Oku ve Rabbini Tanı
Oku ve Rabbini Tanı
Elimde çanta, çantamda okunmaya değecek bir kitap ve hafızamın yeni sürprizlerini yazmama yarayacak kalem kâğıt olduktan sonra çöle düşsem korkmazdım sanırım. Monotonlaşmış insanların, klişeleşmiş sözlerinden farklı benimkisi; ıssız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç mühim şey sorusuna verilen 3 saçma cevaptan oldukça farklı: Kalem, Kâğıt, Kitap. Onlar benimleyse bir sorun da yoktur. Aslında en büyük kitap Yüce Yaratıcının bizlere bir armağanı ve ilk emridir dolayısıyla; İkra! Oku! Oku ki; kâinatın yaratılış mucizesini, insanlığını niye yaratıldığını ve Allah’ın nurunun yarattıkları üzerindeki tecellisini anlayabil ve yaratılışının amaçsız olmadığını, bir gaye üzerine yaratıldığını bil!
Dünya üzerinde başıboş o kadar şey var ki insana Rabbini unutturmaya yönelik dışı süslü püslü gözüken ama içi bomboş olan saçmalıklar furyası. Onları temizleyebilsek ve kalan manzarayı seyredebilsek tefekküre dalacak ve Allah u Teâlâ’ya derin bir tevekkül ile bağlanacağız. Ne yazık ki manevi duygularımız bizden sömürülüp alınmaya çalışılıyor. İnsanın Rabbine duyduğu muhabbet yok edilmeye çalışılıyor belki de…
Demek isterim ki ey insan! Oku, oku ve Rabbini tanı. Çünkü kitaplar aklın tedavi yerleridir. Bil ki eğer okursan gerçekten insan olduğunu anlayabilecek ve kâinatın mucizesini akıl yolu ile kavrayabileceksin. Sen yeter ki oku!..
Çoğu zaman yaptığım şeydir; kitapçılara girip tozlu raflardaki kitap kokusunu içime çekmek. O koku beni adeta sarhoş eder kendimi bulduğumda ise bir de bakmışım kitap-hane sahibiyle hoş bir kitap üzerinden hoş sohbetler ediyoruz. Bu kitabın ne kadar etkileyici olduğundan, şu kitabınsa ne kadar akademik olduğundan. Ama ortak bir kanıya varıyoruz sonunda. Sıkıcı kitap yoktur, sıkılan okuyucu vardır. O kitap okuyucunun ya ruhuna hitap etmemiştir, ya beynine ya kalbine. Fakat memnuniyetsiz insanlık suçu yazarda bulur her zamanki gibi. Sevgili yazarımız da olanlardan bihaber yani bir şeyler yazmakla meşguldür belki de. Daha fazla kesime hitap edebilmek için daha fazla uğraş vermektedir veya. Kanaat-i âcizanem şudur ki eline kalem ve kâğıdı almış her insan yazardır. Kâğıtlara bir şeyler karalayan, gerçekten kalemine sağlık dedirtecek her yazarın önünde saygıyla eğiliyorum. En azından okumanın ve yazmanın zevkini idrak edebilmişler demektir. Hani klasik soru vardır ya ‘çok gezen mi, çok okuyan mı?’ diye, bin kere sorulsa cevabım bin kere aynı olacaktır. Okuyan bilir, okuyan bilir… Vesselam…
Şeyma Bağcı (Bestenigar)
seymabagci.wordpress.com/
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.