepkisizliktir ve her iki taraf da bunun bilincindeydi. Söylenen sözler kırıcı olmanın çok ötesindeydi. Aniden genç kadın birdenbire kendini öğretmen masasının tepesinde avaz avaz bağırırken buldu. Sınıfta herkes büyük bir şok içinde ona bakmaktaydı. Çığlıkları duyan herkes birer birer sınıfa gelmeye başlamıştı.; onlarca öğrenci ve diğer öğretmenler durumu kontrol altına alamayınca en sonunda müdür de olaya dahil oldu. Yılgın ve dengesini tamamen yitirmiş kadın artık tanınmaz haldeydi. Zar zor zapt edilip revire götürüldü. Yapılan iğnenin ardından hastaneye sevk edilmesine karar verilmişti. Adı telaffuz bile edilemeyen bir raporla öğretmenlikten atılmıştı; ne başka bir okula tayini ne de emekliliği artık söz konusu bile değildi.
Sonuç itibariyle yıkıcı bir savaş yaşanmış ve iki taraf da savaştan mağlup çıkmıştı. Olaya sebebiyet veren sınıf disiplin cezası almış ve hemen hemen hepsinin ruhunda vicdan azabından kaynaklı tamiri imkansız derin yaralar açılmıştı. Kimin neyi neden yaptığı asla anlaşılamadı. Suç kimdeydi aslında; olaya sebep olan öğretmen miydi yoksa derinlerde bir yerde sistemin mi suçu vardı… Ya da öğrencilerdeydi mi asıl suç; bir dedikleri iki olmayan seçkin öğrenciler ve onların ailelerinin hiç mi suçu yoktu. Yetersiz kimdi; sevmeyi bilmeyen öğretmen mi yoksa sevgiye aç olanlar mı?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.